Yeni Araştırmanın Bulguları: Hareketsizlik ve Kalp Sağlığı
Günümüzdeki sağlık kılavuzları, bireylerin haftada en az 150 dakika orta veya yüksek yoğunlukta fiziksel aktivite yapmalarının kalp hastalıkları riskini önemli ölçüde azaltabileceğini belirtmektedir. Ancak, Massachusetts General Hospital’dan bilim insanları, egzersizin günlük aktivitelerin yalnızca küçük bir bölümünü temsil ettiğini ve mevcut kılavuzların hareketsiz kalma konusundaki riskleri yeterince vurgulamadığını öne sürmektedirler.
JACC adlı bilimsel dergide yayımlanan araştırmada, Birleşik Krallık biyobankasında kayıtlı yaklaşık 90 bin kişinin 7 yıllık sağlık verileri incelenmiştir. Bu çalışmada, katılımcıların bileklerine takılan ivmeölçerler aracılığıyla hareketlilikleri kaydedilmiş ve hareketsizlik süreleri ile kalp hastalıkları arasındaki ilişki detaylı bir şekilde araştırılmıştır. Araştırma bulguları, günde 10.5 saatten fazla hareketsiz kalan bireylerde kalp yetmezliği, atriyal fibrilasyon ve miyokard enfarktüsü riskinde belirgin bir artış gözlemlendiğini ortaya koymuştur.
Hareketsizliğin Riskleri
Özellikle kalp yetmezliği riski, hareketsizlik süresinin 10.5 saati aşmasıyla birlikte kayda değer bir şekilde yükselmektedir. Çalışmanın sonuçlarına göre, haftada önerilen 150 dakika egzersiz yapan bireylerde bile uzun süre hareketsiz kalmanın kalp yetmezliği ve kalp hastalığına bağlı ölüm riskini azaltmada yetersiz kaldığı vurgulanmaktadır. Çalışmanın ortak yazarı Shaan Khurshid, gelecekteki sağlık kılavuzlarının ve halk sağlığı stratejilerinin hareketsizliğin azaltılmasının önemine daha fazla dikkat çekmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Günde 10.6 saatten fazla hareketsiz kalmamak, kalp sağlığı için gerçekçi ve ulaşılabilir bir hedef olarak önerilmektedir.
Çalışmanın Sınırlamaları ve Önemi
Bu araştırmanın bir sınırlaması, bileklerine ivmeölçer takılan katılımcıların duruşlarının doğru bir şekilde tespit edilememesi ve hareketsizlik sürelerinin yanlış sınıflandırılabilmesi olarak gösterilmektedir. Ancak, araştırmacılar bu çalışmanın hareketsiz yaşam ile kalp sağlığı arasındaki güçlü bağlantıyı ortaya koyan mevcut kanıtlara önemli bir katkı sağladığını belirtmektedir. Brown Üniversitesi Aile Hekimliği Bölümü Direktörü Charles Eaton, çalışmanın bulgularının bireylerin daha aktif yaşam tarzlarına yönelmeleri gerektiğini bir kez daha hatırlattığını ifade etmektedir.
