Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin Kıyılar Hakkında Açıklamaları
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, bir televizyon programında yaptığı “Kıyılar halkındır” açıklamasıyla gündeme geldi. Ancak bu açıklama, Anayasa’nın 43. Maddesi ile Kıyı Kanunu’nun 5. ve 6. maddesine uygun olabilir; ama gerçekliğe uygun değil. Bakanlığa bağlı MUÇEV’in kontrolündeki Fethiye Ölüdeniz ve Çeşme Alaçatı gibi yerlerde belirlenen yüksek giriş ücretleri, kıyıların halka ait olup olmadığı sorusunu akıllara getirebiliyor.
Tüketici Hakları Konfederasyonu Başkan Vekili Avukat İbrahim Güllü, kıyıların kamuya ait olduğunu hatırlatarak, kamuya ait alanların ücretsiz olarak kullanılması gerektiğini vurguluyor. Sahillere engel oluşturan işletmelerin gerekçesi ise genellikle “Müşteriler rahatsız oluyor” şeklinde dile getiriliyor.
Müşteri Memnuniyetsizliğinin Arkasındaki Gerçekler
Anayasalara ve kanunlara aykırı olarak belirlenen yüksek ücretlerle kıyıları kullanan dar gelirli vatandaşların ya da setler, duvarlar, çitlerle çevrili sahiller, müşteri memnuniyetsizliğine sebep olmaktadır. Peki, müşteriler neden rahatsız oluyor?
Çekilen setler ve uygulanan yüksek ücretler, toplumsal eşitsizlik ve ayrımcılığın bir yansıması olabilir. Sahillerin ticari bir meta haline gelmesi, geçmişte yaşanan olaylara dayanabilir. İstanbul Valisi Fahrettin Gökay’ın “Halk denize hücum etti, vatandaş denize giremedi” sözünden yıllar sonra “müşteri” kavramının eklenmesi, sahillerin kimin hakkı olduğu sorusunu gündeme getiriyor.
Plaj Ücretleri ve Toplumsal Algılar
Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Küçük, plaj ücretlerinin ödenmesiyle ilgili sembolik mesafe alma ve ayrıştırma motivasyonlarını değerlendirirken, toplumsal hiyerarşi konusuna dikkat çekiyor. Ödenen ücretlerin, müşterilerin kendilerini toplumda üstte konumlandırmak istemesinden kaynaklandığını belirtiyor.
Küçük, sahillerin kamusal alanlar olduğunu ve herkesin kullanımına açık olması gerektiğini vurgulayarak, sahillerin parklar, meydanlar gibi kamusal alanlar olduğunu ifade ediyor. Sahillerin toplumsal birleşim ve etkileşim alanları olduğunu belirten Küçük, sınıfsal ayrımcılığa karşı çıkarak kamusal alanların korunması gerektiğini söylüyor.
Sonuç
Sahillerin kamusal alan olma özelliğinin korunması ve herkesin eşit şekilde faydalanabilmesi için toplumsal farkındalığın artırılması ve hukuksal düzenlemelerin yapılması önem taşımaktadır. Plajların ticari bir meta haline gelmesine ve toplumsal ayrımcılığa karşı çıkarak, kamusal alanların herkes tarafından özgürce kullanılabilmesi için çaba göstermek gerekmektedir.