Grip: Ciddiye Alınması Gereken Bir Hastalık
Grip, genellikle nezle ve soğuk algınlığı ile karıştırılan bir hastalık olarak gündeme geliyor. Ancak uzmanlar, gripin hafif atlatılabileceği kadar, ciddi ve hatta ölümcül olabileceğine de dikkat çekiyor. Grip, özellikle kalp-damar, diyabet gibi kronik hastalığı olanlar, çocuklar ve yaşlılar için yüksek risk taşımaktadır. Halk Sağlığı Öğretim Üyesi ve TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, grip hakkında önemli bilgiler sunuyor.
Grip Mevsimi Başladı
Mevsimsel grip salgınları genellikle kış aylarında ortaya çıkmaktadır. Grip virüsleri yıl boyunca yayılmasına rağmen, çoğunlukla grip aktivitesi Aralık ile Şubat ayları arasında zirve yapar. Ülkemizde grip mevsimi şu anda başlamış bulunmaktadır. Grip virüsünün yol açtığı salgınların genellikle Şubat ayının sonuna kadar sürmesi bekleniyor; bu süre bazen Mart ayına kadar da uzayabiliyor.
Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan haftalık grip gözetim raporları, grip görülme sıklığının Aralık ayının başından itibaren arttığını ve etkisinin Mart sonuna kadar devam edebileceğini göstermektedir.
Virüs Tipi Çok Değişken
Mevsimsel grip virüsleri her yıl dünya genelinde salgınlara neden olmaktadır. Bu tekrarlayan salgınların temel nedeni, virüslerin önceki enfeksiyonlar veya aşılamalarla oluşturulan bağışıklıktan kaçmak için evrim geçirmesidir. Mevsimsel grip virüslerinin evrimi, daha önce enfekte olmuş veya aşılanmış kişilerin yeniden enfekte olmasına olanak tanıdığı için önemli bir hastalık yükü kaynağı oluşturmaktadır.
Grip Tehlikeli Olabilir
Dünya genelinde her yıl yüz milyonlarca grip vakası kaydedilmektedir. Neyse ki, bu vakaların çoğu ciddi hastalıklar değildir. Ancak, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) her yıl 3 ile 5 milyon ciddi hastalık vakası ve 290 bin ile 650 bin solunum yolu ölümü tahmin etmektedir. Grip, zatürre, kalp krizi, kalp kası iltihabı (miyokardit), tiroid iltihabı (tiroidit) gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Dolayısıyla, grip hastalığını ciddiye almak son derece önemlidir.
Kimler Aşı Yaptırmalı?
- 65 yaş ve üzeri kişiler
- Astım, diyabet veya kalp hastalığı gibi belirli kronik tıbbi rahatsızlıkları olan her yaştan bireyler
Kimler Grip Aşısı Yaptırmamalı?
- Altı aylıktan küçük çocuklar
- Grip aşısının herhangi bir bileşenine karşı şiddetli, yaşamı tehdit eden alerjisi olan kişiler
- Grip aşısının bir dozuna karşı şiddetli alerjik reaksiyon gösteren kişiler
Grip Aşısı Güvenli mi?
Grip aşısının güvenli olduğu kanıtlanmıştır ve bu aşı ile şiddetli grip hastalığına karşı korunmak mümkündür. Bununla birlikte, aşılar diğer tıbbi ürünler gibi bazı yan etkilere sahip olabilir. Yıllık grip aşısı olan birçok kişi, herhangi bir yan etki bildirmemektedir. Grip aşısı sonrasında görülen ateş, boğaz ağrısı, burun akıntısı, kuru öksürük, yorgunluk, baş ağrısı ve kas ağrısı gibi yan etkilerin çoğu hafif olup, tedavi olmaksızın birkaç gün içinde geçmektedir.
Ciddi yan etkiler ise son derece nadirdir. Dünya Sağlık Örgütü, gebelerin bağışıklık sistemlerinin normalden daha zayıf olduğu için grip aşısı yaptırmalarını önermektedir. İnaktif grip aşısının, hamileliğin herhangi bir döneminde güvenli olduğu gösterilmiştir.
Aşı Ne Zaman Yaptırılmalı?
Dünya Sağlık Örgütü, grip aşısının her yıl Ekim ayında yaptırılmasını önermektedir. Ancak, risk grubundaki kişilerin Şubat ayına kadar aşıyı yaptırmaları, hastalığın şiddetli bir biçimde geçirilmesinin önlenmesi açısından etkili olacaktır.
Antibiyotiğe Hızla Sarılmayın
Grip bulguları ortaya çıktığında, bir hekime başvurarak hastalığın soğuk algınlığı mı yoksa grip mi olduğunu belirlemek ve uygun önlemlerle hekimin yazdığı ilaçları almak önemlidir. Grip ve soğuk algınlığında antibiyotik kullanılmamalıdır; zira bu hastalıkların tedavisine herhangi bir fayda sağlamaz. Hatta, yan etkileri nedeniyle hasta üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Ancak hastalık bulguları birkaç gün sonra özellikle risk grubundaki bireylerde akciğerlere kadar ilerleyecek bir duruma geldiyse, bir doktorun muayenesi sonrasında antibiyotik tedavisi uygulanabilir.
Böyle Önlem Alın
Bireyler arasında fiziksel mesafe koymak, virüslerin yayılma riskini azaltmak için etkili bir yöntemdir. Hasta olan kişilerle yakın temastan kaçınılmalı ve eller sık sık yıkanmalıdır. Kapalı ortamlardan mümkün olduğunca uzak durmak ve mekanların düzenli olarak havalandırılması, virüslere maruz kalma riskini azaltacaktır. Ayrıca, kalabalık ortamlarda maske takmak da koruyucu bir önlem olarak önerilmektedir.