Festivalin Temel Amacı ve Teması
Bu yıl düzenlenecek olan İstanbul Opera ve Bale Festivali, 10 Mayıs ile 3 Haziran tarihleri arasında sanatın farklı dallarını ve tarihsel köklerini harmanlayan zengin içerikleriyle sanatseverleri buluşturuyor. Festivalin ana teması, “İstanbul’un iki yakasından dünyaya sanat çağrısı yapıyoruz” sloganıyla özetlenebilir. Bu bağlamda, uluslararası platformlarda İstanbul’un kültürel ve sanatsal mirasını ön plana çıkaran bir vizyon benimsenmiştir. Ayrıca, “AKM vitriniyle, küresel anlamda kültürel bir merkez haline gelmek” hedefiyle, İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin prestijli sahnesi, uluslararası sanat ortamlarının dikkatini çekmek üzere hazırlanan büyük bir vitrin olarak konumlandırılmıştır. Program ise, bu iki stratejik noktayı destekleyen, kültürel ve sanatsal üretimin derinliğiyle şekillendirilmiştir.
Bir Anı ve Hikâye: Leyla Gencer ve Aydın Gün
İstanbul Devlet Opera ve Balesi müdürü ve sanat yönetmeni, aynı zamanda festivalin başkanlığını üstlenen Caner Akgün, festivalin en önemli hikâyelerinden biri olarak, Leyla Gencer’in hayatına ve kariyerine vurgu yapmaktadır. “Bu yılın büyük vitrini, Leyla Gencer’in eşsiz sanat hayatını ve onun Türk ve uluslararası sahnelerdeki etkisini yansıtan fotoğraf ve hikâyelerle donatıldı.” diyerek, Gencer’in 1960 yılında İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin ilk temsili olan Tosca operasında başrolü oynadığını hatırlatır. Bu anlamda, festivalin ana hikâyesinin en büyük görsel temsilcisi, onun portresi olmuştur.
Diğer yandan, Aydın Gün’ün önemi ve mirası da göz ardı edilmemektedir. Akgün, “Aydın Gün’ün hayali Gilgameş Operası’nın dünya prömiyeri, onun sanatına ve vizyonuna olan saygımızı ve bağlılığımızı gösteriyor. Gün’ün Ahmed Adnan Saygun ile birlikte hayata geçiremediği bu projeyi, biz festival kapsamında gerçekleştirerek, onun sanatını ve hayalini yaşatıyoruz,” diyerek, bu büyük sanatçının hayalini gerçeğe dönüştürmenin gururunu paylaşmaktadır.
Festivalin Öne Çıkan Özellikleri ve Yenilikleri
Bu yılki festivalin öne çıkan özellikleri nelerdir? Akgün, “Anadolu’nun efsanelerinden yola çıkarak, Richard Strauss’un Elektra operasını Sofya Devlet Operası’nın yorumuyla izleyicilere sunuyoruz. Aynı zamanda, tarihsel ve kültürel zenginliğimizi vurgulayan Sultans of the Opera konseriyle, Avrupalı bestecilerin alla turca akımından esinlenmiş eserlerine odaklanacağız. Çaykovski’nin unutulmaz eseri Anna Karenina ve Shakespeare temalı Rus Hamlet gibi önemli yapıtlar, uluslararası arenada parlayan genç topluluk Eifmann Bale Topluluğu ile sahne alacak. Bu program, Doğu ve Batı’nın sanatsal ve kültürel miraslarını panoramik bir biçimde seyirciye aktarmayı amaçlamaktadır. Ayrıca, festival boyunca birçok yazar, besteci ve düşünürün üretimleri arasındaki bağlantıları ortaya koyan disiplinlerarası bir platform da oluşturulmuştur.
Gelecek Nesillere ve Sanatın Sürdürülebilirliğine Yönelik Adımlar
Festival kapsamında gerçekleştirilen konserler, gençlere sağlanan burs imkanları ve uluslararası prömiyerler hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu yıl, Modern Dans Topluluğu’nun Deliriyum adlı eserinin dünya prömiyeri festival kapsamında gerçekleştirilecektir. Ayrıca, çocuklar için hazırlanan Külkedisi operası, ilk kez sahne alacaktır. 19 Mayıs’ta gerçekleşecek olan Bütün Umudum Gençliktedir adlı konser ise, Anadolu’nun genç yeteneklerini ağırlayarak, onların sanat yolculuğuna yeni bir soluk getirecek. Ayrıca, ilk kez düzenlenen 1. Anadolu Opera ve Bale Festivali kapsamında yapılan yetenek taramaları sonucunda belirlenen beş genç, Çağdaş Eğitim Vakfı tarafından yurtdışında burslu olarak eğitime gönderilen üç genç ve İstanbul’da buluşacak. Bu girişimler, sanatın sürdürülebilirliğine ve genç kuşakların yetişmesine büyük önem vermektedir. İstanbul Opera ve Bale Festivali, her yıl yeni fikirler ve temalarla seyircilerini buluşturarak, geçmişle geleceği sentezleyen, özgün ve ilham verici bir platform haline gelmektedir. Bu yıl da, tarihine ve vizyonuna sahip çıkan, incelikle planlanmış programıyla, tüm sanatseverleri bu eşsiz deneyimi yaşamaya davet ediyoruz.