Psikolojik Dayanıklılık ve Yaşam Süresi Arasındaki İlişki
BMJ Mental Health dergisinde yayınlanan kapsamlı bir araştırma, psikolojik dayanıklılığın yaşam süresi üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmacılar, 50 yaş ve üzerindeki Amerikalıların sağlık bilgilerini içeren Sağlık ve Emeklilik Çalışması’nın verilerini detaylı bir şekilde inceledi. Bu çalışma kapsamında, katılımcıların psikolojik dayanıklılık düzeyleri de titizlikle ölçüldü.
Çin’deki Sun Yat-sen Üniversitesi ve İsveç’teki Karolinska Enstitüsü’nden bilim insanları, 10,569 kişinin verilerini 12 yıl boyunca veya katılımcıların yaşamlarını yitirene dek takip etti. Bu süre zarfında, katılımcılardan 3,489’u hayatını kaybetti.
DAYANIKLILIK, AZİM, DİNGİNLİK VE AMAÇ DUYGUSUYLA ÖLÇÜLÜYOR
Araştırmacılar, psikolojik dayanıklılığı; azim, sakin kalabilme yeteneği, hayatta bir amaç bulma, öz güven ve çeşitli zorluklarla başa çıkabilme becerisi gibi özellikler üzerinden değerlendirdi. Elde edilen bulgular, daha yüksek dayanıklılık seviyesine sahip bireylerin herhangi bir nedenden dolayı ölme olasılığının önemli ölçüde daha düşük olduğunu gösterdi. Özellikle, psikolojik direnci en yüksek olan grubun 10 yıl içinde vefat etme olasılığı, en düşük gruptakilere göre %53 oranında daha azdı. Bilim insanları, zihinsel dayanıklılık ile yaşam süresi arasındaki bu ilişkinin kadınlar arasında daha belirgin olduğunu ifade etti.
PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK, YAŞAM BOYUNCA DEĞİŞEBİLEN BİR ÖZELLİK
Bilim insanları, psikolojik dayanıklılığın cinsiyet ve hormonal değişimlerden etkilenen, ayrıca yaşam boyunca değişim gösterebilen bir özellik olduğunu vurguluyor. Bununla birlikte, hayatta anlam bulmak, sosyal destek almak ve olumlu duygular hissetmek gibi faktörlerin bu durumu etkileyebileceğini belirtmektedirler. Araştırmacılar, makalelerinde şu ifadelere yer veriyor:
- “Bu olumlu duyguları harekete geçirmek, psikolojik dayanıklılığın koruyucu etkilerini güçlendirebilir.”
- “Yetişkinlerde birikmiş sıkıntıların ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkisini azaltabilir.”
Öte yandan, araştırma ekibi elde edilen bulguların bir neden-sonuç ilişkisi kurmadığının altını çiziyor. Genetik faktörler ve çocuklukta yaşanan olumsuz deneyimler gibi etkenlerin çalışmaya dahil edilmediğini de ekliyorlar. Araştırmacılar, kanser ve kalp hastalıkları gibi sağlık sorunları veya sağlıksız bir yaşam tarzı gibi faktörleri hesaba kattıklarında, psikolojik direnci en yüksek ve en düşük gruplar arasındaki farkın %53’ten %38’e gerilediğini belirtiyorlar.
