78. Cannes Film Festivali’nin Başlangıcıyla Yenilikler ve Çığır Açan İlkler

featured

Gecenin Onur Konuğu ve Açılış Filmi

Bu yıl Cannes Film Festivali, büyük bir gurur ve heyecanla, usta oyuncu Robert de Niro’ya (1943) verilecek Onur Altın Palmiyesi’nin ardından, ilk kez bir ilk filmin açılışını yapma ayrıcalığını taşıyor. Bu benzersiz film, Amélie Bonnin’in (1983) imzasını taşıyan ve ilk kez bir müzikal denemesi olarak gösterilecek “Bir Gün Gitmek” (Partir un jour), festivalin ana seçkisinde yer alıyor. Aynı zamanda, genç sinemanın yükselişi ve yenilikçi anlatımların ön plana çıkması açısından da büyük bir anlam taşıyor.

Genç Yönetmenler ve Yüksek Yaş Sınırları

Bu yılki seçkilerde, yönetmenlerin yaş dağılımı daha önce görülmemiş kadar genç ve dinamik. Altın Palmiye adayları arasında 36-44 yaş aralığında tam 10 yönetmen bulunuyor ve bunların arasında Çinli Bi Gan, 35 yaşında yarışmanın en genç adaylarından biri olarak dikkat çekiyor. Ayrıca, belki de en dikkat çekici nokta, Belçikalı Dardenne kardeşler (Jean-Pierre 1951, Luc 1954) ile birlikte, toplam 23 yönetmenin ana bölümde yer almasıdır. Bu sayı, genç yönetmenlerin ve yeni seslerin yükselişini simgeliyor.

İlk Filmler ve Kadın Yönetmenlerin Yükselişi

Resmi seçkilerde, yarışma veya yarışma dışı programlarda toplam 14 ilk filmin yer alması, genç sinemanın rekor kıran varlığını gösteriyor. Bu sayıya, bağımsız yan bölümlerde gösterilecek olan yeni filmler de eklenince, genç ve dinamik bir sinema atmosferi ortaya çıkıyor. Ayrıca, kadın yönetmenlerin sayısı da artışta ve toplamda yediye ulaşmış durumda. “Belirli Bir Bakış” (Un Certain Regard) seçkisinde yer alan 20 film arasında, iki kadın yönetmen Scarlett Johansson (1984) ve Kristen Stewart’ın (1990) ilk yönetmenlik denemeleri ile ayrı bir merak konusu oluşturuyorlar. Bu sayısal gelişmeler, sinema sanatında önemli bir dönüşümün habercisi olmanın yanı sıra, sanatsal anlamda da ciddi bir evrimi işaret ediyor.

Yıldızlar ve Yenilikçi Sinema

Yıldız isimler de, bu yıl Cannes sahnesinde boy gösterecek. Tanınmış oyuncular, kırmızı halıdaki gösterişli duruşları ve objektiflere yansıyan bakışlarıyla, genç ve deneyimli yönetmenlerin yeni projelerine destek olacaklar. Bu, hem sinema endüstrisinin dinamizmini hem de festivalin yenilikçiliğini güçlendiren önemli bir unsur olarak öne çıkıyor.

Savaşlar ve Gerçeklikler Perde Arkasında

Ancak, bütün bu görkemli ve renkli atmosferin ardında, dünya gerçekleri de kendini gösteriyor. Ukrayna ve Gazze savaşlarının acımasız gerçekleri, belgesel filmler aracılığıyla gün yüzüne çıkacak ve tartışmalara zemin hazırlayacak. Donald Trump’ın, Amerika’ya satılan yabancı filmler üzerinde uygulamak istediği yüksek gümrük vergisi tartışmaları ise, sinema sektörünün politik ve ekonomik yönlerini tekrar gündeme taşıyor. Geçen yıl, İran kökenli Danimarkalı yönetmen Ali Abbasi’nin Altın Palmiye adayı “The Apprentice” filmi, bu politik gelişmelere karşı duruşun ve sinemanın gücünün en güzel örneğiydi; izleyiciler, bu filmlerden hareketle, politikaların ve sanatın iç içe geçtiği karmaşık ilişkileri daha iyi kavrayabilirler.

Filmler ve Anlamlar

Bu yılın yarışmalı ana bölümünde, Belçikalı oyuncu ve yönetmen Émilie Dequenne’e adanan özel bir kategori de bulunuyor. İşte, çeşitli ülkelerden ve farklı temaları işleyen filmler, bu platformda bir araya geliyor:

  • Partir Un Jour – Amélie Bonnin
  • The Phoeıcıan Scheme – Wes Anderson
  • Eddington – Ari Aster
  • Resurrection – Bi Gan
  • Jeunes Mères – Jean-Pierre ve Luc Dardenne
  • Alpha – Julia Ducournau
  • Renoir – Hayakawa Chie
  • The History Of Sound – Oliver Hermanus
  • La Petite Dernière – Hafsia Herzi
  • Sırat – Oliver Laxe
  • Nouvelle Vague – Richard Lınklater
  • Deux Procureurs – Sergei Loznıtsa
  • Fuori – Mario Martone
  • O Agente Secreto – Kleber Mendonça Fılho
  • Dossiér 137 – Dominik Moll
  • Un Sımple Accıdent – Jafar Panahı
  • Die My Love – Lynne Ramsay
  • The Mastermind – Kelly Reıchardt
  • Woman And Child – Saeed Roustaee
  • Les Aîgles De La République – Tarik Saleh
  • Sound Of Falling – Mascha Schilinski
  • Romería – Carla Simón
  • Sentimental Value – Joachim Trier

Sanatsal ve politik meselelerin iç içe geçtiği, genç ve deneyimli yönetmenlerin yeni anlatımlarını sergilediği bu festival, dünya sinemasının geleceğine yön verecek unsurları barındırıyor. 24 Mayıs akşamı yapılacak ödül töreni ise, bu gelişmelerin ve değişimin resmi olarak taçlanmasını sağlayacak önemli bir an olacak.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsiniz

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırmayın ve ücretsiz e-posta aboneliğinizi hemen başlatın.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Dönüşüm ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin