40 Yaş Üstü Kadınlarda Daha Fazla Görülen Tehlike: Tedavi Edilmezse Hayati Riskler Doğurabilir!

featured

Safra Kesesi Sorunları ve Ameliyat Gereksinimleri

Safra kesesi ile ilgili sorunlar arasında ameliyat gerektiren en yaygın nedenlerin başında safra taşları gelmektedir. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Veysel Umman, dünya genelinde safra kesesi hastalıklarının sindirim sistemi cerrahisinin en sık gerçekleştirilen operasyonlarından biri olduğunu vurgulamaktadır. Taşların oluşum mekanizması hakkında bilgi veren Umman, şu şekilde açıklamaktadır:

“Karaciğer, vücutta pek çok hormon üretimi ve metabolik faaliyetlerin yanı sıra, safra üretimiyle de önemli bir rol üstlenir. Safra, özellikle yağların sindiriminde kritik bir işlev görür. Yemek yendiğinde karaciğer safra üretmeye devam eder; ancak, hızlı bir sindirim süreci için safra kesesinde belli bir miktar safra depolanır. Bu depolama sürecinde safra yoğunlaşabilir ve zamanla çamur haline gelip taşlara dönüşebilir.”

’40 YAŞ ÜSTÜ KİŞİLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜYOR’

Safra taşı oluşumunun toplumda oldukça yaygın olduğunu belirten Doç. Dr. Umman, “Safra taşı her bireyde oluşabilir; ancak özellikle kadınlarda, 40 yaş üstü bireylerde, ailesinde safra taşı öyküsü bulunanlarda, diyabet hastalarında ve obezite gibi metabolik hastalıklara sahip olanlarda daha sık görülmektedir. Safra kesesi taşlarının oluşumunda genetik yatkınlık ve yaşam tarzı önemli faktörlerdir” şeklinde konuştu.

‘YEMEKLERDEN SONRA ÜST KARINDA AĞRI İŞARET OLABİLİR’

Safra kesesi taşlarının bazen belirti vermeden uzun süre kalabileceğini, ortaya çıkan şikayetlerin ise mide rahatsızlıkları gibi farklı hastalıklarda karıştırılabileceğini ya da aynı anda mevcut olabileceğini ifade eden Doç. Dr. Umman, “Safra taşları, safra kesesi içinde kristalleşmiş sert kitlelerdir ve çoğu zaman fark edilmez. Ancak bazı hastalarda ağrı, hazımsızlık, şişkinlik, mide bulantısı ve özellikle yemeklerden sonra karnın sağ üst bölgesinde rahatsızlık hissi yaratabilir” diye ekledi.

‘SAFRA TAŞLARI BELİRTİ VERMEDEN UZUN SÜRE KALABİLİYOR’

Safra taşlarının, bazen hiçbir belirti vermeden yıllarca safra kesesinde kalabileceğini; ancak ilerleyen süreçte çeşitli sağlık sorunlarına yol açabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Umman, “Uzun süre gizli kaldığında, safra kesesinde kronik iltihaplanmaya (kolesistit) veya polip oluşumuna neden olabilir. Poliplerin zamanla kansere dönüşme riski mevcuttur. Ayrıca, taşların pankreas kanalına düşmesi, pankreatit gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Dolayısıyla, vakit varken kontrollü bir cerrahi planlama, acil ameliyat ihtiyacından çok daha güvenli ve düşük risklidir” ifadelerini kullandı.

AMELİYAT NE ZAMAN GEREKLİ?

Hastanın belirti gösterip göstermemesinin ameliyat kararında önemli bir kriter olduğunu belirten Doç. Dr. Umman, şu şekilde konuştu: “Hastanın safra kesesinde taş olması durumunda, eğer herhangi bir şikayeti yoksa, bu hastalar belirli aralıklarla kan testleri ve görüntüleme yöntemleriyle takip edilebilir. Ancak taşın boyutu 1 cm’yi aştıysa, safra kesesinde iltihaplanmaya yol açtıysa veya hastada yemeklerden sonra sağ üst karın bölgesinde ağrı, şişkinlik ve hazımsızlık gibi şikayetler başladıysa, ameliyat kaçınılmaz hale gelir. Hastalar bu tür durumlarda doktora başvurmayı geciktirirse, safra kesesi tamamen iltihaplanabilir; safra yollarına düşen taşlar tıkanmaya yol açarak sarılık yapabilir veya pankreas iltihabı gibi çok ciddi sorunlara neden olabilir. Daha ileri vakalarda ise taşlar safra yolunu tıkayarak bu bölgeyi çürütüp karın zarı iltihaplanması gibi hayati riskler oluşturabilir.”

‘SAFRA KESESİNİN BİR KISMINI ALMAK GİBİ BİR YÖNTEM YOK’

Halk arasında safra kesesinin sadece taşlarının alınabileceği veya bir kısmının bırakılabileceği yönünde yanlış inançlar bulunduğunu dile getiren Doç. Dr. Umman, “Dünyada böyle bir yöntem yok. Safra kesesi ameliyatlarında kesenin tamamı alınır. İçindeki taşları temizleyip keseyi bırakma gibi bir seçenek söz konusu değildir. Ameliyat öncesi ya da sonrasında bazı destekleyici endoskopik yöntemler kullanılabilir” şeklinde açıkladı.

Bu destekleyici yöntemlere de değinen Doç. Dr. Umman, “Bazen safra taşları, keseden ana safra kanalına düşebilir. Bu durumda ameliyat öncesinde ERCP dediğimiz bir yöntemle taşları ameliyatsız bir şekilde çıkarabiliriz. Ancak bu işlem, kesenin içindeki taşlara değil, sadece kanala düşüp tıkanmaya neden olan taşlara yöneliktir ve ameliyatın yerini almaz. Diğer bir yöntem ise, özellikle pandemi döneminde ameliyatı kaldıramayacak ileri yaştaki hastalar için oldukça yoğun kullanılmakta olan perkütan kolesistostomi tekniğidir. Bu yöntem, ameliyatsız bir müdahale seçeneği olup, mutlak tedavi olmasa da zaman kazandırabilir. Bu yöntemde, aşırı şişmiş olan safra kesesi ciltten girilen bir iğne ve kateter aracılığıyla dışarıya boşaltılabilir. Ancak bu yöntemler kalıcı çözümler değildir, yalnızca geçici rahatlama sağlar. Kalıcı çözüm için, özellikle iltihaplanmaya başlamış olan safra kesesinin alınması gerekir” diye belirtti.

‘LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİ ALTIN STANDART HALİNE GELDİ’

Günümüzde safra kesesi ameliyatlarının büyük çoğunluğunun kapalı (laparoskopik) yöntemle yapıldığını belirten Doç. Dr. Umman, “Laparoskopik kolesistektomi, yani kapalı sistemle kamerayla yapılan safra kesesinin alınma ameliyatı, günümüzde safra kesesi hastalıklarının tedavisinde altın standart haline gelmiş minimal girişim cerrahi yöntemdir. Bu teknik, hastalara daha az ağrı, daha kısa hastanede kalış süresi ve daha hızlı iyileşme süreci gibi birçok avantaj sunmaktadır. Özel vakalarda kullanılan farklı cerrahi tekniklerden de bahseden Doç. Dr. Umman, “Bazı hastalarda göbek altından tek bir kesi yapılarak ‘izsiz ameliyat’ uygulanabilir. Ayrıca, 2-3 mm çapındaki küçük aletlerle gerçekleştirilen mini laparoskopi yöntemi de mevcuttur” ifadelerini kullandı.

‘FLORASAN GÖRÜNTÜLEME TEKNİĞİ AMELİYATLARI KOLAYLAŞTIRIYOR’

“Ancak, laparoskopik prosedürlerde anatomik yapıların net bir şekilde görülmesi her zaman kolay olmayabilir. Özellikle safra yollarının varyasyonları ve cerrahi yaralanma riski göz önüne alındığında, bu alandaki teknolojik gelişmeleri kullanmak önem taşımaktadır” diyen Doç. Dr. Umman, zor vakalarda kullanılan florasan görüntüleme tekniğini şöyle anlattı: “Florasan görüntüleme tekniği, ameliyat esnasında safra yollarını daha net görmemizi sağlıyor. Hastaya ameliyat öncesinde verilen özel bir boya sayesinde kızılötesi kamera ile safra yolları detaylı şekilde görüntüleniyor. Bu teknik, zor vakalarda cerrahi işlemi kolaylaştırıyor ve safra yolu yaralanmalarını önlemekte büyük avantaj sağlıyor.”

‘AMELİYAT SONRASI SAĞLIKLI YAŞAM TARZI GEREKTİRİYOR’

Safra kesesi alındıktan sonra, sağlıklı bir yaşam tarzı ve dengeli beslenmenin potansiyel sorunları önlemeye yardımcı olduğunu ve çoğu hastanın doktor önerilerine uyduğu sürece herhangi bir ciddi sağlık problemi yaşamadan uzun yıllar sağlıklı bir şekilde yaşayabileceğini aktaran Doç. Dr. Umman, ameliyattan sonraki süreçle ilgili olarak şunları belirtti: “Ameliyat sonrası bazı hastalarda geçici olarak post-kolesistektomi sendromu dediğimiz hazımsızlık, şişkinlik ve mide bulantısı gibi şikayetler görülebilir. Ancak bunlar genellikle birkaç ay içinde kendiliğinden düzelir. Bu dönemde hastalar, yağsız ve dengeli beslenmeye özen gösterirse herhangi bir sıkıntı yaşamazlar. Çünkü safra üretimi karaciğerde devam eder ve sindirim süreci normal şekilde işler. Hastaların diyetlerine dikkat etmesi, ağır yağlı gıdalardan kaçınması ve doktor kontrollerini aksatmaması, sağlıklı bir iyileşme süreci için önemlidir.”

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsiniz

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırmayın ve ücretsiz e-posta aboneliğinizi hemen başlatın.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Dönüşüm ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin