Sarı Nokta Hastalığı: Göz Sağlığını Tehdit Eden Bir Durum
Sarı nokta, gözün iç arka duvarında bulunan ve görme yetimizi sağlayan 1-2 milimetrelik kritik bir alan olup, görmemizin %95’inden sorumlu bir yapıdır. Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Fevzi Akkan, sarı nokta hastalığının tek bir hastalık olmadığını, aksine 100’den fazla farklı tipi bulunduğunu belirtiyor. Işık ve görüntülerin düzgün bir şekilde sarı nokta üzerine odaklanması, sağlıklı bir görüş için hayati öneme sahiptir. Sarı nokta hastalığında, bu alanın işlevinin bozulması sonucunda görme yetisinde önemli kayıplar yaşanabilir.
Sarı Nokta Hastalığının Belirtileri
Hastalığın en belirgin semptomu, bireyin görüş kalitesinde yaşadığı bozulmalardır. Görmenin azalması, nesnelerin net bir şekilde görülememesi veya çizgilerin eğri, kırık ya da yamuk görünmesi gibi durumlar hastalığın işaretleri arasında yer almaktadır. Bu tür sorunlar yaşayan bireylerin, sarı nokta hastalığı ile karşı karşıya olabileceği vurgulanmaktadır.
Erken Tanının Önemi
Op. Dr. Akkan, erken tanının kritik olduğunu vurgulayarak, geçmişte sarı nokta hastalığına bağlı körlüklerin yaygın olduğunu, ancak günümüzde çeşitli tedavi yöntemleriyle bu durumu önlemenin mümkün hale geldiğini ifade ediyor. Sağlık Bakanlığı ile birlikte uygulanan kök hücre terapisi, tedavi seçenekleri arasında yer almakta ve tedaviye yanıt vermeyen hastalar için son bir umut sunmaktadır. Doğuştan gelen sarı nokta hastalıkları, genetik olarak aktarılmakta ve genellikle 10’lu yaşlarda belirti vermeye başlamaktadır.
Kök Hücre Tedavisinin Amaçları
Kök hücre tedavisinin temel amacı, sarı noktanın altındaki hücrelerin erken ölmesini önleyerek, hastaların görme kaybını yavaşlatmak ve mümkünse durdurmaktır. Bu tedavi, her hastada %100 başarı sağlamasa da, bazı hastalarda görme kalitesinde %15-20 oranında bir artış sağlanabilmektedir.
Yaş Tipe Dönüşüm ve Gözdeki Tehlikeler
Sarı nokta hastalığının kuru tipten yaş tipe dönüşmesi, gözde ödemler ve sıvı birikimlerine yol açarak hastanın görme kaybını hızlandırmaktadır. Bu aşamada, göz içine enjeksiyonlar yapılması gerekebilir. Bu nedenle erken dönemde tedaviye başlamak son derece önemlidir.
Yaş İlerledikçe Artan Riskler
Op. Dr. Akkan, yaş ilerledikçe sarı nokta hastalığının görülme oranının arttığını belirtiyor. Özellikle 55 yaşından sonra, hastaların %5’inde sarı nokta hastalığı tespit edilirken, 80 yaşına gelindiğinde bu oran %30’a çıkmaktadır. Genetik olarak aktarılan sarı nokta hastalıkları ise genellikle 5 yaşından itibaren hızlı bir şekilde ilerlemektedir.
İlaç Dışı Kullanımın Tehlikeleri
İnternetten veya reklamlardan edinilen ve doktor onayı olmayan ilaçların kullanımının, hastaları körlük riskiyle karşı karşıya bırakabileceği konusunda uyarıda bulunan Op. Dr. Akkan, bu tür ürünlerin gözde ciddi yan etkilere yol açabileceğini belirtmektedir. Kornea ve konjonktiva gibi dış tabakalara zarar verebileceği gibi, katarakt ve göz tansiyonu gibi sorunlara da neden olabilir.
Beslenmenin Rolü
Sarı nokta hastalığına karşı beslenmenin önemi büyük ancak yalnızca sebze ve meyve tüketimiyle göz sağlığının iyileşmeyeceğini vurgulayan Op. Dr. Akkan, hastalara özel vitamin ve mineral içeren takviyeleri öneriyor. Ayrıca, ultraviyole ışınların zararlı etkilerinden korunmak için kaliteli güneş gözlükleri kullanılması gerektiğini belirtiyor.
Sonuç
Sarı nokta hastalığı, göz sağlığı açısından ciddi bir tehdit oluşturmakta; bu yüzden erken tanı, düzenli takip ve uygun tedavi yöntemleriyle bu durumun yönetilmesi mümkün olmaktadır. Göz sağlığınızı korumak için düzenli kontrolleri ihmal etmeyin ve uzman tavsiyelerine her zaman uyun.
