Ağızdaki Kırmızı ve Beyaz Lekeler: Kanser Belirtilerine Dikkat!

agizdaki-kirmizi-ve-beyaz-lekeler-kanser-belirtilerine-dikkat-ErPjnNUu.jpg

Ağız Kanseri Hakkında Bilgiler

Ağız kanseri, ağız içinde veya boğazda bulunan dokularda başlayan kötü huylu hücrelerin anormal büyümesi ve çoğalması olarak tanımlanmaktadır. Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emine Nur Kahraman, bu hastalığın teşhisi ve tedavisinde dikkat edilmesi gereken unsurlar hakkında önemli bilgiler sunmaktadır.

‘Ağızdaki Beyaz ve Kırmızı Lekelere Dikkat’

‘Ağız kanseri’ terimi, kansere dönüşme riski taşıyan lezyonları (örneğin, beyaz veya kırmızı lekeler) ve doğrudan kanserli hücreleri kapsamaktadır. Dr. Kahraman, ağız kanserinin en yaygın türünün ağız içindeki yüzeysel skuamöz hücrelerden kaynaklanan oral skuamöz hücreli karsinom olduğunu belirtmektedir.

‘Sigara ve Alkolün Aynı Anda Tüketimi Riski Artırıyor!’

Ağız kanserinin başlıca nedenleri arasında yaşlanma, sigara ve alkol kullanımı, zayıf bağışıklık sistemi, kötü beslenme ve genetik yatkınlık gibi faktörler bulunmaktadır. Dr. Kahraman, ağız içinde oluşan bazı lezyonların (örneğin, beyaz veya kırmızı lekeler) kansere dönüşebileceğine dikkat çekerek, sigara ve alkolün, özellikle ikisinin aynı anda tüketilmesinin, ağız kanserinin en yaygın sebeplerinden biri olduğunu vurgulamaktadır.

‘Erkeklerde Daha Sık Görülüyor’

ABD’deki Ulusal Kanser Enstitüsü (National Cancer Institute) verilerine göre, ağız boşluğu ve yutak kanseri, tüm yeni kanser vakalarının yüzde 2,9’unu ve kanser ölümlerinin yüzde 2’sini oluşturmaktadır. Türkiye’de ise Sağlık Bakanlığı’nın 2018 verilerine göre, ağız ve yutak kanserleri erkeklerde 2.263 vaka ile 100.000 kişide 4,9 oranında, kadınlarda ise 1.103 vaka ile 100.000 kişide 2,2 oranında görülmüştür.

‘Dudaklar, Yanaklar ve Dilde Aşırı Sertlik ya da Yumuşaklık Riski’

Dr. Kahraman, ağız kanserinin belirtilerini şu şekilde sıralamaktadır:

  • Ağız içi dokularda uzun süre geçmeyen beyaz veya kırmızı lekeler.
  • İyileşmeyen yaralar.
  • Uzun süre devam eden lenf bezi şişlikleri.
  • Dudaklarda, yanaklarda, damakta veya dilde kıvam değişiklikleri; aşırı sertlik veya aşırı yumuşaklık.

Bu belirtilerin gözlemlenmesi durumunda, derhal bir uzmana başvurulması önemlidir.

‘Sürekli Dudak ve Dili Isırmak Ağız Kanserini Tetikleyebilir’

Şüpheli bir lezyon görüldüğünde kesin tanı için biyopsi yapılmasının en önemli adım olduğunu belirten Dr. Kahraman, “Biyopsi sırasında alınan doku örneği laboratuvar ortamında incelenerek, kanserli hücreler olup olmadığı tespit edilir. Eğer hasta biyopsiyi reddederse veya biyopsi imkânı yoksa, sitolojik testler de geçici bir çözüm olarak kullanılabilir. Ancak bu testlerin doğruluk oranı biyopsiye göre daha düşüktür,” şeklinde açıklamada bulunmaktadır.

Ağız sağlığını korumak için ağız bakımında dikkat edilmesi gereken unsurlara da değinen Dr. Kahraman, “Düzenli diş fırçalama ve diş ipi kullanımıyla ağız hijyenine özen gösterilmesi, düzenli diş hekimi kontrollerine gidilmesi oldukça önemlidir. Keskin kenarlara sahip eski dolgular, kaplamalar, kırık dişler; sürekli yanak içini, dudakları, dili ısırmak veya çiğnemek gibi alışkanlıklar ağız mukozasında kronik hasara yol açarak kanser riskini artırabilir,” ifadelerini kullanmıştır.

‘Erken Teşhis Edilen Vakalarda Cerrahi Yeterli Olabilir’

Son olarak ağız kanserinde tedavi yöntemleri hakkında bilgiler veren Dr. Kahraman, “Ağız kanseri tedavisinde temel yöntem, kanserli lezyonların cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Cerrahi işlemlerin yanı sıra, kanserin evresine göre radyoterapi ve kemoterapi de tedavi seçenekleri arasında yer almaktadır. Tedavi planı, tümörün boyutu, yayılım durumu ve hastanın genel sağlık durumu gibi faktörlere göre belirlenmektedir. Erken teşhis edilmiş vakalarda cerrahi genellikle yeterli olurken, ileri evre vakalarda cerrahiyi radyoterapi ve kemoterapi ile desteklemek gerekebilir,” diyerek açıklamalarını sonlandırmıştır.

Exit mobile version