İstanbul Bienali’nin Mekânlarının Belirlenişi ve Sanatın Mekânsal Dönüşümündeki Rolü

istanbul-bienalinin-mek-nlarinin-belirlenisi-ve-sanatin-mek-nsal-donusumundeki-rolu-pqkHAhik.jpg

İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) öncülüğünde düzenlenen 18. İstanbul Bienali, sanat ve mekân arasındaki sınırları yeniden tanımlayan, derinlemesine bir kültürel deneyim sunmayı amaçlayan özgün bir etkinlik olarak 20 Eylül – 23 Kasım 2025 tarihleri arasında gerçekleşecek. Bu yılki teması “Üç Ayaklı Kedi” olan bienal, katılımcılarına yalnızca görsel bir şölen değil, aynı zamanda şehrin ruhunu ve tarihsel dokusunu sanatla bütünleştiren çok katmanlı bir hikâye anlatımı vaat ediyor.

Bienalin mekân planlaması, sabit sergi alanlarının ötesine geçerek, İstanbul’un dinamik ve çok kültürlü yapısına uygun olarak, Beyoğlu-Karaköy hattında, çeşitli ve özgün mekânlarda gerçekleştirilecek. Bu yaklaşım, her edisyonun kendine özgü karakterini ve şehrin sokaklarıyla kurduğu organik ilişkiyi pekiştirirken, ziyaretçilere farklı ve zengin bir deneyim sunmayı hedefliyor. Mekânların seçimi, küratör Christine Tohmé’nin belirlediği kavramsal çerçeveyle uyumlu olup, şehrin tarihsel ve toplumsal katmanlarını derinlemesine yansıtan unsurları barındırıyor.

İlk ayağı 20 Eylül’de başlayacak ve toplam üç yıl sürecek bu büyük etkinlikte, yaklaşık 40’ın üzerinde sanatçının eserleri, şehrin çeşitli noktalarında, yaya ulaşımına uygun, birbirine yakın mekânlarda sergilenecek. Bu mekânlar arasında, İstanbul’un çokkültürlü geçmişine tanıklık eden Galata Rum Okulu, Karaköy’de yeniden ortaya çıkan ve şehrin kültürel hafızasında özel bir yer tutan Zihni Han, tarihi dokusunu koruyan Muradiye Han ve onun karşısındaki Galeri 77 gibi alanlar bulunuyor. Ayrıca, geçmişte şekerleme ve dondurma külahı üretimi yapılan Külah Fabrikası da, yeni sanatsal mekân olarak ziyaretçilerin ilgisine sunulacak.

Bu mekânların her biri, İstanbul’un tarihî ve toplumsal katmanlarını yansıtarak, bienalin anlatısına derinlik katıyor. Mekânların birbirine yakın konumlandırılması, sergi ziyaretinde karmaşık planlar yapmayı gerektirmeden, rahat ve özgür bir gezinti imkânı sunuyor. Böylece, katılımcılar şehrin sokaklarını ve mekânlarını, sergi alanı gibi deneyimleyerek, sanat eserleriyle zamanın doğal akışında karşılaşma ve etkileşim kurma fırsatı buluyorlar.

“Üç Ayaklı Kedi” Rotası ve İstanbul’un Çokkatmanlı Hikâyesi

Bienalin temel rotası, Beyoğlu ve Karaköy semtleri üzerinden şekilleniyor ve her durak, İstanbul’un tarihî ve kültürel hafızasına dair anlatısına katkıda bulunuyor. Bu rota, şehrin geçmişine dair hikâyeleri ve günümüz yaşam biçimlerini bir araya getirerek, sanatın ve mekanın iç içe geçtiği çok katmanlı bir anlatı oluşturuyor. Duraklar şu mekânlardan oluşuyor:

  • Galata Rum Okulu: Çokkültürlü geçmişin, dini ve toplumsal çeşitliliğin izlerini taşıyan önemli bir yapı.
  • Zihni Han: Yeniden gün yüzüne çıkan, Karaköy’ün tarihsel dokusunu yansıtan, yeni sanat mekânlarına ev sahipliği yapan bir alan.
  • Muradiye Han: Osmanlı döneminden kalma, tarihi ve mimari zenginliğiyle dikkat çeken bir mekân.
  • Galeri 77: Muradiye Han’ın karşısında bulunan, çağdaş sanata ev sahipliği yapan dinamik bir galeri.
  • Külah Fabrikası: Geçmişte şekerleme ve dondurma külahı üretimi yapılan, şimdi ise sanatla buluşan, endüstriyel mirası yansıtan bir alan.

Bu mekânların her biri, İstanbul’un çokkatmanlı hikâyesine katkıda bulunarak, ziyaretçilere şehrin ruhunu hissettiren ve sanatsal anlatıya güç katan özgün ortamlar sunuyor. Aynı zamanda, bu mekânlar arasında yürüyüşle gerçekleştirilecek gezintiler, sergi deneyimini bütünsel ve bütünleyici kılıyor, böylece şehir yaşamıyla sanatın iç içe geçtiği bir deneyim zenginliği sağlanıyor.

Exit mobile version