Notaların İzinde #1: Gece Yolcuları

featured

Türk rock müziğindeki sarsılmaz yeri, özgün ritmi ve sözleriyle dinleyenleri duygusal bir yolculuğa çıkaran grup: Gece Yolcuları

İlk albümünü 2004 yılında dinleyiciyle buluşturan Gece Yolcuları, ilerleyen yıllarda maxi-single çalışması GC 2010, içinde birçok hit parçayı barındıran albümü Neden ve ilk single çalışması Yalan ile kendi kitlesini yaratırken çeşitli sosyal sorumluluk projelerine ve dizi-film müziklerine de imza attı. Son olarak Suat Suna’nın “Pişmanım” eserini yeniden yorumlayan grup, konserlerde dinleyicileriyle buluşmayı sürdürüyor.

İlk defa akustik olarak “ORGANİKA” adında bir EP ile karşımıza çıkan Gece Yolcuları’nın üretim yolculuğunu, müzik piyasasına bakışını ve gelecek projelerini Edis İlhan ve Uğur Arslantürkoğlu’ndan dinledik.

Gece Yolcuları’nın müzik serüveni nasıl başladı?

Uğur: Tam anlamıyla bir üniversite macerası diyebiliriz. Edis ve ben, lise zamanından tanışan, müziğe ve enstrümana ilgi duyan iki arkadaştık. Edirne Trakya Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünü aynı anda kazanıp üniversite arkadaşı da olunca, iletişimimiz bir süre sonra iki enstrüman çalan müzisyenin bir arada müzik yaptığı bir müzisyen dostluğuna evrildi.

Edis: Edirne’nin o dönemde sanata ve müziğe uygun altyapısı ve insanlarının yaklaşımı da bize çok keyifli bir yol açtı. Üniversitede olmak zaten bu tip girişimler için mükemmel bir alan sağlıyor. Biz de bir süre sonra Uğur’la, “Neden bir grup kurmuyoruz ki?” diye ciddi ciddi düşünmeye başladık. Çok hızlı organize olduk, sonunda beş kişilik bir orkestraya dönüşerek profesyonel müziğe başladık.

Gece Yolcuları isminin nereden geldiği sorulduğunda müzisyenler gece çalışır, gece üretir yanıtını verdiğinizi biliyoruz. Aradan geçen zaman üretim alışkanlıklarınızı değiştirdi mi?

Uğur: Evet, tabii ki üretim alışkanlıklarınız yaşam döngünüze, yaşınıza, teknolojik yetkinliğinize ve tecrübenize göre şekilleniyor. Ama hâlâ özelde müzisyenler, genelde de üretim yapan sanatçılar için gecenin; ilhamı bol, motive eden, sakin ve mistik bir yanı hep olmuş ve olacaktır. Müzisyenlerin hayatı bir gece yolculuğudur. Biz de herkes gibi o yolun yolcusuyuz.

Edis: Gündüzleri de şarkılar yapabiliyor, ışığa çıkabiliyoruz yanlış anlaşılmasın; ama gecelerin sakinliğinde, muhasebesi yapılan bir hayat ve birçok güzel an gizli.

Gruplarda kurucular yerini korurken diğer üyelerde farklı isimler göze çarpabiliyor. Bu durum Gece Yolcuları için de geçerli mi?

Uğur: Şüphesiz geçerli. Bizim müzik kariyerimiz hayatımıza paralel, hatta onu kaplayacak kadar baskın oldu hep. O yüzden müzikle aramızdaki bu ciddi ve profesyonel ilişki bizimle yola çıkan arkadaşlarımızın hayatıyla her zaman eşleşmiyor. Dedik ya bu bir yolculuk ve esas olan bu güzel yolculuğu yapan araç, yani grubumuz ile onu ayakta tutma iradesi.

Edis: Biz kurucular olarak zaman zaman zorlansak da bu birlikteliği başarabildik. Bayrağı birilerinin taşıması gerekiyor, Uğur’la ben taşıdık. Hayatla ilgili temel kararlar alıp aramızdan ayrılan (evlenen, başka mesleğe geçen, yurt dışına yerleşen, solo kariyer yapan vs.) tüm dostlarımız, bu harika yolculuğa anılarıyla, hikâyeleriyle, emekleriyle katkıda bulundular, onlara minnettarız.

Ses renginiz ve enstrüman yeteneklerinizle beraber duygu yüklü söz yazarlığınız da dinleyiciye göz kırpıyor. Söz-müzik geliştirme süreciniz nasıl işliyor?

Uğur: Aslında müziğin tüm üretim metotları bizim tarafımızdan kullanılıyor. Bir doğaçlama melodi veya sözü, grup olarak işleyip şarkı haline getirdiğimiz gibi, bireylerin grup standardında şarkılar besteleyip, bitirip getirdiği ve birlikte ona Gece Yolcuları gömleği giydirdiğimiz şarkılarımız da oluyor.

Edis: Biz şarkı yapımının merkezinde, yaşadığı duyguyu karşıya en sıkı şekilde geçirebilmeyi önemsiyoruz. Üretimlerimizin, hava olarak üretim sürecinden çok etkilenmemesi önemli. Bu yüzden bireysel ürettiğimiz şarkıları belli bir noktaya geldikten sonra grubumuzla paylaşarak çoğunlukla birlikte büyütüyoruz.

Uğur: Hatta bitmiş bir şiir, sadece müthiş bir melodi bile grup üyelerinden herhangi birkaçı arasında ortak finalize de edilebiliyor. Çok teknik ama keyifli bir süreç.

Takip ettiğiniz sanatçılar veya müzik türleri var mı?

Uğur: Kuruluş dönemimizde, ülkemizin öncü ve orijinal şarkıları ile bize en ilham veren grup MFÖ olmuştu. Tabii ki Türkçe popüler müziğin, rock müziğinin geçmişteki tüm tarzlarının kült sanatçılarını severek dinledik.

Edis: Sanat müziği, halk ve pop müziğinin güçlü figürleri GECE YOLCULARI müzik hafızasının birer parçası. Sezen Aksu, Nilüfer, Barış Manço, Cem Karaca, Neşet Ertaş, Orhan Gencebay, İlhan İrem, Grup Gündoğarken, Yeni Türkü gibi tarzlarının devleri kulağımızda, dilimizde bir miras oldu. Saydığımız ve burada sayamadığımız tüm bu önemli figürler bizim için ülke müziği için gerçek birer hazine.

Sizce Gece Yolcuları’nı diğer müzik gruplardan ayıran en belirgin özellik nedir?

Uğur: Müziğe yaklaşımımızın en belirgin yanı melodileri şarkıları kadar değerli, yalın ve empati yapabileceğiniz sadelikte sözsel anlatısı olan, bağır çağır söylenebilen şarkılar yapmak. Kaldı ki Gece Yolcuları temel matematiğinde kalbi bu coğrafyadan, tekniği batıdan bir melodik pop/rock gurubudur.

Edis: Samimiyet bizim en önemli yanımız. İçimizden geldiği en doğal şekliyle başkaları, sektör, trend çok da umurumuzda değil açıkçası.

Albüm çalışmalarınızın yanı sıra, dizi-film müzikleri de yapıyorsunuz. Ana temasını sizin belirlemediğiniz bir yapının içinde çalışmanın avantajları-dezavantajları var mı?

Edis: Hem çok zor hem de insanı içine çeken bir yanı var bu tip çalışmaların. Reklam, dizi, film, jingle, oyun müziği gibi pazarlama tarafı da olan işlerde özgürlüğünüz kısıtlanıyor gibi hissedebilirsiniz başta ama sizi zorlayan bir kriter koridorunda yeteneklerinizi ehlileştirmek de ayrı bir keyif. Avantaj ve dezavantajlarıyla heyecan verici.

Uğur: Sınırlarınızı ve başka tarzlardaki yeteneklerinizi müzisyen olarak test ediyorsunuz. Yutkunmak, bir sakin olmak gibi. Çalıştığınız karşı ekip size saygı duyan ve profesyonel öncelikleri güçlü bir ekipse harika işler çıkabiliyor. Aksi durumda -ki bu da olabiliyor- her kafadan bir sesin çıktığı, zor bir süreç olma olasılığı var.

Piyasadaki dijital dönüşümü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Uğur: Rüya gibi, gerçekten inanılmaz. Bu derece büyük bir devrimsel değişime başından sonuna şahit olmak çok acayip bir his. Bizi, sektörümüzü, üretimimizi, sosyal dünyamızı, ilişkilerimizi, zevklerimizi kısaca hayatımızı dönüştürdü. En majörü mesleğimize olan etkisi elbette. Bizim gibi konvansiyonel zamanda müzik sektöründe yaşayan müzisyenler için daha zor oldu. Her aşamada yeni güncelleme alıyor ve buna göre tüm hayatınızı değiştiriyormuşsunuz gibi hissediyordunuz.

Edis: Artık alıştık diyebiliriz. Çok olumlu değerlendiriyorum dijital dönüşümü. Bir şarkı üretmek, kaydetmek, yayınlamak, tanıtımını yapmak, dinleyiciyle temas etmek, paylaşmak gibi tüm bu süreçler dönüşüyor ve siz tüm sektörler içerisinde bunu en önce deneyimliyorsunuz. Avantaj mı? Evet, erken hazırlanmış olduk. Dezavantaj mı? Evet, çünkü ilk etapta yapayalnızdınız, danışacak biri ya da ders alacağınız bir tecrübe örneği yoktu.

Yeni nesil dinleyici kitlesinin müzik endüstrisinden beklentileri neler?

Uğur: Hız en önemli fark burada. Sonuçta onların hayattan beklentileri ile paralel bir şey bu. Paylaşma ve unutma tabanlı bir tavırdalar; kısa, enerjik, esprili şeylere bağlanıp duygusal molalar veriyorlar ama hepsinde çok az kalıyorlar. Yarın kıyamet kopacakmış gibi hızlı, odaksız, derinliksiz ve müzik havuzunun kapısı sonuna kadar açıkmış da herkes içinde yüzüyormuşçasına bir coşkuyla… Bu beklentileri formatlayan da dijital dünya tabii ki. Yine de şikayetçi değiller çünkü içine doğmuşlar. Onların normali bu.

Edis: Daha çabuk tüketen, sosyal medya sörf yapar gibi kaydırıp geçen bir bakış açısına sahipler. Maalesef bu tüketim alışkanlıklarımız en gencinden en yaşlısına kadar bulaşan bir şey. Ancak bizi çok etkileyecek bir durum yok, bizim işimiz üretmek. Nasıl tüketecekleri onlara kalmış.

Pandeminin ardından birçok etkinliğe duyulan ilginin dozu farklılık gösterdi. Son yıllarda konser performansları ve seyirci diyaloglarına dair gözlemleriniz neler?

Uğur: Özünde berbat zamanlardı benim için. Sanıyorum sanatını paylaşan, gösteri dünyası gibi insanla canlı teması olan işleri yapan herkes için öyleydi. Bir anlığına dijital dünyanın ve nimetlerinin olmadığını düşündüm, herkes için çok üzücü ve travmatik olabilirdi. Ardından herkes için farklı fırsatlar yaratan değişik bir sürece evrildi pandemi. Dayanmanın, üretmenin yolunu bulduk betondan filizlenen çiçek gibi. Travmatik olduğu kadar öğretici bir zamandı.

Edis: İnsanlar, güzel şeylerin bir gün bitebileceğini anladı ve pandemi sonrası hayatını güzelleştiren her şeye dört elle sarıldı, çok özledi tüm yapamadıklarını en çok da sosyalleştiği anları. Bu yüzden pandemi sonrası ilk yıl, “elimizle gölge oyunu yapsak kuyruğa girip bilet alacak gibi insanlar” diyorduk. O derece bir ilgi ve özlem oldu. Dinleyici tavrı pandemi sonrası daha kişisel bir yapıdaydı. Kitlesel veya organize katılımlar daha az gibiydi. Tam adlandıramadığımız bir değişim vardı. Şu günlerde ise malum, ekonomik kriz ve özlemin azalması sektörü yeniden zorluyor. Bakalım neler olacak.

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada Universal Music için “yuvamızdayız” diyerek bir fotoğraf paylaştınız. Kısa sürede ilgi gören paylaşımın altında da pek çok dinleyicinizin yorumu yer aldı. Tüm dinleyicileriniz adına soralım, yeni projenizden bahseder misiniz?

Edis: Gece Yolcuları eski, önemli parçalarından bir kısmını, yıllar sonra ilk defa akustik olarak “ORGANİKA” adında bir EP ile dinleyicilerine sunacak. Bu şarkıların katışıksız saf bir yorumla, akustik enstrümanlarla ve birtakım sürprizlerle yeniden dinleyicilerle paylaşılacak olması bizi çok heyecanlandırıyor. 18 Ağustos 2023’ten itibaren her on beş günde bir, bir parçamızı hem YouTube üzerinden Gece Yolcuları kanalımızda video olarak hem de Spotify ve iTunes üzerinden şarkı bazında dinleyicimizin beğenisine açacağız. Umarız çok beğenilir. Ardından da yeni albümümüz yolda tabii…

Gece Yolcuları, grup üyeleri üniversitede okurken bir araya geliyor. Şimdi böyle bir hayalle henüz yolun başındaki gençlere ne söylemek istersiniz?

Uğur: Birilerine tavsiye vermek bu çağın olayı olmaktan çıkıyor. Ama biz yine de “hayallerinizin ardına düşün, onları muhakkak deneyimleyin” diyeceğiz. Konu sadece müzik değil, yapmak istediğiniz her şeyi deneyin, beğenmezseniz bir diğerine ve sonrakine… Eğer özel olarak müzikte bir yeteneğiniz olduğuna inanıyorsanız, kendiniz gibi tutkulu insanlarla tanışın, sosyalleşip müzik yapın, kendinizi yetiştirin. Bu anlamda o kadar çok araç var ki uygulamalar, sosyal kanallar… Bizce bu hayatta fırsat, tepilmemesi gereken tek şey.

 

Röportaj: Ezgi Aydoğanoğlu

 

2
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsiniz

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırmayın ve ücretsiz e-posta aboneliğinizi hemen başlatın.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Dönüşüm ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin