Yamyamlık Tarihi ve İnsan Etinin Tadı
İnsanların et tüketme alışkanlığı, yaklaşık 2,5 milyon yıl öncesine kadar uzanmaktadır. İlk başlarda, insanlar yırtıcı hayvanlar tarafından avlanmış memelilerin leşlerini tüketmeye başlamış, zamanla kendi avlarını yakalamaya yönelmişlerdir. İnsanlar, diğer birçok canlı türü gibi, zaman zaman kendi türlerini de avlayarak beslenmişlerdir. Günümüzde, ritüel yamyamlık uygulayan kabilelerin yanı sıra, patolojik yamyamlık örnekleri de mevcuttur; bu durum, insan etinin tadı hakkında çeşitli tanıklıklar bırakmıştır.
Bazı kaynaklar, insan etinin, memeliler arasında en rafine türlerden biri olduğunu ve tadının, bireyin vücudunun bölgesine, yaşam tarzına ve hatta ölüm şekline göre farklılık gösterebileceğini ileri sürmüştür.
Yamyamların Tanıklıkları
Yamyamlar insan etinin tadını tarif etti Paul Raffaele, 2005-2006 yıllarında Smithsonian Dergisi için Papua Yeni Gine’ye gerçekleştirdiği bir belgesel gezisinde, yakın zamanda ritüel yamyamlık uygulayan kabilelerle karşılaştı. Bu adada, özellikle savaşta düşmanlarını yenen kabilelerin, “khakhua” adı verilen büyücüleri, yani kara büyü uygulayan kötü niyetli kişileri tükettiği kaydedilmiştir. Khakhualar, savaşçılar tarafından avlanıp öldürülüp ardından kabileleriyle birlikte yeniyordu. Raffaele, “Yamyamlarla Yatma” adlı raporunda, yamyam kabileleriyle geçirdiği anıları ve bu uygulama hakkındaki tartışmaları aktarıyor.
- Bailom ve Kilikili adlı iki avcı, cadı olduğundan şüphelenilen bir adamı nasıl öldürdüklerini ve ardından onu kabileleriyle birlikte deşip yediklerini anlattılar.
- İki yamyam, insan etinin tadının nasıl olduğunu da paylaştı. Yaşına bağlı olarak, kişinin etinin tadı domuz eti veya Pasifik’e özgü genç devekuşunun tadına benzer.
- Paul Raffaele, yamyam folklorunda, tüketime hazırlanan adama “uzun domuz” denildiğini belirtiyor.
Kabileler, insan etini domuz eti gibi hazırladıkları için, Bailom ve diğer savaşçılar, insan etinin tadının genç devekuşu etine benzediğini itiraf ettiler. Avcı Bailom, 20 yıl önce Paul Raffaele’ye “Beyin benim en sevdiğim şey,” demişti.
Medya ve Yamyamlık
New York Times gazetesi muhabiri de tatmış 1930’larda, New York Times gazetesi muhabiri William Seabrook, Batı Afrika’ya bir seyahat düzenlemişti. Guera kabilesinde bir süre yaşamış ve bir rapor hazırlamak için bu deneyimini “Orman Yolları” adlı kitabında aktarmıştır. Guera kabilesi, öldürdükleri rakiplerinin bedenlerini yedikleri ritüel yamyamlık geleneğini sürdürürken, Seabrook da onların güvenini kazanmak için düşmanlarının etini tatma yoluna gitmiştir.
- William Seabrook, Batı Afrika’daki deneyiminde, “İyi bir buzağı gibiydi, iyi gelişmiş, genç değildi ama henüz olgunlaşmamıştı” şeklinde bir tanımlama yaparak, daha önce tatmadığı bir et türü olduğunu belirtti.
- Bu etin “İyi gelişmiş bir buzağınınkine o kadar benziyor ki, normal tat duyarlılığına sahip hiçbir insan onu bir buzağınınkinden ayırt edemez,” diye yazdı.
Seri Katillerin Tanıklıkları
Seri katiller de insan etinin tarifini veriyor Seabrook’un görüşü, seri katillerin ifadeleriyle de desteklenmektedir. Örneğin, karısı ve metresiyle birlikte üç kadını öldürüp yediği bilinen Jorge Negromonte Da Silveira, insan etinin tadının sığır eti gibi olduğunu itiraf etmiştir. Ünlü seri katil Jeffrey Dahmer de benzer bir iddiayı paylaşmıştır.
- Diğer seri katiller ise insan etinin tadının domuz eti gibi olduğunu belirtmişlerdir.
- 1950’lerde Peru’da sanat eğitimi alırken Arakmbut yamyam kabilesiyle yaşayan Amerikalı sanatçı Tobias Schneebaum da benzer bir görüşe sahipti.
- Seri katil Peter Bryan ise öldürüp yediği 20 yaşındaki kadının etinin tavuk gibi olduğunu söylemiştir.
İnsan etinin tadı, yapılan birçok tanıklığa göre, domuz etinden sığır etine kadar geniş bir yelpazeye yayılmaktadır; hatta tavuk tadı bile benzer şekilde ifade edilmiştir. Bu durum, kişinin yaşına, cinsiyetine ve yaşam tarzına bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Beslenme alışkanlıkları da bu farkı etkileyen önemli bir faktördür.
Bir zamanlar, bir İngiliz restoranı, sığır eti, domuz eti ve koyun eti lezzetlerini birleştirerek insan etinin tadını yeniden üretmeye çalıştı. Aktif ve kaslı bireyler ya da genellikle vegan beslenen kişilerde, insan etinin tadının sığır etine daha yakın olması olasılığı yüksektir. Omnivor (her şey yiyen) beslenenlerde ise et tadı, domuz etine benzer.
Texas A&M Üniversitesi Et Bilimi Bölümü uzmanları, insanların kırmızı et tüketmesinin, tıpkı sığır etindeki gibi, miyoglobin adlı bir protein sayesinde mümkün olduğunu belirtmektedir. Ancak her bireyin beslenme düzeni, kas kütlesi ve yaşam tarzına göre tadı sığır etinden farklı olabilir. Yaş ve cinsiyet de önemli faktörler arasında yer alıyor. Ünlü bir yamyamın itirafına göre, genç bir kadının eti daha yumuşak olup, tavuk gibi bir tadı vardı.