CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Çiftçilerin Sorunlarını Dile Getirdi
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, çiftçilerin artan kredi borçları ve yetersiz desteklerle mücadele ettiğine dikkat çekerek, tarım sektöründe yaşanan ciddi sorunları gündeme getirdi. Çiftçilerin borç batağına saplandığını belirten Gürer, “2020 yılına kıyasla çiftçilerimizin bankalara olan kredi borcu tam 8 kat arttı. 2020 yılında 111 milyar 216 milyon lira olan kredi borcu, bugün 886 milyar 627 milyon liraya yükseldi. Borcu olmayan çiftçi neredeyse kalmadı” dedi.
Gürer, çiftçilerin tarımsal üretimi sürdürebilmek için kredi almak zorunda kaldıklarını, bu durumun ise tarımda sürdürülebilirliği tehdit ettiğini ifade etti.
“GEÇEN YILIN 411 MİLYARINDAN 91 MİLYARI VERİLDİ”
Türkiye’de Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) göre 2 milyon 300 bin civarında çiftçi bulunduğunu belirten Gürer, “Çiftçiler üretimi devam ettirmeye çalışıyorlar. Ancak onlara verilen destekler yetersiz. Tarım ve Orman Bakanı, geçen yılki desteklerin hesaplara yatırıldığını açıkladı. Fakat, ‘geçen yıl’ ifadesini kullanmadığı için sanki bu yılın destekleri veriliyormuş gibi bir algı oluştu. Gerçekte, milli gelirin 411 milyar lira olan yüzde birlik kısmı çiftçiye verilmedi. Yalnızca 91 milyar liralık bir destek sağlandı. Bu destek de, üretimin en başında ya da sonunda değil, hububatınki yeni yeni verilmeye başlandı. Ağustos ayında yapılan hasat tamamlandı ama hububatla ilgili destekler henüz çiftçiye ulaşmadı” şeklinde konuştu.
“VERİLMESİ GEREKEN 615 MİLYARIN 135 MİLYARI VAAT ETTİLER”
Gürer, çiftçilere milli gelirin yüzde 1’i oranında destek verilmesi gerektiğini, ancak bunun gerçekleşmediğini belirterek, “Bu yıl verilmesi gereken destek 615 milyar lira iken, vaatte bulunulan miktar yalnızca 135 milyar lira. Yasal olarak gerekli destekleri sağlamadıkları gibi, mazot, gübre, tohum, ilaç, kira, işçilik ve elektrik gibi girdi maliyetlerindeki artışları da durdurmuyorlar. Bu durum devam ettiği sürece, çiftçilerin ürettiği ürünlerin maliyetleri artmaya devam edecek. Çiftçiler, borçlarını ödeyemez hale geldi. Bu nedenle, en azından banka borçlarının iki yıl ötelenmesi ve faizlerin silinmesi için kanun teklifi verdim” dedi.
“BUĞDAYDA DA YETERLİ DEĞİLİZ, İTHALATÇI OLDUK”
Artan mazot, gübre, tohum, ilaç, kira, işçilik ve elektrik maliyetlerinin çiftçileri zor durumda bıraktığını vurgulayan Gürer, düşük alım fiyatlarının da üretimi olumsuz etkilediğine dikkat çekti. Gürer, “Başka bir sorun da, çiftçinin ürününün alım fiyatının düşük tutulması. Geçen yıl, bir önceki yıla göre buğday için yüzde 12, arpa için yüzde 3 artış yapıldı. Ancak bu artışlar, enflasyon karşısında çiftçiyi korumadığı gibi, girdi maliyetlerindeki artışın çok altında kaldı. Bu yıl da hububatta mayıs ayında Çukurova’da hasat başlayacak. Eğer buğday fiyatları yine düşük olursa, çiftçi ciddi sorunlar yaşayacak. Geçtiğimiz yıl, TÜİK verilerine göre hububatta 3 milyon 300 bin ton, buğdayda ise 1 milyon 200 bin ton üretim düşüşü yaşandı. Üretim düşüşünü engellemek için çiftçi refahının sağlanması gerekiyor. Aksi takdirde ithalat daha da artacaktır. Türkiye, ortalama 20-22 milyon ton yıllık buğday üretirken, yurt dışından 10 milyona yakın buğday ithal ediyor. İthal edilen buğdayın bir kısmı, Dahilde İşlem Rejimi (DİR) kapsamında un ve makarna yapılarak yurt dışına gönderilse de Türkiye’nin buğdayda yeterliliği yüzde 97 olduğu için bir kısmı yurt içinde de tüketiliyor. Bu durum, buğdayda kendi kendimize yeterli olamadığımızı ve ithalatçı bir ülke haline geldiğimizi gösteriyor” ifadelerini kullandı.
“ÇİFTÇİNİN HALİ PERİŞAN”
Türkiye’nin buğdayda dahi kendine yeterli olamadığını ve ithalatçı bir ülke haline geldiğini vurgulayan Gürer, tarım politikalarının doğru bir şekilde planlanması gerektiğini söyleyerek, “Askıda buğday uygulaması ile Türkiye gündeminde buğday konusu sıklıkla konuşuluyor. Ancak geçen yıl çiftçi gerçekten büyük kayıplar yaşadı. Çiftçinin durumu perişan halde, artık verecek hali kalmadı. Buğday bağışı yapılsa bile miktar tohum olmaya yeterli değil; doğrudan tüketilse dahi buğdayı kavurga olarak tüketmek dışında un olmadan tüketmek mümkün değil. Ürün, çiftçiden tüccara geçmişken, özellikle küçük çiftçide ürün kalmadığı noktada yapılması gereken, tarım kesiminin sorunlarına gerçekçi politikalarla çözüm üretmektir” dedi.