ALB Yatırım Başekonomisti Filiz Eryılmaz’ın Değerlendirmeleri
ALB Yatırım Başekonomisti Filiz Eryılmaz, son dönemde dolar ve borsa üzerindeki gelişmeleri ayrıntılı bir şekilde ele aldı. Moody’s’in iki kademe not artırımı kararının piyasalarda beklenmedik bir etki yarattığını ifade eden Eryılmaz, bu olumlu gelişmeye rağmen borsa endeksinin sınırlı bir tepki verdiğini belirtti. “Piyasa sürpriz bir karar ile karşılaştı. İki kademe birden artış ve kredi notu görünümünün pozitif olması beklenmedik bir durumdu. Ancak, bu olumlu karar borsa endeksinde güçlü bir artış yaratmadı,” dedi.
Yerli Yatırımcı Yabancıların Yerini Dolduruyor
Eryılmaz, borsa piyasasında yabancı yatırımcıların çekilmeye başlamasının nedenlerini kur dalgalanmaları, bilanço sorunları, siyasi riskler ve enflasyon ile faiz oranları olarak sıraladı. Yapı Kredi’nin satışının gerçekleşmemesinin borsada ciddi bir baskı oluşturduğunu vurguladı. “Yabancılar satışta olsa da yerli yatırımcılar bunu dengelemeye çalışıyor. Son iki buçuk ayda 10.200’ün altında bir endeks görmedik. Yabancıların satışları devam ederken, yerli yatırımcılar bu boşluğu doldurmaya çalışıyor. Ancak, yabancıların eksikliği hissediliyor,” diye ekledi.
Yabancılar Borsaya Mesafeli Duruyor
Eryılmaz, Türkiye’de ekonomik büyümenin yavaşlayacağı ve şirketlerin karlılıklarının azalacağı bir sürecin başlaması nedeniyle yabancı yatırımcıların hisse senetlerine mesafeli durduğunu ifade etti. Yabancıların enflasyonun ne kadar hızlı düşeceği ve ekonomi yönetiminin gelecekteki politikaları hakkında endişeleri olduğunu vurguladı. “Yabancılar, 2024’te enflasyon hedeflerine ulaşılsa bile 2025’te yüzde 30’lar civarında bir enflasyon beklentisi var. Merkez Bankası’nın hedefi yüzde 15, bu nedenle piyasa beklentileriyle Merkez Bankası hedefleri arasında büyük bir fark var,” diye belirtti.
İkinci Çeyrek Bilanço Sezonu
İkinci çeyrek bilanço sezonuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Eryılmaz, özellikle bankacılık sektörünün endeksi belirleyen kritik rolüne dikkat çekti. Bu dönemde bankaların karlılıklarının düşmesinin bilançoların genel olarak zayıf kalmasına neden olabileceğini ifade etti.
Bazı Sektörler Pozitif Etkilenecek
Bilanço sezonunda sektörler arasında önemli bir ayrışma olacağını belirten Eryılmaz, enflasyonun etkisiyle gıda, perakende ve telekomünikasyon gibi sektörlerin pozitif ayrışmasının beklendiğini kaydetti. Öte yandan, otomotiv ve beyaz eşya gibi dayanıklı tüketim malları sektörlerinde ise ekonomik yavaşlamanın etkilerinin daha belirgin olacağını vurguladı.
Jeopolitik Riskler Piyasaları Nasıl Etkiliyor?
Eryılmaz, son dönemde artan jeopolitik risklere karşı piyasaların henüz kötü senaryoları fiyatlamadığını ve bekle-gör modunda olduğunu belirtti. Piyasaların bu kadar sakin kalmasının nedenleri arasında ABD’nin tutumu, İran’ın ihtiyatlı davranışı ve piyasaların öğrenme yeteneği olduğunu ifade etti. “ABD’nin İsrail’e sınırlı destek vermesi, çatışmanın büyümesini engelliyor. İran’ın da aşırı risk almaktan kaçınması, gerilimin daha da tırmanmasını önlüyor. Rusya-Ukrayna savaşından sonra piyasalar riskleri daha iyi değerlendirmeye başladı,” dedi.
Türk Lirası Reel Değerlenmeye Devam Edecek
Eryılmaz, ihracatçıların dolar talebi konusunda beklentilerini de değerlendirdi. Türkiye’nin enflasyonla mücadele sürecinin önceliğini vurgulayan Eryılmaz, TL’nin değerlenmesinin devam edeceğini öngördü. İhracatçıların taleplerinin karşılık bulamayacağını ve ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadeleye öncelik vereceğini belirtti.
Ödemeler Dengesinde Sorunlar Yaşanır
Eryılmaz, geçmişte uygulanan rekabetçi kur politikasının ekonomide yan etkileri olduğunu ve ihracatçıların artık daha verimli olmaları gerektiğini ifade etti. “Bu süreç TL’nin reel değerlenme süreci ile yürütülmek zorunda. İhracatçının taleplerini ön plana alırsak, enflasyon sürecinin bozulduğu bir noktaya geri döneriz. Bu durumda yabancıların ilgisi azalır, yabancı çıkışı başlar ve ödemeler dengesinde sorunlar yaşanır,” diye konuştu.
Piyasa Henüz İkna Olmuş Değil
Eryılmaz, Merkez Bankası’nın faiz kararlarının piyasaların beklentilerini etkileyebilse de, kur üzerindeki etkisinin sınırlı kaldığını belirtti. “Özellikle kur korumalı mevduat (KKM) sürecinden sonra Dolar/TL ile dolar endeksi arasındaki bağın ciddi şekilde koptuğunu görüyoruz. Merkez Bankası şu an piyasaya TL vererek müdahale ediyor ve bu nedenle Dolar/TL’nin dolar endeksi ile bağlantısı zayıflamış durumda. FED’in kararları dolar endeksi üzerinde doğrudan etkili olsa da, Dolar/TL üzerinde aynı etkiyi yapmıyor,” dedi.
Merkez Bankası’nın faiz indirme noktasında piyasayı yeterince ikna edemediğini vurgulayan Eryılmaz, “Başkan ve başkan yardımcıları açıklamalar yapsa da, piyasa henüz tam anlamıyla ikna olmuş değil. Merkez Bankası’nın en erken kasım ayında faiz indirebileceğini, hatta bu yıl hiç indirmezse de sürpriz olmayacağını düşünüyorum,” diye ekledi. Eryılmaz, dördüncü çeyrekte Dolar/TL’nin seyrinin dikkatle izlenmesi gerektiğini de belirtti.
FED Ne Yapacak?
FED’in durumu hakkında da değerlendirmelerde bulunan Eryılmaz, “FED’in Eylül ayında faiz indirmeye niyetli olduğunu düşünüyorum. Ancak, bu indirim enflasyonun düşmeye devam etmesi ve büyümenin istenilen yönde soğuması şartına bağlı. Piyasa üç faiz indirimi beklese de, şu an için maksimum iki faiz indiriminin mümkün olabileceğini öngörüyorum,” şeklinde konuştu.
Dolar ve Borsa Yıl Sonunda Ne Olacak?
ALB Yatırım Başekonomisti Filiz Eryılmaz, yıl sonu için dolar kuru ve BIST 100 endeksi ile ilgili beklentilerini de paylaştı. Dolar kurunun yatay bir seyir izleyeceğini belirtirken, BIST 100 endeksinde yüzde 10-15 arasında bir artış potansiyeli olduğunu ifade etti. Ancak sektör ve hisse bazında önemli farklılıklar olabileceğine dikkat çekerek, yatırımcılara sektörel ve hisse bazlı analiz yapmalarını önerdi. Eryılmaz, dolar kurunun yıl sonunda 36-37 TL seviyelerinde, BIST 100 endeksinin ise 14.000 seviyelerine ulaşabileceğini öngördü.