Rusya’nın Süper Silahı “Satan II” Üzerinde Şüpheler: Testlerin Başarısızlığı
Rusya’nın “Satan II” (RS-28 Sarmat) süper silahı, bu ay gerçekleştirilen testlerin ardından ciddi bir sorgulama sürecine girdi. Uydu görüntüleri, bu silahın test sahasında bir fırlatmanın başarısızlıkla sonuçlandığını ortaya koyuyor. Sovyet döneminin SS-18 füzesi yerine geliştirilen bu sıvı yakıtlı kıtalararası balistik füze, Rusya’nın nükleer gücünün belkemiğini oluşturma hedefi taşıyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ekim ayında yaptığı bir açıklamada, “Satan II” üzerindeki çalışmaların neredeyse tamamlandığını vurgulamıştı. Ancak, görünen o ki, ardışık üç testin başarısız sonuçları, füzenin tamamlanması için henüz zaman gerektiğini gözler önüne seriyor. Kuzey Rusya’daki Plesetsk Uzay Üssü’nde gerçekleştirilen olası bir dördüncü test, Maxar Technologies tarafından çekilen son uydu görüntülerinde dikkat çeken yaklaşık 60 metre genişliğindeki kraterle sonuçlanmış olabilir.
Başarısızlığın Kanıtı: Dev Krater
NASA’nın Kaynak Yönetimi için Yangın Bilgi Sistemi, test alanının yakınlarında bir yangın rapor etmiş durumda. Rusya’nın henüz bu konuda resmi bir açıklama yapmamış olması, durumu daha da ilginç hale getiriyor. Zira başarılı testlerin ardından genellikle dev kraterlerin kalmadığı göz önüne alındığında, bu durum başarısızlığı işaret ediyor.
Cenevre merkezli analist Pavel Podvig, Rus Nükleer Kuvvetleri projesinin yöneticisi olarak, Reuters’a verdiği demeçte, Tüm belirtilere göre, bu başarısız bir testti. Yerde büyük bir çukur var ifadelerini kullanarak, Füze ve silo ile ilgili ciddi bir olay yaşandı yorumunda bulundu. Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’nda nükleer uzmanı olan James Acton ise uydu görüntülerini değerlendirerek, test alanında meydana gelen büyük patlamanın önceki ve sonraki görüntülerle karşılaştırıldığında daha inandırıcı hale geldiğini belirtti.
Füze testinde neyin yanlış gittiği hala belirsizliğini korurken, ardışık başarısızlıklar, “Satan II”nin gerçekten uygulanabilir olup olmadığı konusunda kafalarda soru işaretleri oluşturuyor. Bu durum, Rusya’nın nükleer stratejisinin geleceği hakkında daha geniş bir tartışmanın kapılarını aralamış olabilir.