Meltem Cumbul’un Yeni Eseri: “Bent Oyununda Fütursuz Oyunculuk”
Meltem Cumbul’un kaleme aldığı “Bent Oyununda Fütursuz Oyunculuk” adlı eser, tiyatro dünyasında önemli bir boşluğu dolduruyor ve okuyucuları derin bir düşünce yolculuğuna çıkarmaya hazırlanıyor. Cumbul, bu eserini tanıtmak üzere, 22 Aralık Pazar günü saat 14.00’te Penguen Kitabevi Suadiye’de bir imza günü düzenleyecek. Bu buluşma, hem yazarla tanışmak hem de tiyatro üzerine derinlemesine bir sohbet etmek için eşsiz bir fırsat sunuyor.
Kitabın Teması ve Derinliği
Stanislavski’nin yüzyıl önce dile getirdiği gibi, “Aktör, karakterlerin deneyimlediğini deneyimlemelidir.” Bu düşünce, Eric Morris’in de ifade ettiği gibi, “Aktör, karakterin deneyimlediğini deneyimleyebilmenin bir yolunu bulmalıdır” felsefesiyle birleşiyor. Meltem Cumbul’un bu çalışması, işte tam da bu tür bir deneyimin peşinde koşan bir yolculuk olarak karşımıza çıkıyor. Cumbul, İstanbul’da D22 Tiyatrosu’nu kurma yolunda attığı adımlarla, Martin Sherman’ın “Bent” adlı oyununun sahnelemesi üzerinden, oyunculuğun derinliklerine inmektedir.
Bu kitap, yönetmen Meltem Cumbul’un “Fütursuzluk” kavramı üzerinden bir tiyatronun nasıl inşa edileceğine dair kapsamlı bir bakış açısı sunuyor. Oyunun sahneleme sürecine, oyuncuların ve yönetmenin deneyimlerine, dramaturjik bir zeminin nasıl oluşturulacağına odaklanıyor. Cumbul, yıllar içerisinde kazandığı deneyim ve bilgi birikimi ile oyuncu ve eğitmen kimliğinin yanı sıra, yönetmen olarak da kuramsal bir derinlik kazandırıyor. Eric Morris ile uzun yıllar süren işbirliği sayesinde, Morris’in “Sistem” adını verdiği yöntemi kullanarak “Bent” oyununu, Dramaturjik Öğelerin ve Toplumsal Boyutların Çözümlenmesi başlığı altında ele alıyor.
Kitap, fütursuz oyunculuğun prova, gösteri ve felsefi alanlarını bir araya getirerek, kuram ile uygulamayı birleştiren bir perspektif sunuyor. Meltem Cumbul, oyuncuların bu süreçteki enstrüman ve işçilik çalışmalarını, pratik çözümlemeleri ve sahne buluşlarının dinamiklerini, Galata Hamursuz Fırını’ndaki D22 Tiyatrosu’nun kurulduğu mekan üzerinden aktararak, tiyatronun bir mekan sanatı olduğuna inandığını vurguluyor. Bu bağlamda, eser, hem tiyatro sanatına yönelik yenilikçi bir yaklaşım sergiliyor hem de okuyucularına derin bir düşünsel zenginlik sunuyor.