Antakya’daki Arkeolojik Kazılar: Hipodrom ve Saray Alanında Yeni Keşifler
Antakya ilçesi Küçükdalyan Mahallesi’nde yer alan hipodrom ve çevresindeki saray ile tapınak alanındaki kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncülüğünde titizlikle devam ediyor. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Pamir başkanlığındaki 20 kişilik uzman ekip, Roma ve Helenistik dönemlere ait eserlerin izlerini derinlemesine araştırıyor.
Geçmiş yıllarda yapılan kazılarda künk, müzik aleti parçaları ve zarlar gibi önemli buluntuların elde edildiği saray alanındaki çalışmalara bu yıl daha fazla yoğunluk verilmekte. Ekip, gün yüzüne çıkarılan kalıntıları titizlikle inceleyerek şehrin tarihi dokusunu yeniden canlandırmayı hedefliyor.
“Gelecekteki Araştırmalar İçin İpuçları Sunuyor”
Kazı başkanı Prof. Dr. Hatice Pamir, sarayın geçmişinin milattan sonra 4. yüzyıla kadar uzandığını belirtmektedir. Pamir, yapıda üç farklı döneme ait izlerin tespit edildiğine dikkat çekerek, “Bu yıl gerçekleştirdiğimiz kazılardan elde ettiğimiz dikkat çekici bulgulardan biri, saraya ait mimari elemanların yeniden inşa sürecinde sütun gövdeleri ve blok taşlarının kullanıldığını gözlemlememizdir. Bu durum, saraya yönelik gelecekteki araştırmalar için önemli ipuçları sunmaktadır” şeklinde konuştu.
Hipodromdaki kazıların da sürdüğünü ifade eden Pamir, alanda yarış yapılan düzlüğü ikiye bölen bir yapısal elemanın varlığını ortaya koyduklarını aktardı. Bu çalışmalar neticesinde, yapının milattan sonra 115 yılında inşa edildiğine dair somut veriler elde ettiklerini belirten Pamir, “Ayrıca, platformun yüzeyinin havuzlarla kaplı olduğuna dair sifon sistemleri bulduk. Yüzeyin mozaikle kaplı olduğuna dair bulgulara da ulaştık. Bu veriler, hipodromu nasıl üç boyutlu canlandırabileceğimize dair kritik bilgiler sağlamaktadır” ifadelerini kullandı.
Pamir, arkeolojik çalışmaların tamamlanmasının ardından Antakya Antik Hipodromu ve çevresini kapsayan bir arkeopark kurulmasının planlandığını sözlerine ekledi. Bu projenin, hem bölgenin tarihi mirasını koruma hem de turizm potansiyelini artırma açısından büyük bir öneme sahip olduğunu vurguladı.