CHP Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.
Asgari ücrete zam yok dendi ve aralık ayı işaret edildi. Bir sürpriz olma ihtimali yine de var mı?
Bugün kimseye hesap vermek zorunda olmayan Erdoğan tarafından atanan Bakanlardan oluşan şahsım devleti ile karşı karşıyayız. Anayasa hukukunun piri Maurice Duverger on yıllar önce yazdığı bir kitapta içinde sürüklendiğimiz bu şahsım sistemini çılgınlık olarak nitelendirmişti. Kuvvetler ayrılığını tek bir kişinin vesayeti altında toplayan bu hibrit rejimde ihtimalden ziyade keyfiyet öne çıkıyor. Anımsayın, 2023’ün başına memur ve emekli zamlarını yüzde 25 olarak açıklayan Erdoğan’ın ertesi gün gönlünden bir yüzde 5 daha kopmuştu. Yine geçtiğimiz sene köprü ve otoyol geçişlerine fahiş zam yapılmış, Erdoğan ertesi gün “zam yok” demişti. Örnekler çok ama şurası çok net; Bakanların ağzından çıkan sözlerin bir önemi yok. Onlar kelimenin tam anlamıyla Erdoğan’ın iradesine göre hareket ediyorlar. Sorun da zaten burada. Seçimle gelmedikleri için bir “af dilemelik” siyasi ömürleri var. Makamları var yetkileri yok. Sözleri var hükmü yok. İmzaları var etkisi yok. Bu kadar yok bir araya gelince gün sonunda Erdoğan’ın şahsım devleti 85 milyonu, muhtemel müjdelere mahkum bırakıyor.
Bakan Vedat Işıkhan “Emekliye refah payı yok” dedi. Emekli için iktidarın düşüncesi sizce ne olabilir?
Güzel şeyler düşünmedikleri kesin. 2024’ü “Emekli Yılı” ilan eden Erdoğan, 200 milyar liralık bir ek kaynak ayırdıklarını açıklamıştı. Türkiye’de bundan sonra emeklinin bir eli yağda diğer eli balda olacak gibi bir hava yaratıldı. Ancak bu balon da çabuk patladı. 16 milyon emeklimiz var ve ayrılan söz konusu kaynak, kişi başı, günlük 34 liraya denk geliyor. Açlık sınırının 20 bin lirayı geçtiği bu ortamda 3 simit parasına eşit bir kaynağı müjde olarak sundular. Ardından KYK Yurtlarında 1 ay ücretsiz konaklama verdiler. Emekli evinden dışarıya adım atamıyor, tatile nasıl gidecek, dedik. Şahsım kabinesinin müjdelerden sorumlu bakanı, Şehirlerarası otobüs biletleri için yüzde 20, trenler için de yüzde 10 indirim açıkladı. Bir iktidar gerçekten kendi yurttaşıyla bu derecede dalga geçme hakkına sahip olmamalı.
‘4 MİLYON İÇİN SIFIR ZAM TEHLİKESİ’
Emeklinin beklentisi açlık ve yoksulluk sarmalından kurtulabilmek. Bu nedenle haklı olarak emekli aylıklarında ciddi bir iyileştirme bekliyorlar. Ne var ki bırakın refah payını ya da iyileştirmeyi, sıfır zam olasılığıyla karşı karşıya olan 4 milyona yakın emekli var. Gerçeklerle bağı kopan bu iktidarın emekliye vadettiği tek şey sefalettir.
‘ÇALIŞMA HAYATI FELÇ’
– Sizin Çalışma Bakanı ile görüşmeniz olacak mı?
Siyasi iklimin doğasında bu görüşmeler var ancak Türkiye öyle anormal bir atmosfere hapsedildi ki, bu görüşmeler olağanüstü kabul ediliyor. Oysa ülkemizde bugün çalışma hayatı felç olmuş durumda. Yaşadığımız ekonomik ve siyasi krizin faturası emek dünyasına kesiliyor. Yüksek enflasyon, şiddetli borçlanma, gelir adaletsizliği, içselleşen derin yoksulluk, işçi cinayetleri, güvencesizlik, düşük ücretler, sendikasızlaştırma ve geleceksizleştirme had safhaya ulaştı. Sorunların çözümü için karşılıklı müzakere şart. Şu ana kadar Çalışma bakanından böyle bir adım gelmedi. Asgari ücret genel ücret olmuşken, milyonlar sefalete mahkum edilmişken diyalog kanalarının kapatılması sağlıklı değil. Ancak şunu da biliyoruz ki şahsım devletinde Bakanların ömrü de kelebek kadar. Dolayısıyla bugün bir görüşme talebimiz söz konusu olsa yarın kiminle görüşeceğimiz de belli değil.
– Yaşanan olumsuzluklara dikkat çekerek “Siyasi bir bedeli olacaktır” dediniz, nedir bedeli?
31 Mart Yerel seçimlerinden önce emeklinin sesini duymayan iktidara halkın sarı göstereceğini ifade etmiştik. Yanılmadık. Şimdide diyoruz ki, enflasyonun yüzde 75’i aştığı, tüm ücretlerin yoksulluk sınırının altında kaldığı böylesine kaotik bir ortamda asgari ücret için Aralık ayını işaret etmek vicdansızlıktır. Bu vicdansızlığa imza atanları da halk ilk genel seçimde kırmızı kart göstererek siyaset dışında bırakmasını bilir.
– Asgari ücrete zam yapılmaması, emeklilerin durumu ve enflasyon erken seçimi tetikliyor mu?
Enflasyonu dizginlemek adına faturayı sabit gelirlilere kesen iktidar önümüzdeki ayların bir öncekinden daha iyi olacağını söylüyor ancak söylemiyle eylemi birbirini tutmuyor. Çaresiz kalan insanlar kredi kartlarına yüklendiler. 2024’ün ilk üç ayında dakikada 1.7 milyon lira borçlandık. Doğal olarak takibe düşen kredi kartları patladı. 2023’ün ilk üç ayında 11,7 milyar lira olan takipteki kredi kartı borçları, 2024’ün ilk üç ayında yüzde 120 arttı. Halkın enflasyonu düşmedi, arttı. Hayat pahalılığı azalmadı, katlandı. İhtiyaçlar bitmedi, çoğaldı. İnsanlar kara kara ay sonunu nasıl getireceğini düşünürken, iktidar gelir adaletsizliğini daha da perçinleyecek yeni vergiler peşinde mesai harcıyor. Elbette bu bir siyasi tercih. İktidar emekten değil de sermayeden taraf olduğunu gösteriyor.