Nobel Ödüllü Ekonomist Daron Acemoğlu Türkiye’de
Nobel ödüllü bilim insanı ve MIT öğretim üyesi Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Brand Week etkinliği kapsamında Türkiye’ye gelerek önemli bir konuşma gerçekleştirdi. Bu, Acemoğlu’nun ödül kazanmasının ardından ülkesine yaptığı ilk ziyaret olarak dikkat çekti. Medyanın yoğun ilgisiyle karşılaşan Acemoğlu, ünlü gazeteci Fatih Altaylı ile de bir röportaj yaptı.
Türkiye’nin Geleceği: 15-20 Yılda Sınıf Atlama Fırsatı
Acemoğlu, Türkiye’ye yönelik değerlendirmelerinde önümüzdeki 15-20 yılın kritik bir dönem olduğunu vurguladı. Bu süreçte Türkiye’nin önemli bir fırsat penceresi yakalayabileceğini belirten Acemoğlu, “Eğer bu 15 yılı iyi değerlendirirsek, ülke olarak sınıf atlayabiliriz. Ancak bu dönemi iyi değerlendiremezsek, sınıf düşüşü yaşayabiliriz” dedi. Bu bağlamda, Acemoğlu, Türkiye için bir yol haritası çizmeyi de ihmal etmedi.
Türk Ekonomisinin En Önemli Sorunu Nedir?
Fatih Altaylı, Acemoğlu’na “Karşımda Nobel ödüllü bir ekonomist oturunca, tabii ki en önemli soruyu sormam kaçınılmaz. Türk ekonomisinin en büyük sorunu nedir?” diye sordu. Acemoğlu, tereddüt etmeden bu soruya yanıt verdi. “Birincisi, yargı” diyen Acemoğlu, güvenilir ve saygı duyulan bir yargı sisteminin kurulmasının şart olduğunu belirtti. Bu durumun, ekonominin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için hayati önem taşıdığını ifade etti.
Acemoğlu, ayrıca eğitim sisteminin de elden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. “Rekabete açık, özgür düşünmeye teşvik eden, yapay zekayı doğru kullanabilen ve yeniliklere açık bir eğitim sistemi oluşturulmadan, Türk ekonomisinin kalıcı bir düzelme göstermesi mümkün değildir” dedi. Bu bağlamda, Acemoğlu, kurumların önemine dikkat çekerek, “Hep kurumlara vurgu yapıyorum. Bu kurumların başında yargı ve eğitim kurumları gelir. Sağlıklı bir yargı ve eğitim sistemine sahip olmayan ülkeler, ekonomilerini kalıcı bir şekilde düzeltemezler” açıklamasını yaptı.
Daron Acemoğlu’nun Nobel Şansı
Fatih Altaylı, Acemoğlu’na “Eğer aynı eğitim, aynı bilgi düzeyi ve aynı Daron olarak Türkiye’de çalışıyor olsaydın, Nobel alabilir miydin?” diye sordu. Acemoğlu’nun yanıtı oldukça dikkat çekiciydi: “Alamazdım. Çünkü Türk üniversiteleri özgür değil. Bir bilim insanına ne yapması gerektiğini söylerseniz, o bilim insanı Nobel falan alamaz.” Bu ifade, Türkiye’deki akademik özgürlük eksikliğine dair önemli bir eleştiri niteliği taşıyor.