İlginç Bir Gerçek: Eski İnsanların Yiyecek Olarak Birbirlerini Tercih Etmesi!

featured

Magdalenian Döneminde İnsanların Ölümle İlişkisi

Üst Paleolitik Avrupa’daki avcı-toplayıcı toplulukların ölümle başa çıkma biçimlerine dair bilgimiz, arkeolojik buluntuların nadirliği nedeniyle oldukça sınırlıdır. Ancak, iyi korunmuş bazı örnekler, Magdalenian cenaze uygulamalarını anlamamıza yardımcı olmaktadır. Araştırmalara göre, bulunan iskelet kalıntılarının pozisyonları ve üzerlerindeki izler, toplulukların ölüm sonrası ritüelleri hakkında önemli bilgiler sunmaktadır.

Bazı iskeletler, toprak boyasıyla kaplanmış ve mezar eşyalarıyla çevrelenmişken, diğerleri leşçi hayvanlardan kaynaklandığı düşünülen bazı kemiklerini kaybetmiş durumdadır. Ancak, bu eksik kemiklerin sıklığı ve farklı topluluklarda birbirleriyle bağlantısız vücut parçalarının bulunması, daha derin ve karmaşık açıklamalar arayışına yönlendirmektedir. Yani, bu vücut parçalarının insanlar tarafından, belirli bir amaca hizmet etmek üzere kasıtlı bir şekilde seçilmiş olabileceği düşünülmektedir.

Leşçilere alternatif olarak, bazı kemiklerin Magdalenian halkı tarafından kutsal veya ayinsel kalıntılar olarak toplanmış olması da mümkündür. Öte yandan, bu topluluğun insan kemiklerini hammadde olarak kullanarak, bazen kafatası kapları ve mücevherler yaptığına dair kanıtlar da bulunmaktadır. Örneğin, Fransa’da, bu döneme ait kalıntılarda kesme izleri ve gravür kanıtları ortaya çıkmıştır. Ülkede yapılan araştırmalar, o döneme ait bireylerin yaklaşık %40’ında kesme izleri bulunduğunu göstermektedir.

Bilim insanları, bu döneme ait kalıntılardaki “insan kaynaklı değişiklikler” konusunda net bir fikir birliğine ulaşamamışlardır. Tartışmalardan biri, kemiklerdeki kesik izlerinin perimortem (ölüm anında yapılan) kemik temizliğinin kanıtı olabileceğini savunurken, diğerleri bu faaliyetlerin etin tüketime hazırlandığının işaretleri olduğunu ileri sürmektedir. Son dönemdeki tartışmalara yeni bir çalışma ile katkı sağlandı. Uluslararası bir ekip, Polonya’daki Maszycha Mağarası’nda bulunan insan kemiklerini inceledi. Bu mağara, ilk olarak 19. yüzyılda keşfedilmiş ve çeşitli taş aletler ile hem hayvan hem de insan kalıntıları içermektedir.

Araştırmacılar, 1990’larda Maszycha Mağarası’ndaki topluluklarda bulunan kafataslarının yamyamlıkla ilgili kanıt gösterdiğini öne sürdüler. Ancak, daha sonraki araştırmalar, kafataslarında diş izleri bulunmadığını ve kültürel değişikliğe dair herhangi bir belirti göstermediğini belirterek bu öneriyi reddetti. Yeni analizlerin ortaya koyduğu korkunç gerçek, bu önceki analizleri yeni tekniklerle tekrarlayarak elde edilen verilere dayanıyor. Gelişmiş 3B mikroskopi teknikleri kullanarak yapılan incelemelerde, “kafatasları ve uzun uzuv kemikleri dahil” 63 insan kemik parçası değerlendirildi.

Bu yaklaşım, doğal süreçlerden kaynaklanan izlerin aksine, insanlar tarafından kasıtlı olarak üretilen izleri belirlemeyi mümkün kıldı. Elde edilen kanıtlar arasında, tüketim hazırlıklarıyla tutarlı kesik izleri ve kırıklar da bulunmaktadır; örneğin, “kas paketleri, beyin ve iliğin” çıkarılmasına dair açık işaretler mevcuttu. Ekip, cesetlerin ölümünden kısa bir süre sonra çürümeyi önlemek için etlerinin işlendiğine inanıyor. Özellikle kafatasında, kafa derisinin ve etin çıkarıldığını gösteren kesikler bulunurken, kemikteki kırıklar, zengin bir besin kaynağı olan beyni çıkarma girişimlerinden kaynaklanıyor. Ayrıca, humerus ve femur kemiklerinde, yağ ve kalorinin bir diğer kaynağı olan iliklerine ulaşılmasını sağlayacak hassas kırıklar da gözlemlenmiştir.

Genel olarak, elde edilen kanıtlar, insan kalıntılarının tüketim için sistematik olarak manipüle edildiğini ve bunları yiyenlerin en besleyici kısımlarına öncelik verdiğini göstermektedir. Çalışmanın ortak yazarı Dr. Palmira Saladié, “Yamyamlık, insan evriminin çeşitli dönemlerinde belgelenmiş bir davranıştır” diyerek, bu tür uygulamaların hem hayatta kalma ihtiyaçlarına hem de ritüel uygulamalara veya gruplar arası şiddet dinamiklerine yanıt verebileceğini belirtmektedir. Yamyamlık uygulamalarının, Son Buzul Maksimumu sonrası demografik genişleme ile artan gerilimlerle bağlantılı olabileceği düşünülmektedir. İnsan sayısındaki artış, yiyecek için daha fazla rekabete yol açmış ve bu da çatışmalara ve sonuçta “savaş yamyamlığı” eylemlerine neden olabilir.

Avrupa genelinde, bu dönemden kalma insan yamyamlığına dair açık kanıtlar gösteren beş yer bulunmaktadır. Maszycha Mağarası’ndan ve ilgili arkeolojik verilerden elde edilen yeni bulgularla birlikte bu sayı, araştırmacıların yamyamlığın Magdalenian dönemindeki insanların kültürünün bir parçası olduğunu öne sürmelerine sebep olmuştur. Bu çarpıcı bulgular, Scientific Reports dergisinde yayımlandı.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsiniz

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırmayın ve ücretsiz e-posta aboneliğinizi hemen başlatın.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Dönüşüm ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin