Türkiye’nin Kredi Notu Beklentileri
Bu yıl, üç büyük uluslararası kredi derecelendirme kuruluşundan not artırımı alan tek ülke olarak öne çıkan Türkiye’nin, S&P Global Ratings’ten kasım ayındaki değerlendirmesinde yeni bir not artışı alması bekleniyor. 1 Kasım’da Türkiye ile ilgili bu yılki ikinci değerlendirmesini açıklaması planlanan S&P Global Ratings’in Kıdemli Direktörü Frank Gill, Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ve yaklaşan değerlendirme hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Gill, Türkiye ekonomisinde yaşanan politika değişikliğinin ardından, başta dış göstergeler olmak üzere bazı kredi derecelendirme ölçütlerinin iyileştiğini belirterek, bu iyileşmeler arasında net döviz rezervlerindeki artışın en önemli unsurlardan biri olduğunu vurguladı. Ayrıca, cari açığın çok hızlı bir şekilde daraldığına dikkat çeken Gill, bu yıl için cari açığın gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) %1’inin biraz üzerinde seyretmesini beklediklerini ifade etti. Düşen Brent petrol fiyatlarının, cari açığın daralmasına katkı sağladığını aktaran Gill, Türkiye’nin net altın ithalatındaki azalışın da cari açığın azalmasına olumlu yansıdığını ve bunun önemli bir gelişme olduğunu belirtti.
Politika Bağlılığı Üzerine Değerlendirmeler
Gill, kredi notu kararlarında net rezerv seviyeleri ve cari açıktaki pozitif eğilim başta olmak üzere birçok göstergeyi dikkate aldıklarını, bu bağlamda kamu maliyesinin yönünün ne olacağına dair endişelerin bulunduğunu kaydetti. “Enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek için yetkililerin tüketici talebini azaltması gerekiyor; bu da daha düşük büyüme anlamına gelir ve genellikle daha zayıf mali sonuçlara yol açabilir.” ifadelerini kullanan Gill, Türkiye’deki ekonomi politikası değişiminin bir yıllık bir düzeltme değil, enflasyondan arındırmak için uzun dönemli bir süreç olduğuna dikkat çekti.
Gill, “Türk hükümetinin önümüzdeki birkaç yıl boyunca politikaya bağlı kalıp kalmayacağını sormak zorundayız.” diyerek, mevcut temel tahminlerinin bu bağlılık yönünde olduğunu ifade etti. Türkiye’nin not artışının, net rezervlerdeki iyileşme ve cari açığın hızlı şekilde daralması gibi faktörlere bağlı olduğunu vurguladı.
Enflasyon Beklentileri
Frank Gill, Türkiye’deki enflasyon beklentilerine de değinerek, Türkiye’de yıllık manşet enflasyonunun %52 ile hala oldukça yüksek seviyelerde bulunduğunu vurguladı. Gıda enflasyonunun hafiflediğini ancak hizmet enflasyonunun yüksek kaldığını belirten Gill, “Enflasyonu düşürmek muhtemelen birkaç yıl alacak. 2027’ye kadar tek haneli rakamlara düşeceğini öngörmüyoruz.” dedi. Dezenflasyon sürecinin kademeli olacağını belirten Gill, 2023 yılı sonu için enflasyon öngörülerini %43, 2025 sonu için %23 ve 2026 sonu için %10 seviyelerinde açıkladı.
Faiz İndirimine İlişkin Tahminler
TCMB’nin para politikası kararlarını yakından izlediklerini ifade eden Gill, “Manşet enflasyon %50’nin üzerinde olduğunda, Bankanın para politikasını çok erken gevşetmesi bir risk.” dedi. Gill, yılın son çeyreğinde TCMB’nin temkinli bir şekilde faiz indirimine başlayabileceğini öngördüklerini belirtti. “Bu muhtemelen kasımda olabilir, ancak buradaki ‘temkinli yaklaşımı’ vurgulamak gerek.” değerlendirmesinde bulundu.
Gill, TCMB’nin politika faizinin yıl sonunda manşet enflasyonun üzerinde olacağını düşündüklerini ve enflasyonun %42-43 seviyesinde olacağını belirtti. “Bu nedenle politika faizinin kesinlikle %45’in altına inmesini beklemiyoruz.” ifadesini kullandı. 2025’in mali konsolidasyon açısından önemli olduğunu vurgulayarak, “Mali sıkılaşmanın büyük bir kısmı 2025’te devreye girecek.” dedi.
Resesyon Beklentileri
Gill, Türkiye’de tüketici talebinin yavaşlamaya başladığını belirterek, “Bu yıl %3,6 ekonomik büyüme bekliyoruz, ancak gelecek yıl büyümenin %2 seviyesine gerileyeceğini tahmin ediyoruz. Ancak biz Türkiye’de bir resesyon beklemiyoruz.” açıklamasında bulundu. 2026’da %3’lük bir toparlanma öngördüklerini belirten Gill, Türkiye’nin güçlü ve çeşitli bir ekonomiye sahip olduğunu vurguladı.
Sonuç olarak, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşmasının birçok avantaj sağladığını belirten Gill, “Türkiye, özellikle ekonomik açıklık açısından diğer gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırıldığında önemli bir avantaja sahip.” dedi.