İktidarın Ekonomi Politikaları ve Sonuçları
Mevcut iktidar, uyguladığı ekonomi politikalarıyla toplumun geniş kesimlerinde gelir kaybını derinleştirerek büyük bir ekonomik krize yol açtı. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Enflasyonla mücadelede teşhis de tedavi de yanlış” diyerek iktidarın işverenlerden siyasetçilere kadar herkesi hedef alan baskıcı bir politika izlediğini vurguladı. Çerkezoğlu, “Bu düzen devam edemez” ifadesiyle durumu eleştirdi.
Geçim Derdi ve Ekonomik Adaletsizlik
Çerkezoğlu, “2024’te geçim derdi Türkiye’nin temel meselesi oldu” diyerek vergi sisteminin adaletsizliğine dikkat çekti. “Kaşıkla verilenler kazanla geri alınıyor. Bölüşüm krizi derinleşti. Ücret politikası, vergi politikası ve Kur Korumalı Mevduat uygulamaları, yoksuldan alıp zengine vermek amacıyla oluşturulmuş durumda” şeklinde konuştu. İktidarın, ücretleri baskılayarak enflasyonu düşüreceğine dair iddialarına karşı çıkan Çerkezoğlu, “Bu yaklaşım yanlıştır ve temel iktisat kurallarına aykırıdır. 2024’te asgari ücrete yıl ortasında bir düzenleme yapılmadı. Peki, enflasyon düştü mü? Hayır. Asıl neden, şirketlerin aşırı kârlarıdır” dedi.
İsyan ve Baskı Ortamı
“Herkes isyanda, geçinemiyoruz, müthiş yoksullaştık” diyen Çerkezoğlu, asgari ücretin ilk ayda açlık sınırının altına gerilediğini ve emeklilerin durumunun oldukça vahim olduğunu belirtti. “Bu şartlar, büyük bir isyan biriktiriyor” şeklinde konuştu. 2025’te grev ve eylemlerin artacağını öngören Çerkezoğlu, “Baskı ortamı çok büyük. İktidar, siyasi baskılarla muhalefeti susturmaya çalışıyor” ifadesini kullandı.
TÜSİAD’a Yönelik Soruşturma ve Gözdağı
Çerkezoğlu, TÜSİAD’a yönelik soruşturmaya da değinerek, “Bir gazeteci, sendikacı, milletvekili veya belediye başkanı tutuklandığında o kişi hedef alınır ama asıl mesaj, 85 milyona verilmektedir. İktidar, işverenden siyasetçilere kadar herkesi hedef alan bir baskı politikası yürütüyor. Milyonları açlığa mahkûm eden, demokrasiyi yok eden bu düzenin devam etmesine kimse rıza gösteremez” dedi.
İşçi Sınıfının Değişen Yapısı
“İşçiler sadece mavi yakalılar değil; plazalarda uzun saatler boyunca düşük ücretle çalışan milyonlarca insan var. Herkes işçileşti; hekimler, öğretmenler, avukatlar da bu durumdan etkileniyor” diyen Çerkezoğlu, beyaz yakalıların sendikalaşma oranının son derece düşük olduğunu aktardı. “Emeği ile geçinen herkes sendikalı olmalı” diyen Çerkezoğlu, “Emek olmadan, işçiler örgütlenmeden, ülkenin geleceği ve demokrasisi de olmayacaktır. Cumhuriyet’ten ve halkın egemenliğinden bahsediyorsak, toplumun dörtte üçü ücretlilerdir. Emeğimize ve Cumhuriyet’e sahip çıkmalıyız” şeklinde konuştu.
Emeklilerin Durumu ve Alım Gücü
Emeklilerin bayram ikramiyesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çerkezoğlu, “Bayram ikramiyesi 2018’de 1.000 liraydı, o dönemde asgari ücret 1.603 liraydı ve ikramiye, asgari ücretin yüzde 62.4’üne tekabül ediyordu. Şimdi emeklinin ikramiyesi 4.000 lira ve bu, asgari ücretin sadece yüzde 18.1’ine denk geliyor. Eğer 2018’deki oran korunmuş olsaydı, ikramiyenin 13.793 lira olması gerekirdi. Ancak sadece 1.000 lira artış yapıldı. Bu, ne işe yarar? Markete gittiğinizde temel ihtiyaçlarınızı bile karşılayamazsınız. 1 kilogram baklava bile 1.000 lirayı geçti” dedi.
Özelleştirme Politikaları ve Hak Kaybı
Özelleştirme politikalarına da değinen DİSK Başkanı, “Özelleştirme uygulamaları, genellikle Turgut Özal dönemi ile hatırlansa da, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin tüm birikimlerinin haraç mezat satıldığı özelleştirmelerin büyük kısmı AKP döneminde gerçekleşti. Bu durum, bir yandan tüm birikimlerin sermayeye aktarılması anlamına gelirken, diğer yandan çalışanlar ve emekçiler açısından büyük hak kayıplarına yol açtı” açıklamasında bulundu.
Demokrasi ve Emek Arasındaki Bağ
“Başkanlık sistemi ile hukukun üstünlüğü ve demokrasinin tüm kırıntıları yok edilmeye çalışıldı” diyen Çerkezoğlu, “Demokrasi, işçinin ekmeğidir. Demokrasi ile ekmek arasında o kadar güçlü bir ilişki var ki, milli gelirden emeğin aldığı payın seyrinde bunu görüyoruz. Emeğin milli gelirden aldığı pay yüzde 40’lardan yüzde 24-25’lere düştü. Bu noktada iki büyük kırılma var: biri 12 Eylül 1980 darbesi, diğeri de 2018’deki başkanlık sistemine geçiş. Biz, hem emek hem de demokrasi mücadelesi veriyoruz” şeklinde belirtti. Çerkezoğlu, ayrıca 2025’i “örgütlenme yılı” ilan ettiklerini duyurdu.