Çocukların Ekran Kullanımının Etkileri
Günümüzde çocukların ekran başında geçirdiği süre giderek artmaktadır. Araştırmalar, bu durumun bilişsel, dil ve sosyal-duygusal gelişimleri üzerinde olumsuz etkileri olduğunu ortaya koymaktadır. Çocuk Nörolojisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Türkan Uygur Şahin, çocukların ekran kullanımında dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
‘Çocukların Ekran Kullanım Yaşı 4 Yaştan 4 Aya İndi’
Mobil ve etkileşimli ekran medyası gibi yeni teknoloji ürünlerinin küçük çocukların günlük yaşamlarının ayrılmaz bir parçası haline geldiğine dikkat çeken Dr. Şahin, “Günümüz çocukları, mobil medya ile zenginleştirilmiş ve sürekli değişen bir dijital ekosistemin içine doğmuş ‘dijital yerlilerdir.’ Çocukların düzenli medya ile etkileşime geçme yaşı, 1970’te 4 yaş iken günümüzde 4 aya düşmüştür. Elektronik cihazların öğrenme, iletişim ve bilgi dağıtımında devrim yarattığı aşikâr, ancak yeni araştırmalar, ekranlı medya kullanımının uzun vadede çocukların sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkileri olabileceğini göstermekte ve bunu global ölçüde önemli bir halk sağlığı sorunu haline getirmektedir” şeklinde konuştu.
‘Ekran Süresinin Bilişsel Gelişim Üzerindeki Etkileri’
Ekran süresinin bilişsel gelişim üzerindeki etkilerine değinen Dr. Şahin, “Ekranlı medya cihazları eğitim ve öğrenimi geliştirme potansiyeline sahiptir. Ancak bazı çalışmalar, ekranlı medya kullanımının yürütücü işlevler, sensorimotor gelişim ve akademik sonuçlar gibi bir dizi bilişsel alan üzerindeki olumsuz etkilerini ortaya koymuştur. Özellikle multitasking (medyada çoklu görev yapma), gençlerde yürütücü işlevler üzerinde, özellikle de çalışma belleği, engelleme ve görevler arasında geçiş yapma kapasitesi üzerinde olumsuz bir etki yaratmaktadır. Sonuç olarak, ekran maruziyetinin çocuklarda bilişsel gelişim üzerinde dolaylı da olsa önemli etkileri olduğu göz ardı edilemez” ifadelerini kullandı.
‘Dil Gelişimi ve Okuma Potansiyelini Negatif Etkileyebilir’
Ekran süresinin dil gelişimi sürecine dikkat çeken Dr. Şahin, “Çocukluğun ilk yılları, dil becerilerinin kazanılması için kritik bir dönemdir. Çocuklar, kelime dağarcığı ve fonoloji gibi dilin çeşitli yönlerini, zaman içinde yetişkinlerle gerçekleştirdikleri etkileşimlerle geliştirirler. Ancak ekran başında geçirilen sürenin, çocuklar ve ebeveynleri arasındaki etkileşimlerin miktarını ve kalitesini azalttığına dair endişeler artmaktadır. Bu durum, çocuğun dil becerilerini uygulama ve geliştirme şansını önemli ölçüde düşürmektedir. Yetişkinler, çocukların bulunduğu ortamlarda arka plandaki televizyonun etkisinin farkında olmalıdır. Araştırmalar, arka planda televizyona daha fazla maruz kalmanın, 5 yaşın altındaki çocuklarda dil kullanımı, yürütme işlevi ve biliş üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini göstermektedir. Aşırı televizyon izleme, küçük yaşlarda dil gelişimini ve okuma becerilerini de potansiyel olarak olumsuz yönde etkileyebilir” dedi.
‘Uygun Sürede ve Ebeveynle Birlikte Olmalı’
Ekran önünde geçirilen vaktin, yaşına uygun ve ebeveyn ile birlikte olması durumunda çocuklarda ifade edici sözcük, fonolojik ve genel dil becerileri arasında olumlu bir ilişkiyi gösteren çalışmalar mevcut olduğunu vurgulayan Dr. Şahin, “Araştırmalar, günde 1 saatten az ekran izleyen çocuklarla karşılaştırıldığında, günde 2 veya daha fazla saat ya da günde 3 veya daha fazla saat ekran izleyen çocukların davranış sorunları yaşama olasılığının daha yüksek olduğunu ve kelime dağarcıklarının daha zayıf olduğunu ortaya koymaktadır” şeklinde konuştu.
‘Sosyal-Duygusal Gelişimdeki Riskler’
Son yıllarda ekran süresi kavramının, dünyadaki çok çeşitli elektronik cihazlarla daha karmaşık bir hal aldığına dikkat çeken Dr. Şahin, “Çok küçük çocuklarda yapılan çalışmalar, ekran kullanımının ve maruziyetinin psikolojik refahın azalması için bağımsız bir risk faktörü olduğunu ve TV maruziyetinin zaman içinde duygusal tepkisellik, saldırganlık ve dışsallaştırıcı davranışlarla ilişkili olduğunu göstermektedir” açıklamasında bulundu.
‘Şiddet İçeren İçeriğe Sürekli Maruz Kalmak Tehlikeli’
Bilgisayar kullanımı ve video oyunlarının etkilerini de ele alan Dr. Şahin, “Çeşitli ekran türlerinin etkilerine bakıldığında, bilgisayar kullanımı ve video oyunlarının daha şiddetli depresif belirtilerle ve anksiyeteyle bağlantılı olduğu gösterilmiştir. Uyku sorunları, aşırı ekran süresi, şiddet içeren ve hızlı tempolu içeriğe maruz kalma, beyindeki dopamin ve ödül yollarını tetikler ve bunların tümü dikkat eksikliği/ hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ile ilgili davranışlarla ilişkilendirilmiştir. Şiddet içeren içeriğe erken ve sürekli maruz kalma, anti-sosyal davranışlarda bulunma olasılığını artırır. Bağımlılık yaratan ekran süresi kullanımının psiko-nörolojik etkileri arasında sosyal başa çıkma becerilerinde azalma ve madde bağımlılığına benzer özlem davranışlarının gelişimi yer almaktadır. Bağımlılık yapan dijital medya davranışına sahip bireylerde beyinde bilişsel kontrol ve duygusal düzenleme ile ilgili yapısal değişiklikler gözlemlenmiştir” dedi.
‘Ekran Süresini Azaltmak Mümkün’
Dr. Şahin, Amerikan Pediatri Akademisi’ne göre, ebeveynlerin ekran süresi konusunda neler yapabileceğiyle ilgili şu bilgileri paylaştı: “18 aydan küçük bebekler, telefon, tablet ve TV seyretmemelidir. Bebeklerin sağlıklı gelişimleri için ebeveyn ve/veya bakım verenlerin bebekle sürekli etkileşim ve iletişim içinde olması önemlidir. Bebeklerin televizyon olan odada fazla zaman geçirmelerinin bile oyun oynama ve etkileşim yeteneklerini olumsuz yönde etkilediğini gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Bebek 2 yaşına geldiğinde, yanındaki yetişkinin de (anne-baba-bakıcı vb.) onunla birlikte izlemesi koşuluyla etkileşimli bir oyundan kelime, renk, sayı gibi bazı şeyleri öğrenebilir. Burada önemli nokta ebeveynin katılımcı olmasıdır. 3 ila 5 yaş arası çocukların saatlerce ekran başında oturtulmaması koşuluyla TV şovlarından yararlanılabilir. İyi tasarlanmış bir gösteri, çocuğun bilişsel yeteneklerini geliştirebilir, kelimeleri öğretmeye yardımcı olabilir ve sosyal gelişimlerini olumlu yönde etkileyebilir. Özellikle yemekte telefon, tablet gibi cihazların kullanımı, birçok çalışmada yeme bozukluğu ile ilişkilendirilmiştir. Bu nedenle sofrada ya da yemek yedirmek için bu cihazların kullanılmaması önemlidir.”