2023’te Su Krizi: Küresel Nehirler Rekor Kuraklık Yaşıyor
2023 yılı, çevresel felaketler açısından korkutucu bir rekor daha kırdı. Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (DMÖ) yayımladığı son rapora göre, bu yıl, küresel anlamda nehirlerin son 33 yılın en kurak dönemini yaşadığı kaydedildi. DMÖ’nün “Küresel Su Kaynaklarının Durumu 2023” raporu, dünya genelindeki nehirlerin büyük bir kısmının “normalden daha kuru veya normal koşullarla karakterize edildiğini” vurguluyor ve bu verileri 1991 yılına kadar geriye giden akış verileriyle karşılaştırıyor.
Dünya üzerindeki nehirlerin %7’si için kesin veri bulunmazken, %45’inin deşarj seviyelerinin normalin altında veya çok altında olduğu bildiriliyor. Bu durum, özellikle son yıllarda rekor düşük su seviyeleriyle karşı karşıya kalan Amazon Nehri havzasında belirgin bir şekilde hissediliyor. Kuraklık, hem insanlar hem de hayvanlar üzerinde derin etkiler bırakmakta; örneğin, nehirdeki yunusların 120’sinden fazlası ölü olarak bulundu.
Bununla birlikte, tüm nehirlerin durumu bu kadar olumsuz değil. 2023 yılında nehirlerin %17’sinin deşarjı normal seviyelerin üzerinde veya çok üzerinde olduğu görülüyor. Örneğin, doğu Afrika’daki birçok ülke, ölüm ve yerinden edilmelere neden olan yıkıcı sellerle boğuşmakta. Raporda, bu sellerin oluşumunda yoğun yağışların “muhtemelen El Niño koşulları tarafından tetiklendiği” ifade ediliyor. Ayrıca, insan kaynaklı iklim değişikliğinin bu olaylarda önemli bir rol oynadığına dikkat çekiliyor.
DMÖ Genel Sekreteri Celeste Saulo, yaptığı açıklamada “Yükselen sıcaklıkların bir sonucu olarak hidrolojik döngü hızlandı” diyerek, bunun yanı sıra “Ayrıca daha düzensiz ve öngörülemez hale geldi ve çok fazla ya da çok az su sorunuyla karşı karşıyayız.” ifadesinde bulundu. Saulo, dünya sularında yaşanan bu aşırı olayların iklim değişikliğinin önemli bir göstergesi olduğunu belirtiyor. Aşırı yağışlar, seller ve kuraklıklar, insanlık için büyük bir tehdit oluşturuyor.
Bu seller ve kuraklıkların yarattığı ekolojik ve ekonomik etkilerin yanı sıra, buzulların erimesi gibi küresel ısınmanın sonuçları, milyonlarca insanın uzun dönemli su güvenliğini tehlikeye atıyor. Bu durum, sadece çevresel bir kriz değil, aynı zamanda insanlık için acil bir uyanış çağrısı niteliğinde.