Yangın Felaketinin Ardından Yeniden Doğuş: İyileşmek Mümkün mü?

yangin-felaketinin-ardindan-yeniden-dogus-iyilesmek-mumkun-mu-5i43B5Wm.jpg

Çocukların Güvende Olma Duygusu ve Psikolojik Destek

Klinik Psikolog Dr. Esra Gül Koçyiğit, destek ve sağaltım süreçlerinde en önemli unsurun, bireyde ciddi şekilde zayıflayan güvende olma duygusunun yeniden inşası ve kazanılması olduğunu vurguladı. Bu kazanım, birçok psikolojik belirtinin sona ermesine yardımcı olacak ve pek çok belirtinin tedavisini kolaylaştıracak bir etkiye sahiptir.

Koçyiğit, özellikle çocukların üzerinde kalıcı bir etki bırakmaması için alınması gereken önlemleri sıralayarak şu önerilerde bulundu:

  • “Bu felaketlere tanıklık eden çocuklar, aynı soruyu tekrar tekrar yöneltebilir. Bu durum, çocuğun güvende olduğuna dair bir güvence arayışıdır. Sabırla ve bıkmadan tüm sorularına yanıt verilmelidir.”
  • “Çocuklara, artık güvende oldukları ve yaşananların kimsenin suçu olmadığı ifade edilebilir. Zihinsel gelişim açısından yeterli olgunluğa ulaşmamış çocuklar, bu tür olayların kendi düşüncelerinden kaynaklandığını düşünebilir. Kendilerini suçlu ve çaresiz hissedebilirler.”
  • “Hayatta her şeyin kontrolümüz altında olmadığı ve bazı olayların kontrolümüz dışındaki gelişmeler olduğunu anlatmak önemlidir.”

Dr. Esra Gül Koçyiğit, çocukları televizyon ve dolayısıyla haberlerden tamamen izole etmenin mümkün olmadığını belirtti. Ancak, çocuğun izlediği televizyon programlarına sınır konulması gerektiğini vurguladı. Koçyiğit, “Aşırı korkutucu veya aşırı duygusal içerikler yerine, gerçek haberlerin aktarıldığı programların ebeveyn gözetiminde izlenmesi sağlanmalıdır. Bu haberler, felaketlere karşı önlem almamız için bilgi sunmaktadır. Yangın anında ne yapmamız gerektiğini öğrenmek, bizi koruyacaktır” dedi.

Dr. Koçyiğit, ebeveynlerin sağlık durumunun önemine de değinerek, “Yalnızca çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanmak, ebeveynin kendi ihtiyaçlarını ihmal etmesi uygun değildir. Beslenme, sağlık ve duygusal ihtiyaçlar gibi konularda ebeveynler kendilerine de bakım verdiğinde, çocuklarına daha faydalı olabileceklerini unutmamalıdırlar” ifadelerini kullandı.

‘Ailece Bir Arada Kalınmalı’

Yaşanan travmanın atlatılmasında mümkün olduğunca ailece bir arada kalınmasını öneren Koçyiğit, şu şekilde konuştu:

  • “Çocuğun yeme-içme, uyuma gibi fiziksel ihtiyaçları, mümkün olan en kısa sürede felaket öncesi dönemdeki rutine dönmelidir. Bu, çocuğun kendini daha güvende hissetmesine yardımcı olacaktır.”
  • “Ebeveyninden ayrılma endişesi yaşayan çocuklara destek sağlanarak, güven duygusu ve rahatlık hissi kazandırılmalıdır.”
  • “Bu süreçte, hem ebeveynin hem de çocuğun çevresindeki önemli kişilerin iyi birer dinleyici olmaları gerekmektedir. Çocuğun anlatmak istediklerini dikkatlice ve sakin bir şekilde sabırla dinlemek, duygularını aktarmasında büyük bir öneme sahiptir.”
  • “İmkanlar dâhilinde çocuklara oyuncaklı ortamlar hazırlanmalıdır. Özellikle, baba, anne, kardeş, arkadaş, ev, itfaiye, polis, doktor, ambulans ve hastane gibi kişi ve nesneleri temsil eden oyuncakların bulunmasına dikkat edilmelidir. Çocuklar, bu oyuncaklarla gerilimlerini oyun yoluyla deşarj olurlar.”
  • “Çocukla bire bir konuşmak, hikâyeler yazdırmak veya korkularından bahseden çocuklara korkuları ile ilgili resim yaptırmak faydalı olabilir. Ayrıca, kendisini kurtarmaya gelen itfaiye ekibi ve gönüllü çalışanları da resmetmeleri konusunda cesaretlendirilmelidir.”
  • “Kolaj çalışmaları gibi sanat etkinlikleri de yapılabilir. Yangına maruz kalmış diğer kişilere veya kendisini kurtarmaya gelmiş kişilere mektup yazmak gibi çalışmalar için desteklenebilir.”
  • “Çocuğun kendisini ifade etmesi konusunda ebeveyn/bakım verenleri tarafından desteklenmeli; ancak çocuk zorlanmamalıdır. Bazı çocuklar olayla ilgili daha fazla konuşma ihtiyacı hissederken, bazıları sadece olayın belirli bir kesitini paylaşabilirler. Ayrıca, çocukların yaş ve gelişim düzeyi de dikkate alınmalıdır.”

‘Çocuklar Cesur Olmak Zorunda Değil’

Koçyiğit, çocuklara beklenmedik durumlar karşısında üzülmenin normal olduğunu söylemenin önemli olduğunu ifade ederek, “Çocukların ağlamalarına ve üzgün olmalarına fırsat verilmelidir. Çocuklar cesur olmak zorunda değillerdir. Bu nedenle, ‘sen cesur bir çocuksun, korkmamalısın’ gibi ifadelerden kaçınılmalıdır” dedi.

Olumlu gelişmelerden de bahsetmenin önemine dikkat çeken Koçyiğit, “Birçok kişi bu tür felaketler yaşamış, ancak zarardan etkilenmemiştir. Yaralananların hızlıca iyileştiği ve yaşanmış kahramanlık hikâyelerinin de paylaşılması gerekmektedir. Çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlarken, ‘Asla bir daha olmayacak’ gibi kesinliği olmayan cümleler kurmaktan kaçınılmalıdır” şeklinde konuştu.

Koçyiğit, çocuğun bu dönemde gerileme davranışları sergileyebileceğine dikkat çekerek, “Örneğin, daha önce tuvalet alışkanlığını kazanmış veya parmak emme gibi davranışları olmayan çocuklarda afet sonrası alt

Exit mobile version