Gürol Sözen’in Bodrum Artspace/Inspera Kültür ve Sanat Merkezi’ndeki Yeni Sergisi: Sanatın Yeniden Keşfi

featured

Gürol Sözen’in Yeni Sergisi: Mavi Tutkunun İfadesi

Ressam, heykeltıraş, yazar ve sanat tarihçisi Gürol Sözen, sanat dünyasına yeni bir soluk getiren sergisiyle karşımıza çıkıyor. Kendini “mavinin tutkunu” olarak tanımlayan sanatçı, Bodrum’un doğal güzelliklerini ve kültürel derinliklerini eserlerinde harmanlayarak izleyicilere sunuyor. “Bugünlerde Bodrum, dalgaların, yağmurların ve rüzgârın ardından sessizliğe bürünmüş. Bir de ara sokaklara gün vurmuş. Mandalina ağaçlarının dalları, taş duvarları aşarak güneşle birlikte turuncu meyvelerini sunuyor. Ege ve Akdeniz’in huyudur; kara bulutların ardından sağanak yağış ve ıslak gökyüzünü aralayan güneş hemen beliriverir; masmavi gökyüzü, çırpıntılı deniz ve güneş… Tabii ki martılar, güvercinler ve sevimli terk edilmiş köpekler… İçlerinden koskocaman alaca bir köpek, masamıza usluca ayaklarını koymaz mı?” diyor sanatçı.

Bodrum Artspace/Inspera Kültür ve Sanat Merkezi’nde açılan sergi, 30 Ocak’ta sona erecek. Bu sergide, resim, heykel, ikon ve Anadolu uygarlıkları üzerine yazdığı kitaplar ile sergi katalogları da izleyicilerin ilgisine sunulmuş. Aralarında, Ege ve Akdeniz’in sularını ve karasını derinlemesine anlatan kapsamlı ve ilginç görsellerle dolu Mavi Uygarlık kitabı da yer alıyor.

İki Resim Arası 44 Yıl

İki Resim Arası 44 Yıl

Serginin başlığı “Yarım yüzyıldan seçmeler”. Alt başlığı ise “Sarkacın iki yakası: Sevdalı hüzün ve mavi özgürlük.” Daha önce haberini yazıp “Mavi” başlığını kullandığımız sergi üzerine izlenimlerini Gürol Sözen’e sorduğumda, “Sanat ve kültür merkezi Inspera’nın galerisi Artspace Bodrum’a yeni kazandırılmış. Düzayak ve çok amaçlı. Benim garip bir alışkanlığım var: Ege ve Akdeniz, tuzlu suları ve karası ile başlı başına bir uygarlık. Hangi çağda olursa olsun, ben de bu nedenle yarım yüzyılı aşan bir zaman diliminde üretip ‘çeyiz sandığı’mda sakladığım eserlerden seçmeler yaptım. Desenler, suluboyalar, yağlıboyalar, eski ahşap üzerine ikonlar, bronz ve gümüş heykeller… Özel hazırlanıp kırmızı ve kahverengi karışımı boyalı iki duvar var. Bunu niçin söylüyorum? İki resim var bu duvarda. Biri 1979-80 tarihli, karanlıklar döneminden sevdalı iki figür. Diğeri ise 2024 tarihli, çiçeği burnunda Nâzım’dan esinlendiğim, antikacıdan alıp unuttuğum yalın bir çerçeve içinde ‘Rüzgâr kanatlı atlılar’dan bir çılgın at. İkisi de yağlıboya. İki resim arası 44 yıl. Yorumu izleyiciye ait,” diyor sanatçı.

Özgürlük, Başkaldırı, Umut

Özgürlük, Başkaldırı, Umut

Mavi rengi, sanatçının her yapıtında ön plana çıkıyor. “Sergiyi nasıl kurguladınız?” sorusuna ise şöyle yanıt veriyor Sözen: “Sergimin her renginde mavi var. Onsuz olur mu? Özgürlük, başkaldırı, umut, sevda, gözbebeğimiz ve sonsuzluğun simgesi, resimlerimin arasında gülümsüyor. Mavi şiir, mavi destan, mavi sevda, mavi; çağlar boyu uygarlıkların simgesi. Eski Mısır’da, kutsal kitaplarda, Selçuklu’da, Osmanlı’da, Rönesans’ta ve Anadolu boncuklarında… Bir tek şeyi söylemek isterim. Nasıl çizersem çizeyim, resmin adını da koysam, resimleri kendi şiirselliğinde sergilerken resimlerin arasında sözcüklere de yer versem, resmetmenin gizemi ve gücü ön planda olmalı. Bu nedenle sergiyi farklı kılan deyişler ve sunum şekli için adlarını anmak istediğim proje danışmanı Orhan Meriç, kurulum ve sergilemede Hakan Dölarslan, Cansu Sizgen, Noyan Özün, Seymen Şener ve Berat dostlarımla mavi yorumlandı. Tabii ki Peyma Ayanoğlu. İmece olmadan hiç yola çıkılır mı? Ama gene de tedbirli davranayım. Maviyle baş etmek öyle kolay değil! Şunu eklemeliyim: Bu sergi, mavinin sonsuzluğuna düşen bir damla gölge.”

Akdeniz Coşkusu

Akdeniz Coşkusu

‘Sevmez Dionysos, cömert günlerin, gecelerin sevincine varamayan insanı’

Sözen’in Bodrum’da açtığı ilk sergi bu. “Hislerinizden bahseder misiniz?” diye sorduğumda, sanatçı söze “Tanımlaması zor” diye başlıyor ve devam ediyor: “Mavi uygarlığı yazarken, Ege ve Akdeniz’i arkadaşım guletle ve başka teknelerle birçok kez bu sulara açıldım. Karanlıkların koyu gölgesini yaşarken, bu sular ve doğasının gizemi hep yanımdaydı. Binlerce yıldan beri şiirler, destanlar, tanrılar, tanrıçalar yanımdaydı. Tabii ki Bakkhalar korosu. Bir de eklemek isterim: Postacı izne ayrılmış. Ve izninin ilk günü mektup dağıttığı sokakları, evleri merakla gezmeye başlamış! Ben de bu kaosta, sergimle, yazdan uzak ve sakin sokakları, sevip sokağa atılmış köpeklerle dostça gezdim, dolaştım. Bakkhalar korosu da bana hatırlattı! Dionysos’u tanımlıyor: ‘Sevmez Dionysos, cömert günlerin, gecelerin sevincine varamayan insanı.’ Yaşar Kemal dostumun deyişi ile ‘Duvarın dibinde resmim aldılar / Ak kâğıt üzerinde tanıyın beni’ desem iddialı mı konuşmuş olurum?”

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsiniz

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırmayın ve ücretsiz e-posta aboneliğinizi hemen başlatın.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Dönüşüm ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin