Karınca Feromonlarının İzinde
Ahmet Yiğider’in “Karınca Yuvası” adlı eseri, izleyiciyi adeta görünmez bir yolculuğa çıkaran bir simülasyon sunuyor. Sanatın, var olanın değil, fark edilmeyenin peşinde bir arayış olduğunu ifade eden Yiğider, bu eserinde tam da o fark edilmeyene odaklanarak, insan ve doğa arasındaki derin bağları sorguluyor.
Sanatçı, eserlerini yalnızca estetik bir anlatı olarak değil, aynı zamanda bilimsel bir keşif süreci olarak kurguluyor. Gaz Kromatografisi-Kütle Spektrometrisi (GC-MS) gibi ileri teknoloji yöntemleri kullanarak kokunun moleküler yapısını analiz eden Yiğider, feromonların sadece karıncalar için değil, tüm canlılar için köklü bir iletişim dili oluşturduğunu gözler önüne seriyor.
KİTAP EŞLİK EDİYOR
“Görünmeyeni kokuda, dokunulmayanı havada yakalamak… Sanatın malzemesi belki de en elle tutulamaz olanın ta kendisidir” diyen Yiğider, bu anlayışla sanatını derinleştiriyor. Geçmiş projeleri arasında 9. Çanakkale Bienali’ndeki “İncir, İnsan, Toprak” eseri ve Prag’daki Cermak Eisenkraft Galerisi’nde düzenlenen “Duyular” sergisi dikkat çekiyor. Her eserinde olduğu gibi “Karınca Yuvası”nda da insan ile doğa arasındaki hassas dengeyi duyular üzerinden sorgulamaya devam ediyor.
Sergiye eşlik eden “Heykelde Duyusallık ve Karınca Yuvası” adlı kitap, sanatın duyusal boyutuna odaklanarak okuyuculara derinlemesine bir perspektif sunuyor. Masa Yayınevi’nden çıkan bu kitap, sanat eleştirmeni Alistair Hicks, akademisyen Emre Zeytinoğlu, koku uzmanı Vedat Ozan ve küratör Dilek Karaaziz Şener’in kaleminden çıkan yazılardan oluşuyor. Kitap, “Sanatta kokunun yeri, duyuların mekân ile ilişkisi ve Karınca Yuvası’nın sanattaki konumu” gibi konular üzerine derinlemesine bir okuma sunarak, sergiyi teorik bağlamda destekliyor.
Bu eşsiz deneyimi yaşamak için “Karınca Yuvası” sergisini 23 Mart’a kadar CerModern’de ziyaret edebilir, duyularınızı sanatın kılavuzluğunda yeni bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.
