Ortopedik Tümörler Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Doç. Dr. Muhammet Salih Aya, yaşamın herhangi bir döneminde insan vücudundaki hücrelerin, temel görevlerini düzenleyen kurallara uymayarak kontrolsüz bir şekilde sınırsızca çoğalmalarının sonucunda oluşan kitlenin tümör ya da neoplazm olarak adlandırıldığını belirtmektedir. Bu tümörler, kemik ve yumuşak dokulardan kaynaklanabilmekte ve bu dokular arasında kemik, kıkırdak, kas, kan damarları, sinirler ve yağ dokusu yer almaktadır.
Ayas, tümörlerin klinik gidişatları ve patolojik niteliklerine göre iki ana gruba ayrıldığını vurgulayarak, “Bu ayrım, hem tedavi süreçleri hem de takip açısından son derece önemlidir,” diye ekliyor.
Araştırmaya Değer Belirtiler
Ortopedik tümörlerde en sık karşılaşılan belirtilerin başında ağrı ve şişlik gelmektedir. Ancak Ayas, “Bazı durumlarda kitle, ağrı ile kendini göstermezken, ağrı da kitle fark edilmeden oluşabilir,” diyerek dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra, hareket kısıtlılığı, şekil bozukluğu, sinir yolu üzerinde karıncalanma, hissizlik ve aşırı hassasiyet gibi ek belirtiler de gözlemlenebilir. Hatta bazı hastalar, farklı bir rahatsızlık için çekilen radyolojik görüntülerde tesadüfen tümörlerinin varlığını öğrenebilirler.
Uzman Tavsiyesi
Ayas, herhangi bir uzvunda ağrı, şişlik, uyuşma, karıncalanma, hissizlik veya aşırı hassasiyet gibi şikayetleri olan kişilerin, özellikle de travmadan bağımsız ve inatçı geçmeyen semptomları varsa, mutlaka bir ortopedik onkolojik cerraha muayene olmaları gerektiğini hatırlatıyor. Bununla birlikte, kanser tanısı almış ve hastalığı ile ilgili medikal onkoloji takibinde bulunan hastaların da kemik ağrılarına dikkat etmeleri ve ağrı olan uzvun ortopedik onkolojik cerraha yönlendirilerek muayene edilmesini sağlamaları önemlidir.
Yaşın Rolü
“Ortopedik tümörlerde yaş, önemli bir yönlendirme kriteridir.” diyen Ayas, ortopedik tümörlerin %99’unun iyi huylu olduğunu, ancak hayati tehdit edebilecek %1’den az olan kötü huylu tümörlerin dikkate alınması gerektiğini vurguluyor. Tedavi sürecinin aksatılmaması gerektiğini belirten Ayas, “Aksi takdirde ciddi sakatlıklar ya da hayatı tehdit eden durumlar ortaya çıkabilir,” diye ekliyor. Ortopedik tümörler her yaşta görülebilmekle birlikte, bazı tümörlerin belirli yaşlarda daha sık ortaya çıktığını ifade ediyor. Örneğin, 20 yaş altındaki bireylerde osteosarkom ve Ewing sarkomu gibi kötü huylu tümörler daha sık görülmektedir. 40 yaş üstü bireylerde ise genellikle mevcut bir kanserin kemiğe metastazları daha yaygın olarak gözlemlenmektedir.
Tanı ve Tedavi Süreci
Doç. Dr. Ayas, tedavi öncesi tanının kapsamlı bir araştırma ile elde edilen temel bilgilere dayandığını belirtiyor. Bu temel bilgiler arasında hastanın tıbbi öyküsü, yapısal semptomları, fizik muayenesi ve radyolojik görüntülemesi yer almaktadır. Tanının son ve en kritik aşaması olan biyopsinin, tüm bu işlemler sonrasında tanıda hala bir belirsizlik varsa mutlaka yapılması gerektiğini vurguluyor.
Cerrahi işlemler arasında açık-kapalı biyopsi, tümörlerin çıkarılması, kemik veya eklem protezlerinin yerleştirilmesi ve kemiklerin onarımı ile yeniden yapılandırılması yer almaktadır. Kötü huylu tümörlerin tedavisinde yardımcı tedavi yöntemleri olarak kemoterapi ve radyoterapi de kullanılmaktadır. Kötü huylu tümörlerin tedavi ve takip süreçleri, birçok hekimin katıldığı konseyler ile belirlenmekte ve yürütülmektedir. Bu nedenle, ortopedik onkolojik tümörler için multidisipliner bir ekip çalışması sıklıkla gerekmektedir.