2025’te Dikkat Edilmesi Gereken Bulaşıcı Hastalıklar
2025 yılı itibarıyla, dünya genelinde özellikle tropikal vektörlerden kaynaklanan bulaşıcı hastalıklar önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Bu hastalıklar arasında dang humması, chikungunya ve sıtma gibi enfeksiyonlar öne çıkmaktadır. Biobiochile’ye göre, bu hastalıklar Afrika ve Latin Amerika’da aktif olarak görülmeye devam ederken, iklim değişikliği ve küreselleşmenin etkisiyle Avrupa gibi daha önce bu hastalıklarla nadiren karşılaşan bölgelerde de risk oluşturabilir.
HMPV Metapnömovirüsü
HMPV (Metapnömovirüs) yayılma hızını artırarak, dünya genelinde diğer bulaşıcı hastalıklarla ilgili endişeleri tetiklemektedir. Bu virüs, gıda tüketimi veya çevredeki organizmalara maruz kalma yoluyla insanlara bulaşma riski taşımaktadır. HMPV’nin yayılması, sağlık sistemleri üzerinde ek bir yük oluşturmakta ve hastalık kontrolü için yeni önlemler alınmasını gerektirmektedir.
Kuş Gribi Tehdidi
Kuş gribi konusunda, Agencia EFE tarafından yapılan bir röportajda, İspanyol Bulaşıcı Hastalıklar Derneği (SEIMC) üyesi mikrobiyolog María del Mar Tomás, 2025 yılı itibarıyla mevcut bulaşıcı hastalıkların durumu hakkında bilgiler vermiştir. Kuş gribi, özellikle influenza A virüsünün, insanlara ve memelilere yayılma riski nedeniyle sağlık otoritelerini alarma geçirmiştir. Dr. Tomás, “2024’te kuş gribi ilk olarak kümes hayvanlarında görüldü, ardından yabani kuşlara, deniz aslanları gibi memelilere ve şimdi de inekler gibi insana daha yakın hayvanlara yayıldı,” şeklinde açıklamada bulunmuştur. 1 Ocak 2003 ile 1 Kasım 2024 arasında, Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) bildirilen toplam 939 kuş gribi A(H5N1) insan vakasında 464 ölüm kaydedilmiştir. Hastalık, daha şiddetli semptomlara yol açabilmesine rağmen, genel enfeksiyon oranı şu an için düşük seviyelerde kalmaktadır.
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar
HIV, frengi ve bel soğukluğu gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklar, özellikle gençler ve ergenler arasında artış göstermektedir. A Coruña Üniversite Hastanesi’nde görevli bir mikrobiyolog, bu hastalıkların yayılma korkusunun giderek azaldığını belirtmektedir. Ancak, risk gruplarında yalnızca kronik hastalıklar veya doğurganlık kaybı gibi sorunlar değil, aynı zamanda antibiyotiklere dirençli bakterilerin yayılması da ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu bakteriler, özellikle azınlık popülasyonlarında tekrarlayan enfeksiyonlara neden olabilmekte, bu nedenle önleme ve farkındalık kampanyalarının önemi artmaktadır. HIV’in antiretroviral tedaviler sayesinde kronik bir hastalık haline gelmesi, yeni nesiller ve yaşlılar arasında bulaşma korkusunun azalmasına yol açmıştır. Ancak, HIV’i önlemeye yönelik tedbirlerin diğer cinsel hastalıkları engellemediği, bu nedenle bariyer doğum kontrol yöntemlerinin öneminin altı çizilmektedir.
Mpox Enfeksiyonu
Mpox (önceki adıyla maymun çiçeği), 2024’te yeniden ortaya çıkan bir enfeksiyondur. Bu enfeksiyon, virüsün yeni bir mutasyonundan kaynaklanmakta ve merkez üssü Demokratik Kongo Cumhuriyeti’dir. SEIMC sözcüsü, “Mpox’un Batı ülkelerinde bulaşma yalnızca cinsel yolla gerçekleşiyor, bu yüzden virüs mutasyona uğradıkça ve insanlara daha iyi adapte oldukça, buna karşı önlem almamız gerekiyor,” demektedir. Afrika’da ise, virüsün anneler ve çocuklar aracılığıyla diğer bulaşma yolları ile yayıldığına dikkat çekilmektedir. Virüsün mutasyona uğraması, aşı kampanyaları ve önleme tedbirlerinin büyük önem taşıdığını göstermektedir.
Tropikal Hastalıklar
Dang humması, chikungunya ve sıtma, Afrika ve Latin Amerika’da hâlâ aktif olan ve 2025 yılında farklı ülkelerde salgınlara yol açmaya devam edecek tropikal bulaşıcı hastalıklardır. İklim değişikliği ve küreselleşme, bu hastalıkların vektörleri olan sivrisineklerin, endemik bölgelerinin dışına çıkarak, Avrupa gibi daha önce bu hastalıklarla pek karşılaşmayan bölgelere ulaşmasına neden olabilir. Uzmanlar, kovucuların, sinekliklerin ve herbisitlerin kullanımı gibi önlemlerin yanı sıra, sivrisineklerin en yoğun olduğu bölgelerde ve saatlerde maruziyetten kaçınılması ve larva üremesini teşvik eden alanlardan uzak durulmasının büyük önem taşıdığını vurgulamaktadır. Ayrıca, “Farklı aşıların önemli bir rolü vardır; bu, nüfus düzeyinde en etkili önleyici tedbirlerden biridir,” şeklinde eklemektedirler.