Bilinçaltı, bilinçdışı, rüyalar, toplumsal hafıza gibi konular sinema tarihi boyunca işlenmiş ve ilgi görmüş başlıklardan birkaçını oluşturur. Filmlere ilham kaynağı olan kurgular kadar gerçekler de vardır ve oldukça çarpıcıdır. Filmin türü ne olursa olsun akılda kalan bir yanıyla hayatımıza eşlik eder.
Seyirci ve sinema ilişkisi her zaman bir beyaz perdeden ibaret değildir. Belki yıllar geçtikçe izlediğimiz filmlerin adını, yönetmenini, başrol oyuncusunu unutabiliriz ancak film aklımıza ya da ruhumuza narince dokunmuş bile olsa o filmi nerede, kiminle izlediğimizi unutmayız. Farklı bir noktadan bakacak olursak izlerken ağladığımız ilk film her zaman aklımızdadır mesela…
Filmler belleğimizde ansızın ve nedensiz yer etmiş gibi görünse de altında çokça anı ve duygu yatar. Özellikle de bir sinefilseniz sahneler zihninizde dolaşmaya, hafızanızı zorlamaya, sayısız filmografiler içerisinde düşsel, sinemasal bir yolculuğa çıkmaya hazırdır.
Kendisi de bir yazar olan, öğrencilerle yazarlara koçluk yapan, kurgu hizmeti sunan John Manderino, zihninde dolanan sinema ve bellek algısını bir bir avlıyor, derleyip toplayarak “Sinemada Ağlarken” kitabı vasıtasıyla sinemaseverlerle buluşturuyor.
Filmler arasında bir zaman yolculuğu sunan “Sinemada Ağlarken” için Manderino’nun hayatında önemini hiç kaybetmemiş, öncesi ve sonrasıyla belleğinde yer etmiş filmlerin bir geçit töreni demek yanlış olmaz.
Yaşam öyküsünden kesitlerin filmlere bağlandığı sayfalar arasında siz de filmlerle olan ilişkinizi sorgulayabilir, anılarınızı tazeleyebilirsiniz. Sinema ve belleğin azımsanmayacak kadar birbirine bağlı iki kavram olduğuna hayranlıkla karışık bir sempatiyle yaklaşacaksınız.
Kitap: Sinemada Ağlarken
Yazar: John Manderino
Çeviren: Pınar Kür
Yayınevi: Can Yayınları
Tür: Anlatı
Sayfa Sayısı: 174
