Sankai Juku ve Utsushi
Japonya ve Fransa’nın kültürel işbirliği çerçevesinde, pek çok uluslararası ödülün sahibi olan ve Laurence Olivier Ödülü gibi prestijli nişanlarla onurlandırılan büyük sanatçı Ushio Amagatsu’nun 1975 yılında kurduğu Sankai Juku, Türkiye ile Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yılı dolayısıyla 24-25 Ekim tarihlerinde İstanbul’da sahne aldı. Bu özel etkinlik, kültürel etkileşimin ve sanatın evrenselliğinin bir simgesi olarak dikkat çekti.
Utsushi, Amagatsu’nun Koreografi ve tasarımında şekillenen, ışık ve müzik tasarımından makyaj tasarımına kadar geniş bir ekip işbirliğiyle sahneye konulan bir eser. CNCDC Chateauvallon (Fransa) ve Sankai Juku (Japonya) ortak yapımı olan bu performans, Amagatsu’nun 45 yıllık sanatının özünü yansıtmakta. Utsushi, izleyiciyi daha ilk dakikalarında rüzgârla savrulan kumların büyüleyici atmosferine çekiyor.
Amagatsu, önceki koreografilerinden sahneler de kullanarak Utsushi’de, dinginlik ve uyumun simgesi olan bir dünyayı gözler önüne seriyor. Yaklaşık 70 dakika süren bu performans, hızla tüketilen modern dünyada dingin kalabilmenin güç ama mümkün olduğunu dansla ifade ediyor. Bedenleri tamamen beyaza boyanmış dansçılar, Amagatsu’nun incelikli ve eşsiz estetiğini mükemmel bir şekilde sahneye taşıyor.
Loop Oyunuyla Nagihan Gürkan
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (IKSV) tarafından düzenlenen 28. Tiyatro Festivali’nin ilk haftasında, Ebru Nihan Celkan’ın yazarlığını ve dramaturgluğunu üstlendiği Loop oyunu, Nagihan Gürkan’ın yönetiminde Alan Kadıköy sahnesinde izleyiciyle buluştu. H6 ACT yapımı olan bu eser, çağdaş tiyatro anlayışının önemli örneklerinden biri olarak öne çıktı.
Oyun, Burak Etözi’nin dekor tasarımı, Meltem Çakmak’ın kostüm çalışmaları, Utku Kara’nın ışık tasarımı ve Salih Usta’nın hareket düzenlemeleriyle zenginleşiyor. Başar Ünder’in ses tasarımı ise performansa derinlik katarken, yaklaşık 95 dakika süren sahnelemede, Hacettepe Devlet Konservatuvarı mezunu Berfu Öngören, sinema ve televizyon oyuncusu Uğur Karabulut ile birlikte sahne alıyor.
Loop, “Hem nereye gideceğimizi bilmiyoruz hem de geç kalıp kalmadığımızı…” teması etrafında şekillenen bir anlatı sunuyor. Oyun, aile, toplumsal cinsiyet, göç ve ayrımcılık gibi önemli sorunları ele alarak izleyicinin kendi içsel hesaplaşmalarına zemin hazırlıyor. Bu eser, izleyicilere düşündürücü ve sorgulayıcı bir deneyim sunarak, çağdaş tiyatronun dinamiklerini gözler önüne seriyor.
