Uzun yıllar boyunca müziğin ve dansın tüm insan kültürlerinde evrensel olduğu düşünülüyordu. Ancak Paraguay’ın ormanlık bölgelerinde yaşayan Kuzey Aché topluluğu, bu yaygın varsayımı sarsıcı bir şekilde çürüttü. Bilim insanlarına göre, Kuzey Achéler bebeklerine şarkı söylemeyen ve dans etmeyen bilinen tek insan topluluğu olarak öne çıkıyor.
California Üniversitesi, Davis’ten antropolog Dr. Manvir Singh bu durumu şu sözlerle anlatıyor: “Bu bulgular, dansın ve bebeklere yönelik şarkıların sanıldığı gibi evrensel alışkanlıklar olmadığını gösteriyor. Kültürel aktarım olmadan insanların kendiliğinden bu davranışları sergilemediğini ortaya koyuyor.” Bu şaşırtıcı keşif, şu soruyu da akıllara getiriyor: Kuzey Achéler neden bu temel kültürel davranışları tamamen terk etti?
40 Yılı Aşan Araştırmayla Gün yüzüne çıkan Gerçekler
Yeni ve detaylı bir araştırma, bilim insanlarının 1977 ile 2020 yılları arasında Kuzey Aché topluluğuyla toplamda 122 ay boyunca saha çalışması yapmasına dayanıyor. Bu dönem içerisinde topluluğun nüfusu 547’den 800’e yükselmiş olsa da, 1930’larda sadece 240 kişi olan nüfusun bugünkü sayısı bile dikkat çekici. Araştırmacılar, bu uzun sürede hiçbir yetişkinin bir bebeğe şarkı söylediğine veya dansa benzer hareketlere tanıklık etmediklerini belirtiyorlar. Üstelik, Kuzey Achéler’in ateş yakmayı hiç bilmedikleri de dikkat çekici bir nokta. Bazı yaşlı bireyler, atalarının ateş yakmayı bildiğini anlatırken, bu becerinin yakın geçmişte tamamen unutulduğu düşünülüyor. Bu topluluk, akraba topluluklardan farklı olarak, Tupi dilli diğer yerli gruplarla benzer özellikler taşıyor; bu gruplar ninni söyler, dans eder, ateş yakar, şamanizm uygular, tarımla uğraşır ve kano yapmayı becerirler. Ancak, bu temel kültürel ögelerin hiçbiri şu anda Kuzey Aché toplumunda bulunmuyor.
Bilim insanlarına göre, Kuzey Achélerin ataları da zamanında bu davranışları sergiliyordu. Ancak, nüfusun azalması ve çevresel koşullardaki dramatik değişiklikler, kültürel karmaşıklığın ve geleneklerin yavaş yavaş kaybolmasına neden oldu. Bu süreç, bazı pratiklerin ve alışkanlıkların zamanla tamamen unutulmasına yol açtı. Ayrıca, doğal yaşam alanlarından uzaklaştırıldıklarında, sadece dans veya müzik değil; avcılık ve çok eşlilik gibi diğer geleneksel uygulamalar da büyük ölçüde ortadan kalktı. Bu durum, kültürel sürekliliğin ne kadar kırılgan ve geçici olabileceğinin net bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.
Kültürel Kayboluş ve Sessiz Çığlıklar
Yine de, topluluk üyelerinin bazen kendi kendilerine şarkı söyledikleri ve müzik yapmaya çalıştıkları gözlemleniyor. Ayrıca, bebekleri sakinleştirmek için gülümsemek, kıvrak kıkırdamalarla iletişim kurmak, bebek diliyle konuşmak veya aşırı yüz ifadeleri kullanmak gibi davranışlar da görülebiliyor. Fakat, bu davranışlar oldukça nadir ve genel olarak toplumda belirgin bir norm haline gelmiş değil. Bu durum, kültürel pratiklerin, eğer kullanılmazsa nasıl kolayca unutulup kaybolabileceğine dair güçlü bir örnek teşkil ediyor. Dahası, sadece yerel topluluklar değil; tüm insanlık tarihinin kültürel çeşitliliği, bu sessiz ve yavaş kayboluşun pençesinde olabilir. Bu araştırma, kültürel pratiklerin nesiller boyunca devam etmediğinde nasıl bir boşluk yaratabileceğini ve kültürel mirasın korunmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.