Annelere Karşı Kadirşinas Toplum Olmak

featured

Yıllar önce elinden her iş gelen bir annenin illüstrasyonu görmüş ve bu kareyi bir anneler gününde annemi tarif etmek için sosyal medyada paylaşmıştım. Bugün ben anne olduğumda elimden her işin gelmek zorunda kalması ağır bir yük olarak omuzlarımın üstünde duruyor. Nedendir bilinmez, kadının ev işlerini üstlenmesi, iş hayatına devam etmesi, çocuk bakımını kusursuz gerçekleştirmesi, iyi bir eş olması bir yandan da sosyal hayatta aktif olması, güzel, bakımlı, sportif olması, entelektüel anlamda gelişmiş olması gerekiyor. Çoğu zaman tüm bunların bir arada olması bile yetmiyor. Gerçekten gurur duymamız gereken şey elimizden her iş gelmek zorunda bırakılmamız ve mükemmeliyetçi olmaya çalışırken altında kalmaktan korktuğumuz toplumsal cinsiyetin yükleme potansiyeli olan yetersizlik hislerimizi bastıracak kareler yaratmak mı? Şu sıra derdim bu konu oldu ve bu yepyeni köşemde kıymetli okurla buluşurken bu derdimi biraz irdelemek istedim.

Bir miktar hukuki bir miktar insani açıdan konuyu ele alalım. Aklımızda beliren en net sorular ile başlayalım. Bu sıkışmışlık hissinden kurtulmak için ne olması gerekir? Mevcut durum nedir?

Türkiye’de hamile ve yeni doğum yapmış kadınlar için olan hak ve korumalar gebelik izni, sağlık hizmetleri, işten çıkarılmama, emzirme izni, doğum yardımı ve emzirme ödeneğidir. Ülkemizde gebelik izni toplam on altı hafta olup, sekiz haftası doğumdan önce ve sekiz haftası doğumdan sonra kullanılabilir. Bu süre içerisinde kadın çalışanların işlerinden ayrılma hakları vardır. Bu sürenin yeterli olup olmadığı apayrı bir yazının konusu olabilir.

“Maaşımın tamamını bakıcıya mı kreşe mi versem?”

Kendi işimi yaptığım için hamilelik dönemimde tecrübe etmediğim, ancak uygulamada çokça rastladığım bir durum içimde her zaman bir yeri sızlatmıştır. Kadınların hamilelik ve doğum süreçlerine yönelik haklarla ilgili ne zaman bir konu açılsa ikonik bir kareye dönüşen Avrupa Parlamentosu İtalyan üyesi Licia Ronzulli’nin fotoğraf serisi üzerine birçok sohbete tanık oldum.

Sizce bu fotoğraf serisi sahiden annelerin ne çok işi bir arada yapabildiği konusunda farkındalık yaratılmak için mi paylaşılmıştı? Amaç çocuğuna örnek olmak isteyen bir anne karesinin akıllarımızda yer etmesi miydi? Yoksa çalışan annenin çaresizce bebeğini iş yerine getirmek zorunda kalmasının fotoğrafı mı?

Eğer çaresizlikten kaynaklanan bir durum söz konusu ise fotoğrafın öznesinin erkek olması da fark etmezdi. Ancak babaların iş hayatında kalmalarını teşvik için onlara kreş, bakıcı hakkı teşvikleri oluşturmayı konuşmamıza gerek kalmıyor. Uygulamada çocuğu olacak babanın işten çıkartıldığına istisnai olarak tanık olurken, ne yazık ki yasal düzenlemelere rağmen hala gebelik ya da doğum sürecinde olan ve başka bahaneler ileri sürülerek işten çıkartılan kadınların hikayelerine çokça rastlıyoruz. Ülkemizde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5. maddesinin üçüncü fıkrasına göre işveren biyolojik ve işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça bir işçiye iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz.

İş Kanunu haksız işten çıkarmalarla ilgili olarak her ne kadar kadını korusa da işverenin bakış açısının değişmediğini görüyoruz. Bu noktada yukarıdaki sorularımızın kendi hayatlarımızdaki cevaplarını bulmak için bakıcı ve kreş desteği üzerine düşünmeliyiz.

Avrupa Birliği ile Türkiye arasında yürütülen Eğitimli Bakıcıların Desteklenmesi Projesi kapsamında çalışan annelere sigortalı eğitimli bakıcı desteği sağlanması için otuz altı aya kadar ayda en az 325 Avro destek sağlanmaktaydı. Proje, Ankara, İstanbul ve İzmir’de uygulandı. Projenin internet sitesindeki bilgiye göre proje sona ermiştir.

Bir başka proje Avrupa Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti tarafından ortak finanse edilen ve SGK tarafından yürütülen Kurumsal Çocuk Bakımı Hizmetleri Yoluyla Kayıtlı Kadın İstihdamının Desteklenmesi Projesi’dir. Projenin mali destek uygulaması ile; 0-60 ay arasında küçük çocuğu olan; çalışmaya başlamak veya daha önce çalıştığı işe geri dönmek isteyen ya da hali hazırda bir işi olan ve çocuğunu kreşe gönderen annelere, aylık 100 Avro mali destek sağlanmaktadır. Proje; Ankara, Antalya, Bursa, Elazığ, İstanbul, İzmir ve Malatya illerinde uygulanmaktadır. Projenin internet sitesindeki açıklamaya göre 4/a sigortalısı olarak tam zamanlı çalışan ve çocuğunu kreş, anaokulu veya gündüz bakımevine gönderen annelerin projeye gösterdiği yoğun ilgi nedeniyle, ön kayıtlar, yeterli başvurunun alınması sebebiyle 1 Ekim 2021 tarihinde sona ermiştir. Mali destekten faydalanmayı bırakan anneler olması durumunda, yedek listede yer alan anneler kayıt sırasına göre mali destekten yararlanmaya başlamaktadır. Bu gibi bir desteğin projenin bir adım ötesine geçerek yasalarla düzenlenmesi, çalışma hayatındaki kadınları daha fazla teşvik edecek ve belki de “Maaşımın tamamını bakıcıya, kreşe veriyorum,” cümlesini çalışan kadının günlük hayatından çıkartacaktır.

Desteklerin oluşturulması aşamasında ülkemizdeki çocuk yetiştirme geleneklerinin de göz önünde bulundurması gerekmektedir. Birçok ailede annenin çalışması halinde bakım veren anneanne, babaanne, dede ya da teyze, hala gibi yakın akrabalar, nadiren çalışmayan baba oluyor. Henüz kreş döneminde olmayan ve ailesinden bakım desteği alan çalışan annelerin çocuğuna bakım verenin de maddi, psikolojik ve eğitimsel olarak desteklenmesi gerekmektedir. Özellikle çocuk sağlığı, ilk yardım, çocuk psikolojisi alanlarında ücretsiz eğitimler alması, bakım verenin ücretsiz psikolojik desteğe ulaşabilmesi, bakım verdiği süre için maddi olarak devlet tarafından desteklenmesi bu kişileri de bakım sürecine teşvik edecek ve belki de aile içinde yapılan bu fedakarlığı hem çalışan anne yönünden hem de bakım veren akraba yönünden dengeleyecektir.

“Sütün geliyor mu?”

Yeni bir canın dünyaya gelmesi için bedeninin ve psikolojisinin bütünüyle değişimden geçmesini tecrübe eden hamile ve yeni doğum yapmış kadınların ihtiyaç duyduğu en önemli desteklerden biri sağlık hizmetleri desteğidir. Birleşmiş Milletler (“BM”) Kadınlar İçin Seçilmiş Hedeflerin üçüncü hedefi, kadınların sağlık hizmetlerine erişimini iyileştirmeyi ve gebelerin tıbbi bakım hizmetlerine erişimini artırmayı amaçlamaktadır. Ülkemizde gebelik sürecinde kadınlar sağlık hizmetlerine erişim hakkına sahiptirler. Bu hizmetler, gebelik takibi, doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası sağlık hizmetleri ve danışmanlık hizmetleri gibi birçok farklı konuyu kapsar. Bunun yanında gebelere demir destek programı uygulaması, gebelerde D vitamini destek programı uygulaması gibi destekler de hamilelerin ve emzirme dönemindeki annelerin sağlığının gözetilmesine yönelik hak ve uygulamalardır. Bununla beraber, Dünya Sağlık Örgütü’nün (“DSÖ”) sağlık kavramını, bireylerin bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam iyilik halinde olması şeklinde tanımladığını esas alarak, bu süreci yaşayan kadınların emzirme, anne ve çocuk beslenmesi, çocuk ilk yardımı, şefkat eğitimi gibi eğitimlere devlet desteğiyle ücretsiz ulaşabilmesi gerekliliği üzerinde durulmalıdır. Sağlığın tanımını geniş tuttuğumuzda annenin psikolojik sağlığının da ücretsiz olarak desteklenmesi ve lohusa depresyonunun ciddiyetinin dikkate alınması gerekmektedir.

Yenidoğan bebeğin beslenmesi konusunda maddi ve manevi destekte hangi noktadayız sorusu en önemli sorularımızdan biridir. DSÖ ve UNICEF yenidoğan bebeklerin doğumun ilk saatinden itibaren ilk altı ay boyunca yalnızca anne sütüyle beslenmesi gerektiğini önermektedir. Yine aynı şekilde yaşamın altıncı ayından itibaren güvenli ve yeterli ek gıda alan bebeklerin iki yaşa kadar anne sütü alması gerektiğini vurgulamaktadır. DSÖ emzirmenin yalnızca annenin işi olmadığını, uzmanlar, aile, sağlık çalışanları, işveren, devlet politikasına yön verenler tarafından kadının bu anlamda cesaretlendirilmesi ve desteklenmesi gerektiği görüşündedir. Türkiye’de kadın çalışanlar, doğum sonrası altı ay boyunca, günde toplam bir buçuk saat emzirme izni kullanabilirler. Sekiz haftalık izni biten ve çalışma hayatına dönen annenin iki aylık bebeği için günde bir buçuk saat emzirme izninin ne kadar yeterli olduğu tartışılması gereken konulardan biridir. Aynı şekilde bebeğini altı aydan uzun süre emzirmek isteyen annelerin de emzirme izninin olması gerekliliği, üzerine çalışılmalıdır. Elbette aklımızda bulundurmamız gereken gerçeklerden bir başkası Anne ve Yenidoğan Hakları Barselona Deklerasyonu’nun 10. maddesinde öngörüldüğü gibi tüm kadınların, sosyal veya kültürel olarak önyargılı olmaksızın emzirmenin hangi şekli alması gerektiğini özgürce seçme hakkı olduğu gerçeğidir.

“Masrafları kim karşılayacak?”

Yeni bir bebek dünyaya geleceği zaman bir taraftan bu heyecanı yaşarken ailelerin diğer taraftan üzerine düşündükleri konulardan biri doğum masraflarıdır. Türkiye’de kadınlar, doğum masraflarının bir kısmını karşılamak için devlet tarafından sağlanan doğum yardımından yararlanabilirler. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu madde 18’in birinci fıkrasının (c) bendine göre sigortalı kadının analığı halinde, doğumdan önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması şartıyla, doğumdan önceki ve sonraki sekizer haftalık sürede, çoğul gebelik halinde ise doğumdan önceki sekiz haftalık süreye iki haftalık süre ilave edilerek çalışmadığı her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verilir. Aynı kanunun 16. maddesine göre analık sigortasından sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması nedeniyle sigortalı erkeğe kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alan kadına ya da gelir veya aylık alan erkeğin sigortalı olmayan eşine, her çocuk için yaşaması şartıyla doğum tarihinde geçerli olan tarife üzerinden emzirme ödeneği verilir. Bu tarifeye göre emzirme ödeneği 2023 yılı için 520,00 TL olarak belirlenmiştir. Günümüz ekonomik koşullarına bakıldığı zaman ödenekte iyileştirme yapılması doğum yapan kadının ve ailenin faydasına olacaktır.

“Aman sen de… İşinden iki yıl ayrı kalsan ne olur?”

Kadınlar için her işin elinden gelmesi harika bir şey. Fakat en doğal isteğimiz ve dürtümüz olan bebeğimize yaşamın ilk yıllarında en iyi bakım ortamını sağlama gayretinde başka bir taraftan vücudumuzu, hayatımızı dengelerken bir miktar kolaylıkla karşılaşmak hoş hissettirirdi. “Aman sen de… İşinden iki yıl ayrı kalsan ne olur?”, cümlesi yalnızca kadınlara sarf edilirken varlığını bütünüyle ortaya koymak isteyen kadın için kırıcı oluyor. Ya da o iki yıl boyunca çocuğuna bakım vermek isteyen bir anne için “Kariyerini bitiriyorsun, kimse seni kaldığın yerden devam ettirmez,” cümlesi belki bu cümleyi sarf eden kişi için önemsiz bir andan ibaret; fakat bu cümleyi duyan anne çok hoş anlar yaşamıyor.

O anneyi dinlesek, belki de bize “O iş benim çocuğuma bakış açımı destekliyor, onun eğitimine en iyi şekilde katkı sağlamamı ve farkındalık zemininde hayata yaklaşmamı sağlıyor. Çünkü bu yaşıma kadar hayatı anlayış biçimimin bir parçası oldu işim. Çocuğuma böyle bir model bırakmak isterken toplum tarafından da desteklenmem gerekir.” diyecek.

Ya da başka bir anne “Destek olmaksızın bir süre çocuğuma baktığım zaman bugüne kadar çalışma hayatımdan öğrendiklerimin ve birikimimin sıfırlanacağının düşünülmesi hem gerçekçi değil hem de beni yaralıyor.” diyecek.

Toplumun kadınların bu zeminde seçtikleri yolu yargılamak yerine bu yola saygı duyması ve onlara destek olması gerekir.

Sonuç olarak…

Çalışan hamileler ve anneler için yasal düzenlemelerin daha gerçekçi olması, günün koşullarına uygun olması, başka bir bakım verenin olması halinde (eş, büyükanne, büyükbaba gibi) genişletilen haklardan diğer bakım verenin de faydalanması artık bir zorunluluk olarak karışımıza çıkmaktadır. Toplumun bakış açısınınsa hamile ve yeni doğum yapmış kadınların hayatlarını kolaylaştıracak şekilde dönüştürmesi gerekmektedir. Ancak bu sayede sağlıklı nesiller yetiştirebiliriz ve kadını tüm yönleriyle kabul edip hayatını kolaylaştırabiliriz.

 

9
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
2
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsiniz

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırmayın ve ücretsiz e-posta aboneliğinizi hemen başlatın.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Dönüşüm ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin