Türk Ekiplerinin Avrupa Arenasındaki Performansı
Nereden başlasak, nasıl anlatsak… Türk futbol takımları, Avrupa arenasında öyle bir hafta geçirdi ki yazmakta zorlananlar ve konuşmakta zorluk çekenler oldu. Galatasaray, Şampiyonlar Ligi’nde Young Boys’a 3-2 yenilerek hayal kırıklığı yaşadı; bu sonuç daha farklı olabilirdi. Beşiktaş ise Avrupa Ligi’nde Lugano karşısında 3-1’lik üstünlüğünü koruyamayarak 3-3’lük sonuçla turu Dolmabahçe’ye taşımak zorunda kaldı. Trabzonspor, Avrupa Ligi’nden gerilediği Konferans Ligi’nde bir başka İsviçre temsilcisi St. Gallen’e karşı galip gelemedi. Kupa 3’te önceki rakiplerini rahatça geçen Başakşehir ise İrlanda ekibi St. Patrick’s karşısında büyük zorluk yaşadı ve 0-0’lık sonuç iyi bir sonuç olarak görüldü. Fenerbahçe ise daha önce Şampiyonlar Ligi’nden elendiği için Kupa 2 biletini almıştı ve bu hafta maç yapmadı.
Taraftar Sayısı Nüfuslarını Geçiyor
Evet, sahaya çıkan dört Türk takımından -ki bunların üçü rakiplerinin ülke nüfusundan fazla taraftara sahip ekiplerdi- galip gelen olmadı. Rakiplerin gücünü, liglerini, tecrübelerini, harcamalarını, futbolcu kalitelerini ve hatta ekonomik büyüklüklerini göz önüne aldığımızda yüzümüz yine kızardı. Bu futbol. Bazen her şeyi yaparsınız ama yine de kazanamazsınız. Ancak bu durum, öyle bir bahane değil. İşin matematiği ortada. Yıllardır alt sıralardaki takımlara karşı yaşanan hezimetlerden bıktık. Gerçekleri görmek için sadece çarşamba ve perşembe gününe bakmak yeterli.
Harcamalar Arasındaki Fark İnanılmaz
Ekonomik boyut da oldukça sıkıntılı. Rakiplerimiz bir futbolcuya ortalama 232 bin Euro maaş öderken, Türk ekipleri 1.1 milyon Euro harcıyor. Yani her futbolcu için neredeyse beş kat fazla bir maliyet söz konusu. Dört rakibimizin toplam bonservis harcaması 6 milyon Euro, yani bu miktar Jelert’in bonservisinden bile az. Bizim ekiplerimiz ise toplamda 44 milyon Euro harcama yapmış; bu da 7 kat daha fazla bir tutar.
Yerel Başarılarla Yetinmek Zorundayız
İnanıyoruz ki dört temsilcimiz de rövanşları kazanacak ve yeni lig formatıyla oynanacak kupalarda yerini alacak. Ancak mesele bununla bitmeyecek. Biliyoruz ki yöneticilerimiz, taraftarlarımız ve hatta futbolcularımız lig içindeki kısır çatışmalar, suni gündemler ve gereksiz polemiklerle oyalanacak. Yerel başarılar bize yetecek gibi görünüyor. Uzun vadede, asla bize denk olmayan takımlara kaybetmeye devam edeceğiz. Harcanan paralar ve astronomik borçlar yine kimsenin umurunda olmayacak. Dileriz ki bir şeyler değişir.
Lille de Bizimkilerin Gerisinde
Ekonomik karşılaştırmayı yazıya dökerken bu rakiplerle maç yapmayan Fenerbahçe’yi dikkate almadık. Ancak sarı-lacivertlilerin elendiği Lille de ekonomik büyüklük açısından temsilcilerimizden daha geride. Lille’in toplam maaş bütçesi yaklaşık 21 milyon Euro civarında. Fransızlar, bir futbolcusuna ortalama 900 bin Euro ödüyor; bu da yine bizimkilerden düşük bir rakam. Üstelik Lille bu sezon bonservis harcaması da yapmadı.
St. Patrick’s 1 Milyon Euro Bile Vermiyor
İrlanda Premier League’de oyuncu maaşları net olarak bilinmiyor. Bununla birlikte 2023 yılına ait bir makalede, İrlanda’da üst seviye bir futbolcunun haftalık 1.200 Euro kazandığı, bazı futbolcuların ise saat başı 20 Euro üzerinden ücretlendirildiği belirtiliyor. Bu da St. Patrick’s gibi orta seviye bir takımın yıllık oyuncu bütçesinin 1 milyon Euro’yu zar zor geçebileceği anlamına geliyor.
13 Katı Değerliyiz Ama…
Rakamlar gerçekten çarpıcı… Dört rakibimizden en üst seviyedeki Young Boys, Galatasaray’ın üçte biri değerinde. Mesela Başakşehir, St. Patrick’s takımının neredeyse 13 katı değerli. Diğerleri için de durum pek farklı değil. Beşiktaş, Lugano’dan, Trabzonspor da St. Gallen’den dört kat daha değerli. Ancak iş futbola geldiğinde bu farkı kesinlikle göremiyoruz.
Young Boys, İsviçre Ligi’nin en fazla maaş veren kulübü. Galatasaray’a iki gol atan Joel Monteiro’nun yıllık maaşı 1 milyon Euro’yu bulmuyor. Süper Lig’in çıplak maaş üst sınırı 6 milyon Euro; Icardi, Immobile ve Rafa Silva’nın resmi kazancı bu seviyede. En-Nesyri’nin garanti ücreti ise biraz daha düşük; 4 milyon Euro.