Seçmenin Sıkışmışlığı ve Kiralık Fildişi Kule

featured

Oldukça sarsıcı, yorucu ve gündelik hayatımızı felç etme noktasına gelen bir seçimi atlattık. Rasyonelliğini tamamen kaybetmiş iki takımın ezeli rekabetine dönüşmüş seçim sonucunda “kaybeden” tarafa oy veren cenahın tepkileri ise bir yas süreci gibi işlemeye başladı. İnkâr, öfke, depresyon, kabullenme…

Bu süreç içerisinde tüm oy verenler bir değerlendirme yapmaya kendi köşelerine çekildi ya da sosyal medyada analizlerini ve tecrübelerini aktarmaya başladı. Söz konusu mecralarda anlatılan her şeyin çok kıymetli olduğunun altının çizilmesi lazım çünkü kaybeden taraf adına konuşmak gerekirse bugüne değin görülmemiş bir biçimde oy verenler politikleşti ve ilk kez hesaplaşma yolunda bir adım atılabilir.

Seçimin son derece adaletsiz koşullarda yapıldığı gerçeğini önden kabul ederek analiz, yorum ve deneyim paylaşımlarına bakıldığında gelen her bilgi ile yaşanan sürece ilişkin bilgilerin kristalleştiğini görebiliriz.

Şehirlerde yaşayan, genelde ana muhalefet partisine oy veren, ekonomik sıkıntılardan bunalmış, yaşam tarzına müdahaleden endişe duyan beyaz ve mavi yakalıların büyük bir çoğunluğu seçimden seçime oy kullanmak ve kendi kurtarıcısını beklemekten başka fazla da bir eylemde bulunmadığını görmeye başladı. Özellikle ikinci turda müşahitlik ve sandık görevi başvurularındaki artış acil eylem butonuna basmak gibiydi. Muhalefet seçmeninin, adayı seçime çok kısa süre önce belirlemiş, seçimden çok önce başlaması gereken saha çalışmalarını yapmamış, net ve hedefi belli olmayan söylem ile yola çıkan ana muhalefet partisinin tabiri caizse desteğine koşmak için çabaladığına şahit olduk. Elbette baştaki ön kabule rağmen sonuç başarısızlık oldu.

Fakat analiz ve yorumlardan görüyoruz ki güncel verilere göre Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) güncel üye sayısı 11 milyon 40 bin 139 iken Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) üye sayısı 1 Milyon 370 bin. Paylaşılan deneyimlerde ise üyelik başvurunuzu yapsanız bile sonuç almanızın aylar sürebileceğine işaret edilmekte.

Öte yandan akademisyen Sinan Tankut Gülhan’ın Twitter’da yayınladığı bilgiselde parmak bastığı üzere CHP parti kurultayına katılmak için aşılması gereken il, ilçe ve mahalle kongreleri şeklindeki üç aşamayı geçmek sandığınız kadar kolay değil çünkü bu seçimlerle ilgili bilgi bulmak dahi çok zor.

Anlıyoruz ki fildişi kulesinin koltuklarını hiçbir şeye değişmeyen ve seçmenini kapıdan dahi sokmaya yanaşmayan partililer salt seçim günü sandıklara destek çağrısından öte geçmeyen bu davranış şeklini devam ettirecek, kendi sanal saltanatlarında mutluluk pozları vermeye devam edecekler.

O halde değişimi arzulayan ve bunu herkes için isteyen fakat nasıl organize olacağını bilmeyen seçmenin yepyeni oluşumlara kendi sınıfsal argümanlarını ortaya çıkaran güçlü bir yapıya ihtiyacı olduğu çok açıktır.

Ancak tehlike şudur ki yine sosyal medyada sıkça gördüğümüz “artık politik değil kendi depresyonumla ilgilenmek istiyorum” söylemi yaygınlaşacak, kitlenin talepleri dağılıp sönükleşecektir. Hâlbuki kişisel olan her şey politiktir; yalnızlık politiktir (Arkadaşlarınızla buluşmak için harcama yapmaktan kaçınıp eve kapanır hale gelirsiniz), annelik sorunlarınız politiktir (Ücretsiz kreş, sosyal yardım ve destek mekanizmaları yoktur), kilo verememeniz politiktir (Her gün trafikte harcadığınız süreyi kısaltacak politikalar, mahallenize açılacak uygun fiyatlı spor alanlarını gözetecek sosyal yapılar yoktur).

İşte bu nedenle yaşam politiktir ve politik örgütlenme olmadan bizim hakkımızı bizden başka kimse savunmaz.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsiniz

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırmayın ve ücretsiz e-posta aboneliğinizi hemen başlatın.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Dönüşüm ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin