Hatay’dan Seçilen Vekil Can Atalay’ın Durumu Üzerine Gelişmeler
Hatay’dan milletvekili seçilen ve ardından vekilliği düşürülen Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından muhalefet partilerinin temsilcileri, olağanüstü bir toplantı çağrısında bulundu. CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, DEM Parti Grup Başkan Vekili Sezai Temelli, Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin ve Saadet Partisi Grup Başkan Vekili Bülent Kaya, birlikte düzenledikleri basın toplantısında sundukları dilekçeye dair bilgi verdiler. Meclis’in 16 Ağustos’ta olağanüstü toplantıya çağrıldığını bildirdiler.
“TÜRKİYE HUKUK KUMPASIYLA KARŞI KARŞIYA”
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, toplantıda şu ifadeleri kullandı: “Silivri’de tutulan ve milletvekilliği gasbedilen Can Atalay’ın AYM kararı sonrasında yaşananların görüşülmesi ve bu duruma uygun bir çözüm bulunması amacıyla TBMM’yi 16 Ağustos 2024 günü saat 14.00’te olağanüstü toplantıya çağırmak üzere, imzalarımızı ve çağrı metnimizi TBMM Başkanlığı’na teslim ettik. Bu çağrı metni, CHP, DEM Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti, TİP ve EMEP’in üst düzey temsilcileri tarafından imzalanmıştır. 2 Şubat tarihli dilekçemizden sadece 20 gün sonra, 22 Şubat 2024 tarihinde AYM, TBMM kararının yok hükmünde olduğunu belirtti ve Yargıtay kararının kesin hüküm niteliğinde olmadığını ifade etti. Anayasa’nın 153. maddesi son derece açıktır; ‘Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır’ denilmektedir. Peki, 22 Şubat tarihinde verilmiş olan AYM kararının yayımlanması için neden 5,5 ay beklenmiştir? Bu karar, TBMM’nin kapanmasından hemen sonra, 1 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Bu durum, Türkiye’nin nasıl sistematik bir hukuksal kumpasla karşı karşıya olduğunun açık bir göstergesidir. Hukuk, Can Atalay’ın vekilliğinin 14 Mayıs’tan beri düşürülmediğini, devam ettiğini ifade etmektedir. TBMM Başkanı açısından bu görüşme bir takdir yetkisi değil, hukuken bağlı bir yetkidir. Umarız ki bu meselede hukuka uygun bir davranış sergilenir. Bu durum yalnızca bir milletvekilliği meselesi değil, Türkiye’nin demokratik düzeninin ve anayasal çerçevesinin ihlal edildiği bir noktaya ulaşmıştır. Bu ayıbın Türkiye’nin üzerinden bir an önce kaldırılması gerekmektedir.”
“TARTIŞTIĞIMIZ ŞEY CAN ATALAY’IN VEKİLLİĞİ DEĞİL”
Ahmet Şık ise şunları ekledi: “15 Ağustos’ta Filistin özel oturumu için toplanacak Meclis. Mahmud Abbas geldiğinde, Filistin’de yaşanan soykırımların, katliamların ve zulümlerin önünü kapatacak, bunu gölgelemeyecek herhangi bir tartışma açılmaması adına yalnızca Filistin meselesinin gündem olmasını sağlamak için 16 Ağustos’a karar verdik, bu Can Atalay’ın önerisiyle gerçekleşmiştir. Burada tartıştığımız şey, Can Atalay’ın milletvekili olup olmadığı değil, Türkiye’deki hukuk ve demokrasi normlarının egemen olup olmayacağıdır. Umuyorum ki yeni yasama döneminde Can Atalay burada, bu iktidarın rezilliklerini teşhir edecek ve Hatay halkının sorunlarını hem Meclis hem de Türkiye’nin gündemine taşıyacaktır.”
“MECLİS BAŞKANI GÖZÜMÜZÜN İÇİNE BAKA BAKA SUÇ İŞLEDİ”
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli de, “Meclis’i 16 Ağustos’ta sevgili Can için toplantıya davet ediyoruz. Hem Can Atalay hem de şu anda cezaevlerinde bulunan siyasi tutsaklar için Meclis’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi adına bu daveti bir kez daha yineliyoruz. Can Atalay’ın vekilliğinin düşürüldüğü gün, Meclis’teki tüm konuşmalarımızda ‘Anayasa’yı ihlal edemezsiniz, ederseniz bu bir anayasal suç olur’ dedik. 13. Ağır Ceza, anayasal bir suç işlemiştir. Yargıtay 3. Dairesi de anayasal bir suç işlemiştir. Yetmedi, Meclis’te o gün Can Atalay’ın vekilliği düşürülerek bir kez daha eşi benzeri görülmemiş bir şekilde anayasal suç gerçekleştirilmiştir. Gözümüzün içine baka baka Meclis Başkanı o metni okudu ve bu suçu işlemiş oldu. Şimdi bu suçu ortadan kaldırma fırsatı var. 16 Ağustos’ta toplanarak, bu kara lekeyi, hukuk katliamını en azından bir nebze ortadan kaldırabiliriz.” dedi.
“OLAYI SADECE ‘CAN ATALAY MESELESİ’ OLARAK GÖRMÜYORUZ”
Saadet Partili Bülent Kaya, değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı: “Saadet- Gelecek grubu olarak biz de bu antidemokratik süreçlerde demokrasiden ve hukuktan yana olduğumuzu kayda geçirmek amacıyla 16 Ağustos’ta TBMM’nin genel görüşme talepli olarak olağanüstü toplantıya çağrılması talebine imza attık. Anayasa’yı görmezden gelerek yeni bir anayasa tartışması başlatmanın beyhude olduğunu ifade ediyorum.”
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili İdris Şahin, daha önce benzer durumlar yaşandığını ve AYM kararının bağlayıcı olduğunu vurgulayarak, “Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Anayasa’nın değiştirilemez maddelerinin başında bu son derece açık bir şekilde yazılıdır. Biz her ne kadar can çekişse de bu ülkede hâlâ bir hukuk sisteminin var olduğuna ve hukukun az da olsa işlediğine yürekten inanıyoruz. Şu an itibarıyla parlamentoya büyük bir yük düşmektedir. Geçmişte bu uygulamalar olmasa, ilk defa bir konu önümüze gelmiş olsa ve Numan Bey nasıl davranacağını bilemese anlarım ama biz geçmişte bunları yaşadık. 24. dönemde hep birlikte örneklerini gördük. Engin Alan davasında AYM’nin verdiği kararda MHP grubu nasıl bir refleks göstermişti, AYM’yi nasıl kutsamıştı. Can Atalay kararının uygulanmaması gerektiğini söyledik ancak AYM kararlarına takla attırmak suretiyle bu parlamentoda Meclis Başkanı dışarıdayken Bekir Bozdağ’a okutarak Can Atalay’ın milletvekilliği düşürülmüş gibi gösterildi. Ancak yanlış hesap Ahlatlıbel’de AYM’den döndü. Biz burada olayı yalnızca Can Atalay meselesi olarak görmüyoruz; hepimizin üst çatı organı olan hukuk sistemimize ve Anayasa’ya sadakat için çaba gösteriyoruz.” şeklinde konuştu.