Fitch Ratings’in Türkiye Kredi Notu Değerlendirmesi
Fitch Ratings’in Türkiye’nin kredi notunu “BB-“, not görünümünü ise “durağan” olarak teyit etmesinin ardından, Fitch analisti Morales, bu karara ilişkin AA muhabirine önemli değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin cari işlemler açığındaki azalma ve uluslararası rezervlerindeki güçlenmenin sürdüğünü vurgulayan Morales, kur korumalı mevduatlarda görülen azalma ve 2024 yılı sonu enflasyon beklentelerinin yüzde 44,4 seviyesinde gerçekleşmesinin, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) revize ettiği hedefler ve Fitch’in önceki tahminleriyle büyük ölçüde uyumlu olduğunu ifade etti.
Morales, Türkiye için yüksek enflasyon seviyesinin hâlâ temel bir politika zorluğu olmaya devam ettiğine dikkat çekerek, bu nedenle Fitch’in geçen haftaki değerlendirmesinde Türkiye’nin not görünümünü “durağan” olarak sürdürme kararı aldığını belirtti. Türkiye ile aynı kredi notuna sahip diğer ülkelerde enflasyon oranlarının daha düşük seviyelerde seyrettiğini dile getiren Morales, enflasyona yönelik risklerin değerlendirmelerini etkileyen temel faktörlerden biri olduğunu kaydetti. Ancak enflasyondaki düşüşün devam ettiğini ve daha da gerilemesini beklediklerini vurguladı. Türkiye için bu yıl sonu enflasyon tahmininin yüzde 23, 2026 sonunda ise yüzde 18 seviyesine ulaşacağını öngördüklerini ifade etti. TCMB’nin politika faizinin bu yıl sonunda yüzde 28, 2026 sonunda ise yüzde 21’e düşeceğini öngördüklerini belirten Morales, bunun gevşeme döngüsünde bile sıkı bir para politikası duruşunun devam edeceğini yansıttığını söyledi. Ayrıca, finansman ve para koşullarının dezenflasyon süreciyle uyumlu bir şekilde TCMB tarafından makro ihtiyati araçlarla desteklendiğini de ekledi.
– Yılın İkinci Değerlendirmesi için İzlenecek İki Ana Faktör
Morales, Türkiye için bu yıl bir diğer kritik faktörün politika tutarlılığındaki iyileşme beklentilerinin ne ölçüde gerçekleşeceğini izlemek olduğunu belirtti. Merkez Bankası’nın geçen yıl aralıkta başlattığı gevşeme döngüsünün bu yıl da devam etmesinin beklenildiğini ifade eden Morales, “Ayrıca, bu yıl için ılımlı bir asgari ücret artışı gördük. Bu durum, Merkez Bankası’nın enflasyonu düşürme çabalarıyla uyumlu. Hazine ve Maliye Bakanlığı, bütçe açığını azaltma taahhüdüyle bu çabaları destekliyor. Bu politikaların enflasyonu azaltma konusunda bir araya gelip gelmeyeceği kritik bir konu.” dedi.
Morales, para politikasında gevşeme döngüsüne rağmen, Merkez Bankası’nın sıkı para politikası duruşunu sürdüreceği görüşünü koruduklarını ifade etti. Enflasyonun yalnızca para politikasıyla düşürülemeyeceğini vurgulayan Morales, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm politikalar uyum içinde olmalı. Ayrıca, bütçe açığının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın yüzde 4,8’inden yüzde 3 seviyesine düşürülmesine yönelik taahhüt de dezenflasyon sürecini destekleyecektir. Beklentimiz, bu politikaların enflasyonu azaltmaya yardımcı olacağı yönünde.” Türkiye’nin karşılaştığı ana zorlukların göz önünde bulundurulması gerektiğini kaydeden Morales, enflasyonun aynı kredi notuna sahip diğer ülkelerle benzer seviyelere geleceğine dair güvenlerini artırmaları gerektiğini belirtti. Böyle bir gelişmenin Türkiye’ye ilişkin kredi notu ve not görünümü değerlendirmelerini olumlu yönde etkileyebileceğini ifade etti.
– Dış Rezervlerin Güçlendirilmesi ve Portföy Yatırımları
Morales, Türkiye’nin dış rezervlerinin güçlendirilmesi ve dış finansman gereksinimlerinin sürekli olarak azalmasının da önemli bir faktör olduğunu dile getirdi. Geçen yıl uluslararası rezervlerdeki iyileşmenin, rezervlerin seviyesi ve kompozisyonu açısından beklenmedik şekilde etkileyici olduğunu kaydetti. Ancak, dış rezervlerin daha da güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Bu kapsamda, gelecek dönemde yeni bir not ve görünüm kararı için iki ana alana odaklanacaklarını belirten Morales, bunların dezenflasyon süreci ve para, maliye, gelir politikalarının enflasyon kontrolüne yönelik tutarlı bir şekilde uyum sağlaması olduğunu söyledi.
– Portföy Yatırımlarında Artış Beklentisi
Morales, Türkiye’nin mevcut politikalarını sürdürmesi halinde portföy yatırımlarında artış beklediklerini ifade etti. Ancak doğrudan yabancı yatırım (FDI) süreçlerinin daha karmaşık olduğunu belirten Morales, “Makro çevre önemli bir rol oynasa da kurumsal kaygılar gibi daha geniş faktörler de yatırım kararlarını etkiler. FDI, uzun vadeli bir taahhüt gerektirir ve yatırımcıların güven kazanması zaman alabilir.” dedi. Morales, Türkiye’nin yeniden “yatırım yapılabilir” notuna erişmesi için enflasyonu düşürmenin bu süreçte kritik bir öneme sahip olduğunu ifade etti. Yatırım derecesine ulaşmanın zaman alabileceğini belirten Morales, “Enflasyonu düşürürken, Türkiye’nin politikasının öngörülebilirliğine yatırımcı güveninin sağlanması gerekir. Makroekonomik istikrarı tutarlı bir şekilde sağlamak, nihayetinde yatırım derecesine ulaşmanın anahtar faktörü olacaktır. Güçlü politikalar ve kurumsal güç, bu hedefe ulaşmak için kritik öneme sahiptir.” değerlendirmesinde bulundu.