Avrupa Birliği, gereksiz antibiyotik kullanımını azaltma hedefine ulaşmakta zorlanırken, bu durum halk sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Avrupa Birliği (AB), vatandaşların sağlığını koruma ve antimikrobiyal dirençle mücadelede önemli bir sorunla karşı karşıya. Antibiyotiklerin aşırı ve gereksiz kullanımı, Avrupa’da her yıl 35 binden fazla kişinin ölümüne neden oluyor. Bu durum, grip, tüberküloz ve AIDS gibi ciddi sağlık sorunlarına benzer bir etkiye sahip.
Karbapeneme dirençli “Klebsiella pneumoniae” vakalarındaki artış, AB yetkilileri için ciddi bir endişe kaynağı haline geldi. Bu durum, antibiyotik kullanımının sınırlanmaması durumunda can kayıplarının artacağına işaret ediyor.
AB, “2030 itibarıyla antibiyotik kullanımını yüzde 20 oranında azaltma” hedefini belirledi. Ancak, 2019 ile 2022 arasındaki dönemde, antibiyotik kullanımında yalnızca yüzde 2,5’lik bir azalma sağlanabildi. Bazı ülkelerde, özellikle Bulgaristan, Malta, Litvanya ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde antibiyotik kullanımı artış gösterdi.
Finlandiya ve Lüksemburg, antibiyotik kullanımında gözle görülür düşüşler kaydederek, 2030 hedeflerine ulaşma yolunda ilerliyor. Bu ülkeler, diğer AB üyeleri için bir model teşkil edebilir.
AB’nin yaptığı “Eurobarometer” anketine göre, Malta en yüksek, Almanya ise en düşük antibiyotik kullanım oranlarına sahip. AB genelinde, vatandaşların yarısı antibiyotiklerin virüsleri öldürmediğini biliyor. Bu bilgi eksikliği, gereksiz antibiyotik kullanımının önlenmesi için önemli bir engel teşkil ediyor.