Honduras Eski Başkanı Zelaya’nın Görüşleri
Orta Amerika’nın önemli ülkelerinden biri olan Honduras’ta, 2009 yılında askeri bir darbe ile görevden uzaklaştırılan eski Başkan Manuel Zelaya, uluslararası gelişmelere dair dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Zelaya, ABD’de 5 Kasım’da gerçekleştirilecek başkanlık seçimleriyle ilgili olarak, Cumhuriyetçi ve Demokrat partiler arasında bir tercih yapmadıklarını, her iki tarafın da benzer bir çizgide ilerlediğine inandıklarını ifade etti.
Zelaya, iki siyasi partinin de “kapitalizmle tüm zenginlikleri ele geçirmiş olan küresel bir elitin çıkarları” doğrultusunda hareket ettiğini savundu. Bu bağlamda, dünya genelinde ham ekonomik malların ana kaynaklarının ABD hükümetinin belirlenmesinde etkili olacağını belirtti. Eski Başkan, öncelikle Kuzey Amerika halkının, kim iktidara gelirse gelsin, ABD’nin diğer topluluklara karşı “saldırgan bir imparatorluk”
Zelaya, “Kuzey Amerika halkı, ABD’nin darbeler planlayan ya da ülkelerimize müdahale eden istihbarat teşkilatlarına sahip olmaması gerektiğini açıkça belirtmelidir” şeklinde konuştu. 2009 yılında yaşadığı askeri darbe ile ilgili sorulara ise “Bu konu hakkında konuşurken kalbim kırılıyor. Çünkü acı, ızdırap ve trajedi var” yanıtını verdi. Darbecilerin, ülkenin mali kaynaklarını “yok ettiğini” ve hazinenin “yağmalandığını” belirten Zelaya, bu olayların sorumlularının hala cezasız kaldığını dile getirdi.
Zelaya, 1954 yılında Guatemala’da tarım reformunu gerçekleştirmeye çalışan dönemin Başbakanı Jacobo Arbenz’in darbeyle görevden uzaklaştırılması hakkında “CIA, Jacobo Arbenz’e karşı bir darbe planladı” değerlendirmesini yaptı. Ayrıca, Honduras’taki yönetici sınıfın büyük bir kısmının Filistin kökenli olduğunu ve İsrail’in Filistin’de işlediği suçların, Honduraslılar arasında derin bir rahatsızlık yarattığını ifade etti.
İsrail’in uluslararası hukuka aykırı hareket ettiklerini belirten Zelaya, “Bir ordu, bir orduya karşı savaştığında bu bir savaştır. Ama bu bir savaş değil, bu bir soykırımdır çünkü İsrail’in aşırı acımasız tepkisi, savaş hukuku dahil, tüm sınırları aşmıştır” şeklinde konuştu. Ayrıca, bu konuda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) büyük bir prestij kaybı yaşadığını ve bu kurumun “güçlülerin çıkarlarının retorik bir temsili” olarak kalmaya devam ettiğini belirtti.
Zelaya, BMGK’nin İsrail’in saldırganlığını durduramadığını, sadece Filistin halkının değil, tüm küresel vicdanın bundan olumsuz etkilendiğini kaydetti. “Peki, dünyanın, Avrupa’nın, medeni ülkelerin vicdanı nerede? Amerikan halkının vicdanı nerede?” ifadesiyle bu duruma dikkat çekti.