Bedri Baykam: Haksızlıkların Sesini Yükselten 18 Yıllık Bir Dönemin İzleri

featured

UPSD’nin Yeni Dönemi ve Bedri Baykam’ın 18 Yıllık Başkanlığı

UPSD’nin Yeni Dönemi ve Bedri Baykam’ın 18 Yıllık Başkanlığı

Bir sanat derneği olarak, 1989 yılında UNESCO bünyesinde kurulan Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD), 15 Aralık’ta yeni başkanını seçti. Derneğin 18 yıllık başkanlığını üstlenen gazetemizin yazarı Bedri Baykam, bu görevi sanatçı Denizhan Özer’e devretti. Yeni yönetim kurulunda ise Murat Havan (Başkan Yardımcısı), Nebahat Karyağdı (Genel Sekreter), Melik İskender (Sayman), Suat Arıkan (Galeri Sorumlusu), Hülya Küpçüoğlu ve Mehmet Özenbaş yer alıyor. Bedri Baykam ile UPSD’deki 18 yılını ve derneğin geleceğini konuştuk.

18 Yıllık UPSD Başkanlığı… Süreç Nasıl Başladı?

UPSD’nin kuruluşu, 1989 yılında sekiz sanatçının öncülüğünde gerçekleşti. Ben de bu kurucu sanatçılardan biriyim. Hüsamettin Koçan, Mehmet Güleryüz, Bünyamin Özgültekin, Handan Börüteçene, Beril Anılanmert, Alaattin Aksoy, Yusuf Taktak ve ben, bu derneği hayata geçiren isimleriz. Kuruluş aşamasında Mehmet Güleryüz başkanlık yaptı, ardından Hüsamettin Koçan bu görevi üstlendi. Ben de bu süreçte başkan yardımcılığı yaptım. 2006’dan itibaren ise başkan olarak görev yaptım. UPSD, benim için büyük bir anlam taşıyan, değerli bir kurumdur.

Başkanlık Döneminizde Neler Yaşadınız?

Başkanlık dönemimde, özellikle AKP döneminde birçok zorlukla karşılaştım. Türkiye’deki kültürel ve sanatsal faaliyetler, bu süreçte ciddi bir darbe aldı. Sosyal demokrat bir yönetimle çalışsaydık, çok daha verimli projelere imza atabilirdik. Ancak, belediye düzeyindeki iş birliklerimiz ve İmamoğlu’nun İstanbul’daki kültürel atılımları, sanata olan yaklaşımı olumlu yönde etkiledi. Bu süre zarfında, Atatürkçü bir duruş sergileyerek demokrasi, insan hakları ve sansürlenen sanat eserleri gibi konuları gündeme getirdik. Bu konulardaki haksızlıkların sesi olduk.

Türkiye’de Contemporary Istanbul’un 20 yıllık geçmişi var. Bu fuarların başlangıcı, 90’lı yıllarda UPSD tarafından gerçekleştirildi. Genç sanatçılara imkân tanıyan Genç Etkinlik Sergileri, UPSD’nin önemli katkılarıyla hayat buldu. Bu sergilere katılan Genco ve Nuri Bilge Ceylan gibi sanatçılar, geleceğin yıldızları olarak öne çıktı. Yayın faaliyetlerimiz de devam etti; Çanakkale Zaferi’nin 100. yılı vesilesiyle düzenlediğimiz “Azgın Suların Boğazında, Ölüm Siperlerinin Koynunda” sergisi ve “Çeyrek Asırdan Taşanlar: UPSD 1989-2013” kitabı gibi projelerle bu direnişi sürdürdük.

Bakanlık Düzeyindeki İlişkileriniz Nasıldı?

Bir kültür derneği olarak hükümetle ve bakanlıkla ilişkilerimiz kaçınılmaz. Ancak, bu süreçte birçok zorlukla karşılaştık. Ertuğrul Günay döneminde yapıcı bir diyalog kurmak istedik ama bu mümkün olmadı. Mehmet Nuri Ersoy ile yaptığımız görüşme ise, derneğimizin uluslararası başarıları hakkında bilgi vermek istediğimiz bir fırsattı. Ancak, bu görüşmede olumlu bir etkileşim yaşamadık. Sanatın devlet politikaları içindeki yeri ve önemi, bu süreçte net bir şekilde ortaya çıkmadı.

Dünya Sanat Günü’nün Hikâyesi

Dünya Sanat Günü’nü kurma fikri, Meksika’daki Uluslararası Sanat Dernekleri toplantısında doğdu. Leonardo Da Vinci’nin doğum gününü önerdim ve bu öneri uluslararası düzeyde kabul gördü. 2019’da UNESCO tarafından onaylanan bu gün, Türkiye’nin sanat alanındaki uluslararası prestijini artırdı. Ayrıca, Pippa Bacca’nın trajik ölümü sonrasında düzenlediğimiz anma sergisi de, Türkiye’nin sanat sahnesindeki olumsuz imajını hafifletmek adına önemli bir adım oldu.

Yeni Başkan Denizhan Özer ve Gelecek

Denizhan Özer, geçmiş dönemlerdeki yönetim kurulu tecrübeleriyle UPSD’nin yeni başkanı oldu. Onun liderliğinde, UPSD’nin geleceği hakkında umutluyum. Genel kurulda onursal başkan olarak görevime devam edeceğim. Türkiye’nin en önemli sanat kurumunun yaşaması ve sanatçı haklarını savunması, bu süreçte büyük önem taşıyor. UPSD’nin, Atatürkçü ve demokratik çizgisinden ödün vermeyeceğine inanıyorum.

Sanatçılara Yönelik Baskılar ve Sonuçlar

Son yıllarda sanatçılara yönelik artan baskılar, yaşadığımız gerçeklerden biri. Özellikle 2024 seçimleri yaklaşırken, AKP’nin bu baskıyı artırdığı gözlemleniyor. Bunun sonucunda, demokratik seslerin yükselmesi ve sanatın özgürleşmesi adına mücadele vermek kaçınılmaz hale geldi. Türkiye’deki sanatçıların, bu baskılara karşı durması ve özgürlüklerini savunması gerekiyor.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsiniz

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırmayın ve ücretsiz e-posta aboneliğinizi hemen başlatın.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Dönüşüm ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin