28 Yıl Sonra: 20 iPhone ile Çekilmiş Büyüleyici Sahnelerle Dönüyor!

28-yil-sonra-20-iphone-ile-cekilmis-buyuleyici-sahnelerle-donuyor-8HPdXuCA.jpg

Geleceğe Dönüş: 18 Yıl Sonra Gelen Ekstra Detaylar

Gözlerinizi şaşırtacak bir gerçek, 18 yıl sonra vizyona girecek olan serinin yeni filmiyle ilgili ortaya çıktı. Serinin hayranlarını ve sinema tutkunlarını heyecanlandıran bu gelişme, teknolojinin film yapımındaki dönüşümünü gözler önüne seriyor. Yapım ekibinin telefon kullanımıyla ilgili şaşırtıcı detaylar, filmin sahne çekimlerinde kullanılan özel ekipmanlar ve bu ekipmanların yaratıcı kullanım biçimleri, filmi yalnızca bir devam filmi olmaktan çıkarıp, teknolojik bir deneyim haline getiriyor.

İlk Adımlar: 28 Gün Sonra’da Dijital Video Kameralar

Serinin ilk filmi olan 28 Gün Sonra, dijital video kameralarla çekildiğinde, film adeta ev yapımı bir hava kazanmıştı. Yönetmen Danny Boyle ve senarist Alex Garland, bu tercihlerini, dönemin yaygın olan ev video kameralarından ve kıyamet sonrası bir dünyada insanların kendi hikayelerini kaydetme arzusundan esinlenerek yapmışlardı. Bu yaklaşım, filmi daha samimi ve gerçekçi kılmıştı. Ancak teknolojinin gelişmesiyle birlikte, bu özgün fikir güncellenerek, akıllı telefonlar kullanılmaya başlandı. Artık, evdeki dijital kameralar yerini, son nesil akıllı telefonlara bırakmış durumda. Bu dönüşüm, yapım sürecine yeni bir boyut kazandırdı ve sahnelere farklı bir estetik kattı.

İleri Düzey Kamera Teknolojisi: iPhone ve Özel Donanımlar

Filmin çekimlerinde, özellikle iPhone kullanımı, sıradanlıktan uzak, oldukça dikkat çekici bir yöntem oldu. Üç farklı özel kamera donanımı devreye girdi:

  • Taşınabilir 8 kameralı sistem
  • 10 kameralı gelişmiş bir donanım
  • Ve en etkileyici olan, 20 kameralı sistem

Boyle, bu teknolojiyi, “Filmin ikinci yarısında yer alan ve izleyiciyi adeta büyüleyen 20 kameralı sahne, gerçekten inanılmazdı” diyerek övgüyle anlatıyor. Bu donanım, düşük bütçeli bir “bullet time” efekti yaratmak amacıyla tasarlandı. Bullet time, ilk olarak Matrix filmlerinde popüler olmuş ve aktörlerin etrafında konumlandırılan onlarca kamerayla zamanı yavaşlatmak veya dondurmak için kullanılan bir tekniktir. Neo’nun kurşunlardan kaçış sahnesi veya Ajan Smith ile yapılan epik kavgalar, bu tekniğin en ikonik örnekleri arasında yer alır.

Yüksek Teknoloji ve Yaratıcı Çözümler

Boyle, bu 20 kameralı sistemin, vinçlere veya dolaşım sistemlerine takılarak, 180 derecelik panoramik görüntüler elde etmeye olanak sağladığını belirtiyor. Bu sayede, aksiyon sahnelerinde izleyiciyi adeta sahnelerin içine çekmek mümkün oluyor. Ayrıca, kurguda her iPhone’un kaydettiği görüntüler arasından seçim yaparak, perspektifler arası geçiş yapmak veya sahnede ileri-geri hareketler eklemek de mümkün hale geliyor. Bu teknik, özellikle şiddet içeren ve dramatik sahnelerde, seyirciye daha yoğun bir deneyim yaşatmak için kullanılmıştır. Doyle, “Seyirci, artık sadece sahneyi izlemek yerine, olayların tam ortasında yer alıyor” diyerek bu yeniliğin önemini vurguluyor.

Ekstra Ekipmanlar ve Yaratıcı Çalışmalar

Film yapımında kullanılan teknolojik detaylar bununla da sınırlı değil. Drone’lar, oyunculara takılan kameralar ve hatta çiftlik hayvanları bile çekim sırasında kullanıldı. Bu sayede, 2.76:1 geniş ekran en boy oranı yakalanırken, potansiyel tehditler ve tedirginlik hissi artırıldı. Bu oran, hem görsel açıdan etkileyici bir atmosfer yaratmak hem de yanlardan gelebilecek tehlikeleri vurgulamak amacıyla tercih edildi. Sonuç olarak, teknolojik imkanların ve yaratıcı çözümlerin birleşimi, serinin yeni filmine benzersiz bir görsel ve anlatısal derinlik kazandırdı.

Exit mobile version