Kore Savaşı’nda Türk Askerlerinin Hayatta Kalma Mücadelesi
ABD’de Indiana Üniversitesi’nde Askeri ve Medikal Antropoloji alanında doktora yapan Dr. Ece Aynur Onur, Amerikan Ulusal Arşivi’nde yer alan ve ABD ordusu tarafından askeri tutanaklara geçirilen önemli raporlara ulaştığını ifade etti. ABD’den Türkiye’ye döndükten sonra tarım alanında susuz tarımla ilgilenmeye başlayan Dr. Onur, bu raporlarda yer alan dikkate değer tespitler hakkında bilgi verdi.
Dr. Onur, 1950-1953 yılları arasında gerçekleşen Kore Savaşı’nda esir düşen ABD ve Türk askerlerinin esir kamplarındaki hayatta kalma becerilerinin, ABD ordusunun Amerikan Ulusal Arşivi’ndeki askeri tutanaklarında detaylı bir şekilde yer aldığını belirtti. Bu bilgileri doktora araştırmaları sonucunda öğrendiğini vurgulayan Dr. Onur, belgelere ulaşmak için ABD resmi makamlarına başvuruda bulunduğunu aktardı.
Esir Kamplarında Türk Askerlerinin Önemi
Kore Savaşı sırasında tutulan Türk askerlerine dair belgelere, başvurusundan tam 7 yıl sonra ulaştığını anlatan Dr. Onur, “Kore Savaşı’nda 1953 yazında ateşkes imzalandığı dönemde savaşın tarafları esir takasları gerçekleştirdi. Bu esir takasları esnasında, ABD ordusu Türk askerlerimizi de sorguya aldı. Sorgular sonucunda, esir Türk askerlerinin komünist endoktrinasyona karşı güçlü bir direniş gösterdiği sonucuna varmışlar. Ayrıca, esir Türk askerleri arasında esir kamplarında hayatını kaybeden kimse olmamış. Oysa esir ABD’li askerlerin tutanaklarına baktığımızda, esir kamplarında toplamda yüzde 38 kayıp görüyoruz. Amerikan Kara Kuvvetleri askerleri arasında ise bu oran yüzde 50’dir. Bu ölüm oranları, ABD ordusunun en çarpıcı bulgularından biri olarak kaydedilmiştir; esir kamplarında komünist Çinli askerlerle iş birliği yapan ABD’li esirlerin oranı yüzde 15’tir. Düşmanla iş birliği yapan ABD’li esirler arasında birçok ABD’li subayın da bulunduğu dikkat çekmektedir.” şeklinde konuştu.
Esir kamplarındaki Türk askerlerine bakıldığında, sorgu tutanaklarında sadece iki askerin düşmanla iş birliği yaptığı görülmektedir. Bu askerlerden biri çavuş, diğeri ise erdir. Dr. Onur, “Kendi askerlerimiz, 244 askerimiz esir kampında bir divanı harp organize ediyor. Bu iki askerimizi divanı harpte yargıladıktan sonra darp ederek cezalandırıyorlar. Esaretlerinin sonuna kadar da göz hapsinde tutuyorlar.” dedi. Ayrıca, 1953-1955 yılları arasında ABD ordusunun Türk askerleri hakkında çeşitli araştırmalar yaptığını belirten Dr. Onur, George Washington Üniversitesi’nin Psikolojik Savaş Departmanı tarafından yapılan araştırmanın raporunu elde ettiğini ve bu rapor üzerinde çalışmalarına başladığını ifade etti.
Türk Askerlerinin Savaş Efsaneleri ve Gerçekler
Dr. Onur, “ABD ordusu içerisinde ve NATO askeri çevrelerinde yaygın olan bazı savaş efsaneleri, Türk askerlerinin aralarındaki emir komuta zincirini bozmadıkları, üst rütbeli bir subay alındığında hemen bir alt rütbedeki askerin komutayı devraldığı gibi iddiaları içeriyordu. Bununla birlikte, Türk askerlerinin hayatını idame etme oranlarının çok yüksek olduğu ve komünist endoktrinasyona başarılı bir şekilde direndikleri söyleniyordu. Ancak bunlar ağızdan ağıza yayılan savaş efsaneleriydi. Bugün itibarıyla, ABD ordusunun yaptırdığı çalışmada gördüğümüz bilgileri, Yüzbaşı Selim’in sorgu tutanaklarında doğruluyoruz. Olaylar, askerlerimizin isimleri, rütbeleri ve kampların yerleri zamanlarıyla birlikte detaylı bir şekilde ayrıntılandırılmaktadır.” şeklinde ifade etti.
Esir kamplarında Komünist Çin Kuvvetleri’nin özellikle emir komuta zincirini kırmak için uyguladığı yaptırımlara dikkat çeken Dr. Onur, “Sonuç olarak, ABD’li esirler arasında alt rütbeli askerler ile üst rütbeli askerler arasında çatışmalar başlamıştı. Kamplarda yaşanan açlık, hastalık ve soğuk nedeniyle bazı alt rütbeli askerler daha fazla yiyecek veya giysi alabilmek için üst rütbeli askerlere karşı çıkmışlardı. Bu durum, aralarındaki birlik ruhunu zayıflatmıştı. Özellikle 1951 kışında, soğuk ve açlık ağır bir şekilde hissedildiği için ABD’li askerler, daha fazla yiyecek alabilmek için birbirlerine zarar vermeye başlamışlardı. Bu nedenle savaş dönüşünde ülkelerinde yargılanmışlardı.” dedi.
Türk Askerlerinin Şefkati ve Dayanışması
Dr. Onur, özellikle esir ABD’li tabiplerin raporlarında Türk esirlerin kendi hastalarına ve yaralılarına bebekler gibi baktıklarının belirtilmiş olduğunu ifade etti. “ABD’li askerler birbirlerini kırarken, Türk askerleri çevrede buldukları çeşitli kökleri ve tohumları toplayarak yiyorlardı. Aynı zamanda esir kampının çevresindeki çeşitli hayvanları avlayarak günlük gıda istihkaklarını artırmaya çalışıyorlardı. Bu durum, özellikle ABD’li esir tabiplerin dikkatini çekmişti. Zira West Point mezunu uzman ABD’li subaylar ölürken, Türk esirler çevreden buldukları gıdalarla hayata tutunmayı başarmışlardı.” dedi.
Türkler Kore’de Bir Zafer Kazandı
1950’li yıllarda ABD ordusunun, ‘Türkler Kore’de nasıl hayatta kaldı?’ sorusunun cevabını aradığını belirten Dr. Ece Aynur Onur, “Türkler, Kore’deki esir kamplarında mukavemet ve hayatta kalma güçlerini yalnızca tarihlerinden, kültürlerinden, aile yapılarından ve aldıkları eğitimden alıyorlardı. Belgelerde gördüğüm çok çarpıcı bir yorum vardı: ‘Türkler esir kampında bir zafer kazandı. Peki biz nasıl zafer kazanabilirdik ya da kazanabiliriz?’ şeklinde. Oradaki üst rütbeli subaylardan birinin çok önemli bir yorumu var; ‘Biz Türk değiliz, bu nedenle de bunu yapamayız.’ Bununla birlikte, ABD ordusunun Türk esirler hakkında yaptırdığı araştırmanın sonuç kısmı ile 1955 yılında yayınlanan ve halen kullanımda olan muharip ABD askerinin el kitabı birebir örtüşmektedir.” şeklinde sözlerini tamamladı.