Süphan Dağı Eteğinde Kef Kalesi’nde 49 ‘Fil Ayağı’ İzinin Gün Yüzüne Çıkarılması: Tarihin Derinliklerinden Günümüzün Bilimsel Çalışmalarına

suphan-dagi-eteginde-kef-kalesinde-49-fil-ayagi-izinin-gun-yuzune-cikarilmasi-tarihin-derinliklerinden-gunumuzun-bilimsel-calismalarina-ir5A5cQU.jpg

Urartu Kralı 2. Rusa’nın İzleri ve Kef Kalesi’nin Tarihsel Önemi

Urartu krallığının en görkemli dönemlerinden biri olan 2. Rusa döneminde inşa edilen ve stratejik konumuyla dikkat çeken Kef Kalesi, Süphan Dağı eteklerindeki yüksek tepede yer alır. Bu antik yapı, Van Gölü’ne hakim konumuyla bölgenin en önemli savunma ve yönetim merkezlerinden biri olmuştur. Günümüzde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın özenli izni ve desteğiyle gerçekleştirilen kazı çalışmaları, kalenin tarihine ışık tutmayı amaçlamaktadır.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Coşkun’un bilimsel danışmanlığında yürütülen bu kazılar, kalenin özellikle salon kısmına odaklanmıştır. Bu alan, geçmişte büyük toplantıların ve ziyafetlerin gerçekleştirildiği sosyal merkezler olarak kabul edilir. Daha önce yapılan kazılarda, kalenin boyutunu ve yapısını anlamaya yönelik önemli ipuçları elde edilmiştir; özellikle “Urartu mavisi” olarak adlandırılan özgün boyanın tespiti, bölgenin sanatsal ve teknolojik gelişmişliğine işaret etmektedir.

Geçmişteki kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan 49 adet “fil ayakları” olarak adlandırılan kale kolonları, kalenin mimari yapısına dair derin bilgiler sunmaktadır. Bu kolonlar, kalenin ayakta durmasını sağlayan temel unsurlar olarak, tarih boyunca bölgenin askeri ve sosyal hayatını şekillendirmiştir. Ayrıca, mutfak ve hizmet odalarında bulunan buluntular, kalenin günlük yaşamına dair detayları gözler önüne sermektedir. Bu noktada, araştırmacıların öncelikli hedefi, tüm bu yapısal unsurların gün yüzüne çıkarılması ve kalenin özgün görünümünün yeniden inşasıdır.

Yeni Bulgular ve Kültürel Bağlantılar

Prof. Dr. İsmail Coşkun yaptığı açıklamada, bu sezon kazıların kalenin salon kısmında yoğunlaştırıldığını belirterek, şunları ifade etti: “Uzman arkeolog ve şehir plancılarından oluşan 18 kişilik ekibimizle, kalenin büyük salonunu ortaya çıkarmak ve bölgenin tarihine ait detayları gün yüzüne çıkarmayı hedefliyoruz. Buradaki mutfak bölümü ve bulunan kemikler, alanın büyük ziyafetler ve toplu etkinlikler için kullanıldığını gösteriyor.” Ayrıca, kazıların bugüne dek 1,5 metre yüksekliğinde 49 fil ayaklarının ortaya çıkarılmasıyla, kalenin mimari yapısına yeni bir boyut kazandırıldığını vurguladı. Hedefimiz, kalenin tamamını gün yüzüne çıkarmak ve bölgenin tarihi zenginliğine katkıda bulunmak şeklinde konuştu.

Öte yandan, Hakkari Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Ömer Tanyürek ise, bölgedeki bazı figürlerin ve buluntuların Peru ve Bolivya gibi Güney Amerika ülkelerinde bulunan kültürel miraslara benzerlik gösterdiğini belirtti. “Tanrı Haldi figürlerinin, dünya genelinde farklı coğrafyalarda benzer biçimlerde karşımıza çıkması, bölgenin kültürel bağlarını ve tarihsel etkileşimleri düşündürüyor. Peru ve Bolivya’da turizmin büyük bir cazibe merkezi olması gibi, Kef Kalesi ve Van Gölü bölgesinin de benzer bir kültürel ve turistik değer kazanması olasıdır.” dedi.

Exit mobile version