Uluslararası İstanbul Spor Filmleri Festivali: Sporun Sinemadaki Yansıması
Türk ve dünya sinemasında, spor temalı filmler, izleyicilere hem eğlenceli hem de ilham verici hikayeler sunar. Ana konusu spor olan veya belirli bir sporun etrafında şekillenen birçok film bulunmaktadır. Ancak bu eserlerin bir araya getirilip seyirciyle buluşturulduğu bir festivalin eksikliği hissedilmekteydi. Bu eksiklik, Uluslararası İstanbul Spor Filmleri Festivali ile gideriliyor. Festival, 20-23 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek.
Türkiye’de ilk kez 2012 yılında, Uluslararası Sinema Televizyon Sporları Federasyonu öncülüğünde düzenlenen bir “Spor Filmleri Festivali” organize edilmişti. Ancak bu organizasyon, devam etmedi. Şimdi ise, yapımcı ve yönetmen Gökçe Kaan Demirkıran’ın liderliğinde yeni bir umut doğuyor. Festival, Atatürk Kültür Merkezi Yeşilçam Sineması ve Atlas Sineması’nda izleyicilerle buluşacak. Festivalin “Belgesel Film” kategorisinin jürisi henüz açıklanmadı; “Kısa Film” kategorisinin jürisi ve programı ise önümüzdeki günlerde netleşecek. Tüm ayrıntılara isff.com.tr adresinden ulaşmak mümkün.
Demirkıran ile Festival Üzerine Söyleşi
‘Dar Kadro Rotasyonu’
Festivalin fikri nereden doğdu?
Uzun yıllardır belgesel projeleri üzerinde çalışıyorum. Son on yılda spor belgeselleri çekmeye başladım ve Türkiye ile gidebildiğim yurt dışındaki festivalleri dikkatle takip ettim. Ülkemizde uzun bir süre boyunca spor filmleri festivali düzenlenmemişti. 2012’de bir festival yapılmıştı ama devamı gelmedi. Ayrıca, Türkiye’deki mevcut festivallerin bazı tutumlarından rahatsızdım. “Bir festival düzenlemek ne kadar zor? Biz bunu başarabilir miyiz?” sorusu aklımda dönerken, aslında içten bir arzu olarak ortaya çıktı. Gönlüme göre bir festival yapmaya karar verdim. Spor filmleri ve festivalleri, son yıllarda üzerinde yoğunlaştığım bir alan ve spor dünyasında oldukça aktifim. Beşiktaşlı olmam da bu süreçte önemli bir etkendi. Bu düşüncelerimi birkaç arkadaşımla paylaştım ve çok olumlu tepkiler aldım. Böylece cesaretle yola çıktık.
Geniş Kadro yerine Dar Kadro
Festivaller genellikle geniş bir ekip ile organize edilir; ancak sizin yaklaşımınız farklı. Bu konudaki düşünceleriniz neler?
Aslında birçok aşamada tek başıma hareket ettim, bu yüzden pek demokratik bir süreç yürütmedim. Dediğim gibi, gönlüme göre bir organizasyon yapma arzusu ön plandaydı. Spor terminolojisiyle ifade edersek, ben genellikle “dar kadro rotasyonu” ile çalışmayı tercih ederim. Ekibimiz başta 3-4 kişilik bir çekirdek kadrodan oluşuyor. Ancak organizasyon büyüdükçe ekip de genişliyor. Bu yıl yalnızca iki kategori ile ilerlemeyi seçtik; bunun nedeni ne?
Festival Programı ve Etkinlikler
Festivalde yalnızca film gösterimleri mi olacak, yoksa başka etkinlikler de planlanıyor mu?
Hayır, sadece film gösterimleriyle sınırlı kalmayacağız. Örneğin, “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar” filminin 25. yılı dolayısıyla, filmin yönetmeni Serdar Akar ve futbolcu Metin Tekin ile bir söyleşi düzenlemeyi planlıyoruz.
“Kan, Ter, Gözyaşı” Sloganı
Festivalin sloganı “Kan, ter, gözyaşı” hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
Sevgili dostum Onur Gökalp, festivalin tüm dijital tasarımlarını üstlendi ve içeriklerin metinlerini de yazdı. Bu sloganı önerdi ve benim de oldukça hoşuma gitti. Bu iki ana başlık, sinema ve spor, adanmışlık hikayelerini içeriyor. Bir sinemacı ve bir sporcu için “kan, ter ve gözyaşı” çok şey ifade ediyor. Bu nedenle bu yıl festivalin mottosu olarak bu ifadeyi belirlemeye karar verdik.
Bağımsızlık ve Destekçiler
Spor kulüpleri veya federasyonlarla doğrudan bir temasınız oldu mu?
Bunu övünerek söylemiyorum, fakat bu bir tercih meselesiydi ve bu tercihi bilinçli olarak yaptım. Kamu kurumlarından ya da organizasyonlardan destek almadan, tamamen sponsorlar ve destekçi biletleri ile finanse ediyoruz; hatta bunun bir kısmını kendi cebimizden karşılıyoruz. Ancak festivalin yapıldığını öğrenen birçok federasyon, bize destek olma isteğiyle ulaştı. Onlarla görüşmeler yaptık, istişarelerde bulunduk ve gelecek yıllar için sözleşmeler yaptık. Yurt dışından da bazı festivallerle iletişime geçtik; bu durum beni oldukça mutlu ediyor. Ancak biraz bağımsız kalabilmenin de tercih edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
