Birleşmiş Markalar Derneği (BMD), TASD ve TGSD’den Ortak Talep
Birleşmiş Markalar Derneği (BMD), Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) ve Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD), ham madde ve yarı mamul ithalatında uygulanan yüksek ek vergi oranlarının düşürülmesi gerektiğini vurguladı. BMD Başkanı Sinan Öncel, TASD Başkanı Berke İçten ve TGSD Başkanı Ramazan Kaya’nın bir araya gelerek düzenlediği ortak basın toplantısında, sektörlerindeki sorunları masaya yatırarak çözüm önerilerini paylaştılar.
BMD Başkanı Sinan Öncel, hazır giyim ve ayakkabı kategorilerinde üye markalarının yarısından fazlasının ciddi bir gerileme yaşadığını belirterek, “Temmuz 2023 itibarıyla perakende satışları hızlı bir şekilde düşüş gösterdi. Temmuz’dan bir yıl önceye kıyasla, markaların %58’inde adet satışlarında azalma gözlemleniyor. Ciro artışının resmi enflasyonun altında kaldığını ifade eden markalarımızın oranı ise %66’ya ulaştı. Bu durum, bu markaların cirolarındaki artışın giderlerini karşılamakta yetersiz kaldığını gösteriyor” şeklinde konuştu.
Markaların maliyetlerinin en önemli kalemlerini işçilik, ortak alan giderleri ve ham madde oluşturduğunu belirten Öncel, “Uzun süreli kontratlarda karşılaştığımız 4-5 kat kira artış talepleri oldukça endişe verici. Son bir yılda kiralarda dolar bazında %32,11’lik bir artış gerçekleşti. Ciro kirasının uygulandığı mağazalar için rayiç bedel üzerinden uyarlama davası açılmamalıdır. Çünkü yüksek kira artışları ve ham madde ithalatındaki ağır vergiler, tüm maliyet artışlarıyla birlikte er ya da geç fiyatlara yansıyacak ve enflasyonla mücadeleyi olumsuz etkileyecektir” dedi.
Öncel, sabit giderlerdeki artış trendinin devam ettiği bir dönemde satışlardaki düşüşün sektördeki tüm oyuncuları endişelendirdiğini ifade ederek, “Sektördeki hasarın daha fazla büyümesini önlemek amacıyla ham madde ithalatındaki yüksek gümrük vergilerinin ve ciro kirası içeren kontratların güncellenmesi gerekmektedir” diye ekledi.
Ayakkabıcıların Talepleri
TASD Başkanı Berke İçten ise ayakkabı endüstrisinin yaklaşık 6 milyar dolarlık bir hacme ulaştığını, ancak son iki yıl içerisinde yüksek maliyet artışlarının sektörü net ihracatçı olmaktan uzaklaştırdığını belirtti. İçten, “Dış ticaret dengesindeki bozulma bu yıl da hızla devam ediyor. İhracattaki dramatik düşüşe karşın ithalatın artmasının temelinde sektörümüzün rekabetçiliğini kaybetmesi yatıyor. Girdi maliyetleri ile döviz kuru arasındaki makas giderek açılıyor, bu nedenle fiyat tutturmakta zorlanıyoruz ve Asyalı rakiplerimizle kıyaslandığında oldukça pahalı konumdayız” dedi.
İçten, “Örneğin bir çift spor ayakkabı için kullanılan malzemelerin maliyetinde Türkiye ile Çin arasında 3,9 dolarlık bir fark bulunuyor. İşçilik ve diğer maliyet kalemlerini eklediğimizde bu fark daha da büyüyor. Mevcut koşullarda işçilik maliyetlerini düşürmek mümkün değil. Bu nedenle, ham madde ve yan sanayi tedarikinde ayakkabı üreticisinin eli rahatlatılmalı, ithalatta %100’ü aşan vergiler makul seviyelere indirilmelidir” ifadelerini kullandı.
Ayrıca, ayakkabı sektörünün yıllık 70-80 milyon dolarlık ham madde ve yan sanayi ithalatına sahip olduğunu belirten İçten, “6 milyar dolarlık ticaret hacmine sahip olan bu sektör için bu miktar oldukça normaldir. Bu nedenle, yan sanayi ithalat vergilerinin artırılması yönündeki taleplere katılmıyoruz. Yan sanayiye getirilecek ek vergilerin, bitmiş ürün fiyatını artırmaktan başka bir işe yaramayacağına inanıyoruz” dedi.
İçten, Türkiye’nin mevcut kapasitesiyle ithal edilen ayakkabıların büyük bir bölümünü üretebileceğine dikkat çekti. Küresel markaların Türkiye’de üretim yapabilmesi için uygun zeminlerin oluşturulması gerektiğini belirten İçten, “Meşhur markalarla Türkiye’de yatırım yapmaları için görüşmeler gerçekleştiriyoruz. Yakın zamanda Almanya kökenli bir markanın Türkiye’de yatırım kararı alabileceği sinyallerini alıyoruz” dedi.
İçten, “Türkiye’de yıllık 200 milyon çifte yakın ‘çakma ayakkabı’ üretiliyor. Bu firmalar, vergi ve SGK primi ödemeden faaliyet gösteriyor ve sektörde haksız rekabete yol açıyor. Bu durum, ülkemizin ve sektörümüzün yurt dışındaki imajını da olumsuz etkiliyor. Ticaret Bakanlığımızın çakma ayakkabı ile mücadelede daha etkin bir şekilde çalışmasını bekliyoruz” diye ekledi.
Destekleyici Politikalar Toparlanmayı Hızlandırır
TGSD Başkanı Ramazan Kaya ise Türk hazır giyim sektörünün, küresel piyasalardaki zorluklar ve ekonomik koşullar nedeniyle üretimden ihracata kayıplar verdiğini, ancak sektörün sahip olduğu tecrübe ve güçlü altyapı sayesinde bu zorlu dönemi geride bırakma kararlılığında olduklarını vurguladı. Kaya, yeniden toparlanıp yükselişe geçmek için stratejik adımlar atılması gerektiğini dile getirerek, “Kamunun destekleyici politikalar geliştirmesi, toparlanma sürecini hızlandıracaktır” dedi.
Bu kapsamda kamudan bekledikleri öncelikli talepleri sıralayan Kaya, “Bölgesel asgari ücret uygulamasına geçilmesi, asgari ücret desteği verilmesi, sektörün 4-5 yıllık dönüşüm sürecini finanse edebilmesi için uygun koşullarda orta vadeli krediler sağlanması, ihracatta özel kur uygulamasına geçilmesi, ithalat üzerindeki yüksek koruma önlemlerinin kademeli olarak azaltılması ve iş gücü maliyetleri üzerindeki SGK yüklerinin azaltılması” gerektiğini belirtti.
Kaya, hazır giyim sektörünün perakende ve ayakkabı sektörü ile ortak sıkıntıları olduğunu ifade ederek, “Kira giderleri, işçilik maliyetleri ve sahte ürün gibi zorlukları aşmak ve sektörlerimizin sürdürülebilirliğini sağlamak için birlikte hareket etmeliyiz. Bu güç birliği yalnızca sektörlerimize değil, ülke ekonomimize de değer katacaktır” diyerek sözlerini tamamladı.