Kutup Ayısı Saldırısı: Kuzey Uyarı Sistemi’nde Trajik Bir Olay
Kanada’nın kuzey bölgesinde bulunan Kuzey Uyarı Sistemi’nde görevli bir çalışanın, bir kutup ayısı saldırısı sonucu hayatını kaybettiği bildirildi. Olayla ilgili olarak Nasittuq şirketi tarafından yapılan açıklamada, “Olay yerine müdahale eden ekiplerimiz, saldırgan kutup ayılarından birini etkisiz hale getirdi. Bu üzücü kayıptan etkilenen aile, arkadaşlar ve meslektaşlarımıza başsağlığı diliyoruz.” denildi. Şirket, çalışanın kimliğini ailenin mahremiyetine saygı göstererek açıklamayacaklarını belirtti.
2017 yılında gerçekleştirilen bir araştırma, erkek kutup ayılarının genellikle çaresiz kaldıklarında ve beslenme zorluğu çektiklerinde saldırganlaştıklarını, dişi ayıların ise daha nadir bir şekilde saldırıya geçtiğini ve çoğunlukla yavrularını savunmak amacıyla bu tür davranışlar sergilediklerini ortaya koymuştur.
Saldırı Sayılarındaki Artış
1870 ile 2014 yılları arasında, Kanada, Grönland, Norveç, Rusya ve ABD’de toplam 73 kutup ayısı saldırısı kaydedilmiştir. Bu saldırılarda 20 kişi yaşamını yitirmiş, 63 kişi ise yaralanmıştır. Ancak, bu tür saldırıların sayısının son yıllarda belirgin bir şekilde arttığı gözlemlenmektedir. Örneğin, 1960 ile 2009 yılları arasında 47 saldırı gerçekleşirken, 2010 ile 2014 yılları arasında bu sayı 15’e çıkmıştır.
Bu saldırılardaki artışın ardında yatan nedenlerden biri, eriyen Arktik deniz buzlarının, daha fazla aç kutup ayısının karada daha uzun süre kalmasına neden olmasıdır. Ayrıca, insan faaliyetleri de bu hayvanların doğal yaşam alanlarını giderek daha fazla ihlal etmektedir. Polar Bears International kıdemli koruma direktörü ve 2017 çalışmasının ortak yazarı Geoff York, “Bu durum, deniz buzunun her yıl kıyıdan daha fazla uzaklaşmasıyla yakından ilişkilidir. Ayılar, her yıl buz eridikçe bir tercih yapmak zorunda kalıyor: Buzun üzerine kalarak derin Arktik sularına mı çekilmek, yoksa karaya atlayarak kıyı bölgesinde şanslarını denemek mi?” şeklinde açıklamalarda bulundu.
York ayrıca, “Karaya çıkan kutup ayıları, insan toplulukları veya bu toplulukların faaliyetleri ile çatışma riski taşımaktadır. Yiyecek bulmakta zorlandıkça, hayatta kalma mücadelesi verirken daha büyük riskler almaya yönelebilirler.” diyerek durumun ciddiyetini vurguladı.
