Adalet Bakanı Bozdağ: İyi hal indirimi olarak bilinen takdiri indirim nedenleri somutlaştırılacak

featured

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bir otelde düzenlenen Yargı Teşkilatı Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, yargı görevi yapanların yargıya güven ve yargıdan memnuniyeti artırma konusunda en önemli sorumluluğu üstlendiklerini, bu toplantıdaki istişareler ve değerlendirmeler sonrası ortaya çıkacak sonucu bizzat takip edeceklerini belirtti.

Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin değerlendirmelerde bulunan ve Rusya’nın saldırgan tutumunu kınayan Bozdağ, savaşın acilen sonlandırılmasının, ateşkesin ilan edilmesinin ve diplomasi yönüyle sorunların çözümüne fırsat verilmesinin en büyük dilekleri olduğunu ifade etti.

Ukrayna’daki durumun sadece Ukrayna’yı değil, dünyayı etkilediğine işaret eden Bozdağ, şöyle konuştu:

“Uluslararası toplumun yaşanan bu ölümleri, acıları, yıkımları, dramı, vahşeti sadece seyretmesi insan olarak hepimizi derinden üzmektedir. Uluslararası toplum maalesef uluslararası hukuka hem uygun davranmamış hem de bu süreçte doğru bir sınav vermemiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ateşkesin sağlanması, savaşın bitmesi, sorunların diplomasi yoluyla çözümlenmesi ve insani yardım konularında üzerine düşenleri bugüne kadar tarafsız bir biçimde yerine getirdi, bundan sonra da yerine getirmeye devam edecektir.”

“Adaletin gecikmesini önlemek için ciddi tedbirler alacağız”

Adalet ve adil yargılanma hakkının, her insanın temel hakkı olduğunu vurgulayan ve adaleti ayakta tutan, hakkı tespit ve teslim eden yargı mensuplarına şükranlarını sunan Bozdağ, milyonlarca dava ve soruşturmaya bakan hakim ve savcıların büyük bir özveri ve gayretle çalıştıklarını aktardı.

Kararların vaktinde verilmesi, adaletin zamanında tecelli etmesi ve isabetli olmasının yargıya, karar verene ve hukuk devletine güveni artırdığına işaret eden Bozdağ, şöyle devam etti:

“Geciken adaletin adalet olmadığını hepimiz biliyoruz. Hedef sürelerin ilan edilmesinden sonra da yargılamaların uzun sürdüğünü maalesef müşahede ediyoruz. Yargılamaları hızlandırmak ve zamanında adaletin tecellisine katkı vermek bizim öncelikli vazifelerimiz arasındadır. Bu açıdan üzerimize düşen ne varsa biz kurul ve bakanlık olarak yapmaya hazır olduğumuzu buradan bir kez daha ifade etmek isterim. Hedef sürelerin ortaya konulmasından sonra uygulamada ortaya çıkan sorunları bir bir ele alıyor ve bunların üzerinde duruyor, yeni dönemde adaletin vaktinde tecelli etmesini temin etmek, gecikmesini önlemek için ciddi tedbirler alacağımızı buradan bir kez daha kamuoyuna ilan etmek isterim.”

“İnsanların güvenerek kapısına gideceği kişiler savcılarımız, hakimlerimiz olmalı”

Hazreti Ömer’in, Vali Ebu Musa El Eş’ari’ye yazdığı bir mektupta, “Zayıflar adaletten ümitsizliğe düşmesin, kuvvetliler de senden taraftarlık ummasın.” dediğini aktaran Bozdağ, şöyle konuştu:

“Hakimler görevlerini yaptığı yerlerde, savcılarımızın bulunduğu yerlerde eğer zayıflar adaletten ümitsizliğe düşer de kuvvetliler de hakimler ve savcılardan taraftarlık ummaya başlarsa işte o zaman adalete de yargıya da hakime, savcıya da güven büyük zede almış olur.” dedi. Buna kimsenin izin ve fırsat vermemesini isteyen Bozdağ, “Bağımsızlığımıza ve tarafsızlığımıza gölge düşüren her türlü eylem ve davranışlardan uzak durmak elbette insanımızın adalete ve yargıya ve hukuk devletine olan güvenini ve verilen kararlardan memnuniyetini büyük oranda arttıracaktır. Bizim adalet yargı ve verdiğimiz kararlar konusundaki hassasiyetimiz milletimizin devletimize olan güvenini de artıracaktır.”

Vatandaşların, “Hakimler var, savcılar var başım derde girerse, sıkıntıya düşersem onların kapısını çalarım.” diyebilme öz güvenine sahip olması gerektiğine dikkati çeken Bozdağ, “Hakime, savcıya gitmekten insanlar çekinmeye başlarsa o zaman bir sıkıntı var demektir. İnsanların güvenerek, korkmadan kapısına gideceği kişiler savcılarımız, hakimlerimiz olmalı.” ifadesini kullandı.

“Lekelenmeme hakkı başarıyla uygulanıyor”

Bakan Bekir Bozdağ, çok sayıda ihbar ve şikayetin yargıya intikal ettiğini, adalet terazisinin bunları doğru tartarak, hakikat ile yalanı, iftirayla gerçeği birbirinden ayırabilme maharetini adil bir şekilde ortaya koyması gerektiğini vurguladı.

Bozdağ, “lekelenmeme hakkı” ile ilgili düzenlemenin yüzde 85 oranında başarıyla uygulandığını gördüklerini ifade ederek, vatandaşların, iftiralar ve yalanlar karşısında yargı yoluyla kirletilmesinin önüne geçmenin öncelikle cumhuriyet savcılarının, kolluk kuvvetlerinin ve hakimlerin görevi olduğunu dile getirdi.

Bu süreçleri dikkatle takip etmek ve bu konuda cesur kararlar almanın insanları her türlü kir ve lekeden korumak bakımından önemli olduğuna inandığını vurgulayan Bekir Bozdağ, “Ben bir dilekçe vereyim de savcı ona şunu yapsın, bunu yapsın.” diyen insanların önünü yargının kapatması gerektiğine dikkati çekti.

Bekir Bozdağ, “Cumhuriyet savcılarımız lekelenmeme hakkı konusunda büyük bir başarılı uygulama ortaya koymuşlardır. İnşallah bundan sonraki süreçte de bu başarılı uygulamaları daha da artırmak savcılarımızın elbette ana görevlerinin başında gelmektedir.” diye konuştu.

Suçların işlenmesini önlemek için cezaların caydırıcılığının önemini vurgulayan Bozdağ, devletin bütün kurumlarının bu konuda seferberlik anlayışıyla aileden başlayarak çalışması gerektiğine işaret etti.

Ancak tek başına cezaları artırmanın, infazı daha etkili hale getirmenin, caydırıcı fonksiyon ortaya koysa bile suçların işlenmesini tek başına engelleyemediğini söyleyen Bakan Bozdağ, “O nedenle de suçların işlenmesini önleme bakımından önleyici hukuku Türkiye’nin daha aktif bir şekilde devreye koyması, insanları, suça bulaşmadan hem suç mağduru olmaktan hem de suç faili olmaktan koruması, hukuk devletinin en önemli vazifelerinden biridir.” dedi.

“Bu kararları televizyonda dinleyince kahroldum”

Uygulamalarda iç acıtan pek çok hadiseye şahit olduklarını dile getiren Bozdağ, şunları söyledi:

“Tokat’ta 23 yerinden bıçaklanan bir kadını bıçaklayan faille ilgili adli kontrol kararı verilebildi. Aksaray’da kendinden geçmiş, döne döne, küçücük bir yavrumuzu dövene mahkeme iyi hal indirimi uygulama kararı verebildi. Ben bu kararları televizyonda dinleyince kahroldum. Kanuna baktım ‘acaba bu kanun ne diyor’ diye. Mahkeme, hakim eleştirisi yapmak istemiyorum ama bir hakikati de burada bizim tespit etmemiz lazım. 23 bıçak yiyen bir kadını bıçaklayan faili bizim kanunumuz adli kontrolle serbest bırakmaya izin vermez ama ‘takdir hakkım var’ diye kanunu amacı dışında değerlendirdiğimizde farklı sonuçlar elbette ortaya çıkabilir. Ama hakimlerin ve savcıların takdir hakları anayasa, kanun ve hukukla bağlıdır. Bu bağlılık dışında takdir hakkını hiçbirimizin kullanmaya hakkı yoktur.”

“Ucu açık indirim nedenlerini de tamamen ortadan kaldırıyoruz”

Takdir hakkının anayasa ve yasalarla sınırlı ve bağlı olduğunu, bu nedenle yeni düzenlemeler hayata geçirmeye karar verdiklerini aktaran Bakan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Acaba bu iyi hal indirimi konusunda ortaya çıkan aksaklıklar yasadan mı kaynaklanıyor tek başına uygulamadan da mı kaynaklanıyor? Gördük ki esasında yasa uygulamaya bu konuda büyük imkanlar veriyor. Takdir hakkı doğru uygulandığı takdirde bir sorun gözükmüyor ama maalesef kanunun yazılış şeklinde de bazı sorunlar olduğunu hep beraber gördük. O yüzden yeni düzenlemeyle kamuoyunda, halk arasında iyi hal indirimi olarak bilinen takdiri indirim nedenlerini somutlaştırıyor, sınırlandırıyor ve ucu açık indirim nedeni uygulamasına son veriyoruz. Yargılama öncesi, duruşma öncesi ve duruşma sırasında ki davranışların somut pişmanlığı gösteren davranışlar olması kuralını yasaya getirip koyuyoruz.

İkinci olarak sırf duruşmada hakimi, mahkemeyi etkilemek maksadıyla yapılan rol kesmelere, oynanan tiyatroya son veriyoruz. Kravat taktı, boyun büktü, el bağladı gerekçeleriyle veya mahkemeye sunulan bu rol ve algı nedeniyle indirim yapılmayacağına dair yasaya açık ve net yasak koyuyoruz.

Üçüncü olarak ‘gibi hususlar’ ibaresi, fıkranın sonunda geçiyor, ‘bu gibi hususlar’ ibaresinin içinde ne var bilen yok. Sınırsız ve sonsuz şey bunun içerisine girebilir. O nedenle bu ucu açık indirim nedenlerini de tamamen ortadan kaldırıyoruz. Bundan sonraki süreçlerde iyi hal indirimi somut pişmanlık gösteren davranışlarla ilgili olacak, ucu açık nedenlerle olmayacak ve bunu indirimi yapan hakim bunun gerekçesini de açık açık detaylıca karara yazacak. Kanundaki kavramları tekrar etmek gerekçe yazmak değildir. Maalesef pek çok gerekçe kanundaki kavramları tekrar ediyor, okuyanları tatmin etmiyor. Halbuki gerekçenin ‘efradını cami, ağyarını mani’ bir biçimde yazılmış olması pek çok eleştiriyi elbette ortadan kaldıracaktır.”

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, atılan adımın hayırlı olmasını temenni ederek, “Bu adım vesilesiyle de iyi hal uygulamaları daha somut nedenlere ve daha somut gerekçelere bağlanmış oldu. Bu sadece kadınlarla ilgili de değil, bütün yargılanan vatandaşlarımızla ilgili uygulanacak bir durum olduğu için herkesi kapsayan ve herkese uygulanacak bir yeni düzenleme ve uygulamadır.” dedi.

Bozdağ, bir otelde düzenlenen Yargı Teşkilatı Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladı.

“Kadınlarımızın hakkını, hukukunu korumak, medeniyetimizin, kültürümüzün, ahlakımızın, anayasamızın ve hukukumuzun hepimize ortak emridir.” diyen Bozdağ, yasaların bu hak ve hukuku koruyacağını, yargı mensuplarının da bu hukuku korumak için üzerine düşeni yapacağını söyledi.

Bakan Bozdağ, yeni dönemde “ısrarlı takip” ile ilgili düzenleme yapacaklarını belirterek, şunları kaydetti:

“Israrlı takibi müstakil bir suç olarak düzenliyor, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıyla bir yaptırıma bağlıyoruz. Israrlı bir şekilde fiziken takip etmek, haberleşme, iletişim araçları veya bilişim sistemleri veyahut da üçüncü şahıslar üzerinden bir kadına karşı ısrarlı takipte bulunmak, tacizde bulunmak bundan sonra ceza kanunumuzda müstakil bir suç olarak yerini alacaktır. Ayrıca eğer bu suç, okulunu, meskenini, iş yerini, adresini değiştirmesine ve daha başkaca nedenlerle yol açıyorsa bu, suçun nitelikli hali olarak görülecek, daha ağır bir yaptırıma tabi tutulacaktır. Böylelikle kadınlarımızın kendini bilmeyen kişiler tarafından ısrarlı bir şekilde takip edilerek taciz edilmesi, rahatsız edilmesi, haklarının ve hukukları çiğnenmesi yönünde önemli bir tedbiri hayata geçirmiş oluyoruz.”

“Katalog suçların arasına ‘kadına karşı şiddeti’ koyuyoruz”

Atacakları bu adımın, uygulamada pek çok haksızlığın ve hukuksuzluğun önüne geçeceğine ve bu alanda yeni bir çığır açacağına inandığını söyleyen Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kadına karşı şiddet sadece darpla olmuyor, işkence var, eziyet var, tehdit var, başka yönlerle de yapılıyor. Yeni düzenleme içerisinde kasten yaralamada, eziyette, işkencede ve tehditte de kadına karşı dönük eylemlerin cezası özellikle artırılmaktadır. CMK’nin 100. maddesinde yer alan tutuklama nedeni varsayılan haller başlığı altında yer alan katalog suçların arasına ‘kadına karşı şiddeti’ koyuyoruz, artık katalogda yerini alacak. Sağlık çalışanlarına karşı şiddeti de kataloğa koyuyor ve bunlar da bunun arasında yerini alacaktır. Kadınların yüzüne kezzap atmak suretiyle onlara zarar vermeyi de aynı şekilde bu kapsama alıyoruz. Kendini koruyamayacak durumda olan kişilere karşı darp suçunun işlenmesini de yine CMK 100’deki kataloğun arasına alıyoruz. Zira döne döne çocuk dövenler, döne döne kendini savunamayacak insanlara zarar verenlere karşı da hukukumuzun etkin bir şekilde uygulanmasını kendini savunamayacak insanları hukukun savunmasının son derece önemli olduğuna yürekten inanıyoruz.”

Bakan Bekir Bozdağ, bunları önemli ve tarihi düzenlemeler olarak gördüklerini dile getirdi.

Mağdurlara baro tarafından ücretsiz avukat görevlendirilmesi

Şiddet ve diğer konularda, hapis cezası 5 yılın üzerinde olan suçlarda talepleri halinde mağdur kadınlara baro tarafından ücretsiz avukat görevlendirilmesi yapıldığını hatırlatan Bozdağ, “Bundan böyle kadına karşı şiddet içeren her türlü suçun işlenmesi halinde, darp, işkence, eziyet, tehdit, çocukların cinsel istismarı, fuhuş ve diğer bütün hallerde, hapis cezası süresi aranmaksızın, süreye bakılmaksızın talepleri halinde doğrudan ücretsiz avukat görevlendirilmesi sağlanacaktır.” dedi.

Bozdağ, böylece hem soruşturma aşamasında hem de yargılama aşamasında kadınları mağdur oldukları suçlar nedeniyle hukuk yönünden de desteklemeyi kanunun ana esaslarından biri haline getirdiklerini bildirdi.

Kadına karşı şiddetle mücadeleyi “amasız, fakatsız, lakinsiz” yapmadıkça başarılı olamayacaklarına vurgu yapan Bozdağ, “Eğer birisi ‘ama, fakat, lakin’ diye cümleye başlıyorsa bunları dinledikçe de başarılı olamayız. Hem bunları dinlemeyeceğiz hem de bizim mücadelemiz ama ile fakat ile başlamayan, net, kesin, aktif bir mücadele olacaktır.” ifadesini kullandı.

Toplumun seferberlik bilinciyle bu meseleye sahip çıkması gerektiğini söyleyen Bozdağ, ayrıca önleyici hukukun da hayata geçirilmesinin önem arz ettiğini vurguladı.

Hakim ve savcı yardımcılığı

Bakan Bozdağ, hakim ve savcılarla ilgili de yeni ve tarihi bir reforma imza atmayı planladıklarını da belirterek, şu bilgileri verdi:

“Sayın Cumhurbaşkanımızın da daha önce açıkladığı gibi hakim ve savcı adaylığı müessesesini kaldırıyor yerine hakim ve savcı yardımcılığı müessesesini getiriyoruz. Hakim ve savcı yardımcılığı müessesesi için 3 yıllık bir süre öngörülmektedir. Bu üç yıllık süre içerisinde hakim ve savcı yardımcıları, atandıkları adliyelerde eğitici hakim ve savcılar nezdinde usta-çırak ilişkisi içerisinde büyük bir başarıyla yetiştirileceklerdir. Bir hakim ve savcının yanına en fazla 2 hakim ve savcı yardımcısı ataması yapılacak ve hakim ve savcı nezdine atanan eğitici hakim ve savcının bunlarla daha etkin, daha verimli ilgilenmesi temin edilecek, onlara da ayrıca tayinlerinde, terfilerinde bu işleri iyi yapmaları nedeniyle yeni imkanlar ve fırsatları da yasaya koyacağımızı buradan ifade etmek isterim. Adalet Akademisinde de belli aralıklarla bunlar eğitimlerini alacak. Adalet Akademisi, hakim ve savcı yardımcısı olarak atandıkları yerlerde usta-çırak ilişkisi içerisinde öğrendikleriyle üç yıllık bir tecrübeden ve bizzat pratiğin içinde yetişmeden sonra kürsüye çıkan hakim ve savcılarımızın daha başarılı olacaklarına yürekten inanıyoruz.”

Bu önemli düzenlemeyi, kamuoyuyla daha geniş detaylarıyla paylaşacaklarını dile getiren Bozdağ, “Ayrıca il bazında coğrafi teminatı da bu yeni düzenlemenin kapsamında hayata geçireceğiz. Coğrafi teminatı, hakim ve savcıların arzu ettiğini ve buna önem verdiğini biliyoruz. Hukuk devletinin güçlenmesi, adalete güvenin artması, yargı mensuplarının üzerindeki baskıların kalkması bakımından da coğrafi teminatın son derece önemli olduğunu biliyor ve bu konuda da önemli bir adımı hayata geçireceğimizi buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.” diye konuştu.

“Kararımız doğruysa Türkiye ayağa kalksa dahi kararın arkasında bir durmalıyız”

Yargıyla medyanın arasında çok ciddi bir ilişki bulunduğunu, bazen yargının bazen siyasilerin daha fazla haber olduğunu söyleyen Bozdağ, bunun, yargı kararlarını, medyanın ve toplumun her kesiminin takip ettiğini gösterdiğini söyledi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, şöyle devam etti:

“Kararlarımızda, yaptığımız iş ve işlemlerimizde medya denetimini de kamuoyu denetimini de elbette göz önünde bulundurmamız son derece önemlidir ama bunu yaparken medyanın ve sosyal medyanın hakim ve savcı yerine geçmesine asla izin vermemeliyiz. Eğer bir savcı, hakim veya mahkeme anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar verme yerine medyaya, sosyal medyaya veya kamuoyu baskısına göre karar verirse adaleti ayakta tutmamış, hakkı tespit etmemiş, hak sahibine teslim etmemiş, haksızlığa vesile olmuş olur. Bizim kararımız doğruysa Türkiye ayağa kalksa dahi kararın arkasında bir durmalıyız. Kararımız yanlışsa düzeltmekte de hiç çekingen davranmamalıyız.”

Kamuoyu ayağa kalktı diye bir karar değiştiriliyorsa ya kararın yanlış ya da gerekçesinin yetersiz olduğunu söyleyen Bozdağ, “Her iki halde kötü. Karar yanlışsa fevkalade kötü, eğer gerekçesi yetersizse o da ayrıca kötü çünkü doğru bir kararı yanlış bir gerekçeyle veya eksik bir gerekçeyle eğri hale biz kendi elimizle getirmiş oluruz. O yüzden de kararların gerekçelerinin doyuruculuğuna son derece önem vermemiz gerektiğine yürekten inanıyorum.” dedi.

Basına, zaman zaman bakanlığın, kurulun, bazen savcıların bazen de komisyon başkanlarının açıklama yaptığını söyleyen Bozdağ, “Bir kararla ilgili bir izahat verme ihtiyacı duyup açıklama yaptığımızda bizim eksiğimiz var demektir. Bizim izahatımız gerekçemiz değil mi? Gerekçeyi okuyan zaten o kararın doğruluğuna ikna olur ama okuyan ikna olmayınca ayrıca basın yoluyla bir de açıklama yapıyoruz. O zaman da yargıya güven gerçekten çok büyük bir yara almaktadır.” diye konuştu.

“Ben hakim veya savcı olsam sosyal medya kullanmam”

Hakim ve savcıların sosyal medya kullanımlarına dikkat etmelerinde büyük fayda olduğunu söyleyen Bozdağ, şunları söyledi:

“Ben kendi adıma söylüyorum, kimseye bir şey demem ama ben hakim veya savcı olsam sosyal medya kullanmam. Çünkü herkes ister başka isim altında kullansın, ister gerçek isim altında kullansın o sosyal medya kullanımından, sizin yorumlarınızdan, değerlendirmelerinizden, kanaatlerinizden sizin hakkınızda fikir sahibi oluyor ve ona göre de size olan güveni sarsılıyor. Kendine yakın gören olduğu gibi uzak gören oluyor ve buna biz izin vermemeliyiz. O nedenle takdir size ait ama bu konuda büyük bir hassasiyeti yargı mensuplarımızdan beklediğimi de buradan ifade etmek isterim.”

Hakimler ve Savcılar Kurulu Yargı Etiği Bildirgesi kapsamında, sosyal medya rehberi kullanımına dair de etik ilkeleri belirleyen bir çalışmaya imza atıldığını belirten Bozdağ, Hakimler ve Savcılar Kurulunun bu etik ilkeleri genel kurulda görüşüp karara bağlandıktan sonra kamuoyuyla paylaşacağını aktardı.

Adalet Bakanı Bozdağ, “Umarım ki bu etik ilkelere riayet ettiğimiz takdirde sosyal medya ve medyayla ilgili konularda yargıya dönük eleştirileri azaltan, yargı mensuplarını töhmette bırakan pek çok şeyden hem kendimizi hem yargıyı hem de verdiğimiz kararları kurtarmış oluruz.” dedi.

Stokçulukla ilgili yeni düzenleme yolda

Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında yaşanan hadiseler nedeniyle zaman zaman piyasadaki fiyatları etkileme, stokçuluk yaparak daha fazla kazanma saikiyle hareket edenlerin bulunduğunu belirten Bozdağ, Türk Ceza Kanununun 237 ve 240. maddelerinde, benzer hareketlerde bulunan kimselere ilişkin cezai yaptırım öngörüldüğünü hatırlattı.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, şunları kaydetti:

“Bu tedbirlerin uygulanması son derece önemlidir ama bizim gördüğümüz kadarıyla buradaki cezaların fazla caydırıcı olmadığı da bir gerçek. Onun için yeni dönemde fiyatları etkileme ve stokçulukla ilgili maddelerdeki yaptırımları yeniden ele alıp yeniden düzenleyeceğimizi de buradan ifade etmek isterim. Türkiye’nin iç hukuku içerisinde vatandaşlarımızın her birinin menfaatlerini ilgilendiren bu konuda elbette yargı mensuplarımızın hassasiyetinin son derece önemli olduğunu da buradan ifade etmek isterim. Ama bu konuda yeni düzenlemelerin de hazırlığı içerisinde olduğumuzu da Türkiye kamuoyuyla paylaşmak istedim ve yeni adımları önümüzdeki dönemlerde hayata geçireceğiz.”

Enes Kaplan

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsiniz

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırmayın ve ücretsiz e-posta aboneliğinizi hemen başlatın.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Dönüşüm ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin