Halet Çambel’in Mirası ve Kırmızı Yalı’nın Geleceği
Arkeoloji dünyasının önde gelen isimlerinden biri olan Prof. Dr. Halet Çambel’in yaşamının son günlerine kadar sürdürdüğü çalışmalar ve Boğaziçi Üniversitesi’ne “Halet Çambel ve Nail Çakırhan Arkeoloji ve Geleneksel Mimarlık Araştırma Enstitüsü” olarak işlev görmesi için şartlı bağışladığı tarihi Kırmızı Yalı, günümüzde tartışmalara yol açmaya devam ediyor. Arnavutköy’deki bu eşsiz yapının, üniversite bünyesindeki BÜVAK yönetimine satış için yetki verildiği yönündeki iddialar, akademik camiada büyük bir endişe yaratmış durumda.
Halet Çambel’in tarihi yalısının açılışı üzerinden beş yıl geçmesine rağmen hâlâ gerçekleşmemiş olması ve bu süreçteki belirsizlikler, birçok soru işaretini beraberinde getiriyor. Mimari Restorasyon Kültür Varlıklarını Koruma Derneği Başkanı Serhat Şahin, bu durumu yakından takip ettiklerini belirterek, Halet Çambel’in üniversiteye bağışladığı belge ve arşivlerin akıbeti hakkında ciddi endişeleri olduğunu ifade ediyor.
Şahin, gazetemize yaptığı açıklamada, şu soruları yöneltiyor:
- Prof. Dr. Halet Çambel’in 2004 yılında Boğaziçi Üniversitesi’ne bağışladığı Arnavutköy’deki yalı, neden hâlâ açılmamıştır? Sayın rektörüm Mehmet Naci İnci, bu konuda bir açıklama yapmayı düşünüyor musunuz?
- Peyzaj ihalesinin yapılması beklentisiyle yalı açılışının geciktirilmesi, kabul edilebilir bir durum mudur? Yalının üniversiteniz tarafından satılacağına dair duyumlar aldım. Bu konuda resmi bir açıklama bekliyorum. Tarihi bir hata yapmayın, hukuki mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Tapudaki şerh, Halet Çambel’in enstitü işlevi olarak belirtilmiş durumda.
- Halet Çambel’in bağışladığı ve yayımlanmamış Karatepe kazısına ait belgelerin hâlâ basılmamış olması, etik bir sorun teşkil ediyor. Bu bilgilerin değerlendirilmesini, üniversitede bu çalışmaları sürdüren Prof. Dr. Aslı Özyar ve Prof. Dr. Ayşe Selçuk Esenbel’in de dikkatine sunuyorum.
‘Yalı Şimdi Ecel Teri Döküyor’
Arkeolog Prof. Dr. Halet Çambel’in yakın dostu olan sanat tarihçisi ve ressam Gürol Sözen, Kırmızı Yalı ile ilgili duyduğu endişeleri dile getirerek, yaşanan belirsizliğin ve gecikmelerin yaratmış olduğu durumun kendisini derinden etkilediğini ifade ediyor. Sözen, “Kış ortası, bahçemde kendi elimizle diktiğimiz mimoza ağacı ne garip, kar serpiştirirken Boğaziçi’nin güneşine doğru inadına uzanmış sanki, dallarında sapsarı çiçeklerini de açarak aydınlığı karşılıyor. Biraz önce, Boğaziçi’nde Arnavutköy kıyı yolunda yürürken kızıl-kahve rengindeki yalının önünde durdum. Arkeolog Prof. Dr. Halet Çambel’in yalısını görünce bunları hatırladım. Öğrencisi değildim ama yakın dostumdu. Yıllardan beri kapalı. Oysa Boğaziçi Üniversitesi’ne, ‘arkeoloji araştırmalar merkezi’ olması için bağışlamıştı,” diyor.
Sözen, Halet Çambel’in hayatını ve katkılarını da vurgulayarak, “Halet Hanım’ın babası, Atatürk’ün yakın arkadaşıydı. Berlin Olimpiyatları’nda ilk kadın eskirimci, Paris Sorbonne mezunu. İstanbul Prehistorya Bölümü’nün kurucusu olan Çambel, Hititçe, Asurca, İbranice ve İngilizce başta olmak üzere birçok dili bilen, Hollanda Prens Claus Ödülü’nü kazanmış bir aydındır. Hattuşa ve Karatepe’deki rölyefler, Anadolu uygarlıklarının onuru olarak tarihe geçmiştir. Ancak yalı, şimdi ecel teri döküyor, başında kara bulutlar dolaşıyor. Bir ömür boyu dağlar, taşlar katır üstünde dolaşarak, her taşını dert eden bir insanın, ölüm döşeğinde aydınlığını özleyip çiçek açmak isteyen bir mimoza gibi kalması içimizi acıtıyor. ‘Ne hor kullanmışlar/ Sevincin sesi çıkmıyor’ diyor B. Necatigil,” şeklinde sözlerini tamamlıyor.