Eddie’nin Günlük Mücadelesi ve Kaderi
Eddie, hayatını geçimini sağlamak için çeşitli geçici işler yaparak sürdürürken, hayatındaki en önemli ilişkilerden biri olan kızı Sarah ile ilgilenmekten uzak durur. Maddi sıkıntılar içindeki Eddie, sokaklarda dolaşırken gözünü kestirdiği lüks bir cip dikkatini çeker. Bu araba onun dikkatini çeker ve çalmayı düşünür, ancak bu eylem onun hayatını köklü biçimde değiştirecek bir oyunun parçası olur. Arabanın arkasında bulunan “Dolus” yazısı, kasıtlı olarak yapılan bir hile ve düzenin simgesi gibidir.
Arabayı çalmayı planlayan Eddie, içeriye girdiğinde büyük bir tuzağa düştüğünü fark eder. Çünkü, jipin sahibi olan William adlı psikopat genç adam, onu şiddet ve işkence dolu bir oyunun içine kilitler. Bu, kedinin fareyle oynadığı gibi, William’da Eddie ile adeta psikolojik ve fiziksel bir oyuna başlar. Eddie, kurban, William ise sadist bir işkenceci olarak, aracı adeta bir işkence odasına dönüştürür. Bu korkutucu ve gerilim dolu ortamda, Eddie hayatta kalmak ve kurtulmak için kendi sokak zekasını kullanır. Eğer başarılı olursa, kızı Sarah’a daha iyi bir baba olma sözü verir, bu söz onun umudunu diri tutar.
Eddie’nin bu mücadele sahnesinde, sinema sanatının usta isimleri olan Skarsgard’ın ve Anthony Hopkins’in tarzlarından ilham alınır; Skarsgard’un soğukkanlı ve psikopat rolleri, Anthony Hopkins’in ise seri katil ve psikopat karakterlerindeki derinlikli performansları, gerilimi en üst seviyeye taşır. Çekim teknikleri olarak yakın planlar, çoklu görüntüler, drone çekimleri ve plonjeler, gerilimi zirvede tutar. Mariano Cohn’un 2021 yapımı Arjantin yapımı ‘4×4’ filminden uyarlanan bu ikinci versiyonda, yönetmen Yarovesky, psikolojik gerilime etik ve politik boyutlar katmış, izleyiciyi düşündüren yeni bir boyut kazandırmıştır.
Antihero’nun Varoluş Sorgulamaları ve Kahramanlık Krizi
Marvel evreninde, Avengers ekibi gerçek anlamda bir kahramanlar topluluğuyken, Thunderbolts ise B takımı olarak görülür. Bu ikinci sınıf ekip, ABD’nin karanlık çıkarları ve derin devletin gizli planları doğrultusunda, acil durumlarda kullanılmak üzere hazır bekleyen, neredeyse harcanabilir nitelikte bir güç merkezidir. Valentina adlı güçlü figür, bu anti kahramanları, yani yarı kötü, yarı iyi karakterleri, eski ve yeni nesil tehditlere karşı kullanmak için devreye sokar. Bu süreçte, antikahramanlar, güçleri ve geçmişleriyle yüzleşmeye zorlanır ve devre dışı bırakılmak veya imha edilmek üzere tuzaklara çekilirler.
Ancak, bu tehlikeli oyunu fark eden, Yelena, Robert Walker, Lady Ghost ve belirsiz kimliğiyle Bob, birlikte hareket edip, hayatta kalmanın ve adaletin peşine düşer. Yelena’nın babası olan Red Guardian ve Bucky Barnes, bu ekipçe katılarak, yalnızlık ve amaçsızlıkla boğuşan bu anti kahramanların varoluş krizine ortak olurlar. Bu ekip, yalnızca kendileri için değil, aynı zamanda Amerika’yı ve insanlığı korumak adına, derin devletin karşısında durma mücadelesi verir.
Gelecek bölümlerde, ekibin içsel çatışmaları ve dış dünyadaki savaşları daha da derinleşecek; son jeneriklerde, yeni karakterlerin ve olayların ipuçları yer alır. Jake Schreier’in yönettiği bu fantastik aksiyon filminde, Florence Pugh, Sebastian Stan, Wyatt Russell, Julia Louis-Dreyfus, Lewis Pullman ve David Harbour gibi yetenekli isimler rol almaktadır.
Zirveden Hayata ve Sanata Uzanan Yolda Charles Aznavour
70 yıl boyunca sahnede kalan, 1200’e yakın şarkı ve 94 albümle müzik tarihine adını altın harflerle yazdıran Charles Aznavour, Fransız şansonlarının en önemli temsilcilerinden biri olarak, evrensel müzik kültürüne derin izler bırakmıştır. Yaşamını, aldığı her ödül ve yaptığı her performansla adeta bir insanlık mirası haline getiren Aznavour, kendine özgü müzik anlayışı ve olağanüstü sahne duruşuyla, dünya çapında tanınır ve saygı görür.
Ermeni kökenli müzisyen ailesinin oğlu olarak, Edremit’te doğan Aznavour, küçük yaşta ailesinin sanat tutkusuyla şekillenir. Annesi Knar, dansçı, babası Misha Aznavuryan ise şarkıcıdır. Bu sanat dolu ortam, onun hayallerini şekillendirmiş ve genç yaşta kendini sahnede bulmuştur. Mükemmeliyetçi yapısı ve engellerle dolu yaşam öyküsü, onu daha da güçlendirmiştir. Edith Piaf ile tanışması, hayatında dönüm noktası olur; bu karşılaşma, ona yeni kapılar açar ve kariyerinde yeni bir dönemi başlatır.
Genç yaşta yaşadığı acılar ve ailesinin kaybı, onun sanatını daha da derinleştirir. Şarkı sözlerini, yaşam deneyimlerinden ve içsel duygularından ilham alarak yazar; her kelimesi, onun yaşam mücadelesinin ve insanlık hallerinin bir yansımasıdır. Aznavour’un kariyeri boyunca, Tahar Rahim gibi yetkin oyuncularla çalışması ve onun performanslarının etkileyici olması, sanatını daha da zenginleştirir. Marie Julie Baup ile Edith Piaf’taki performansı ve Camille Moutawakil’in canlandırdığı Aida karakteri, onun hikayesine ayrı bir renk katar.
Sonunda, hayatı boyunca kendine, zamana ve ölüme karşı verdiği savaş, onu ölümsüz kılar. Her şarkısı, her sahne performansı ile, müzik ve sanat dünyasında efsane olarak anılmaya devam eder.