Bdelloid Rotiferler: Yeni Antibiyotiklerin Gelişimine Umut

bdelloid-rotiferler-yeni-antibiyotiklerin-gelisimine-umut-TOiCdWJ6.jpg

Antibiyotik Gelişimi İçin Umut Veren Keşif

Son yıllarda bilim dünyasında önemli bir gelişme yaşandı. Bilim insanları, tatlı suların derinliklerinde yaşayan bdelloid rotiferlerin, insanlara yönelik yeni antibiyotiklerin geliştirilmesine katkı sağlayabileceğini düşünüyor. Bu ilginç canlıların üreme biçimi, uzun zamandır dikkat çekiyor; çünkü dişi bdelloid rotiferler döllenmeden, doğrudan yumurta bırakarak kendilerini kopyalıyorlar. Ancak, bu türün erkeğine dair bugüne kadar herhangi bir gözlem yapılmamıştır.

Genetik Bilgi ve Türlerin Hayatta Kalması

Yapılan araştırmalarda, genetik bilginin nesilden nesile aktarımı, türlerin hayatta kalması açısından son derece kritik bir öneme sahiptir. Ancak, döllenmeden üreyen rotiferlerin neslinin tükenme riski bulunduğu belirtiliyor. Tüm bu olasılıklara rağmen, bdelloid rotiferler en az 25 milyon yıldır yeryüzünde varlık gösteriyor.

Genetik Hırsızlık: Hastalıklara Karşı Savaş

Oxford Üniversitesi’nden bilim insanları, bdelloid rotiferlerin nasıl bu kadar uzun süre hayatta kalabildiğini anlamaya yönelik bir araştırma gerçekleştirdi. Elde edilen bulgular, bdelloid rotiferlerin, bakteriler ve mantarlardan “çaldıkları” genlerle hastalıklara karşı savaşabildiğini ortaya koyuyor. Daha önceki çalışmalarda, bu canlıların başka organizmalardan DNA topladığı gözlemlenmişti. Ancak Nature Communications dergisinde yayımlanan son çalışma, bu genlerin hastalıklara karşı nasıl kullanıldığını detaylandırıyor.

Yapılan araştırmalar sonucunda, bdelloid rotiferlerin genetik materyalinin yaklaşık %11’inin başka canlılardan geldiği tespit edildi. Araştırmacılar, bazı genlerin bakteri ve mantarların yanı sıra bitkilerden de alınmış olabileceğini ifade ediyor. Bu gen aktarımının çoğunlukla virüsler aracılığıyla gerçekleştiği düşünülüyor.

Deneyler ve Sonuçlar

Bilim insanları, mikroskobik canlıların bu genleri hangi amaçla kullandığını anlamak için iki farklı bdelloid rotifer türüne mantar enfeksiyonu uyguladı. Üç gün içinde bir türün en az %70’i, diğerinin ise yalnızca %18’i öldü. Araştırmacılar, daha dayanıklı olan rotiferlerde antimikrobiyal kimyasallar üretimiyle ilişkili genlerin, çabuk ölen türlerden 10 kat daha aktif olduğunu gözlemledi. Mantarlar ve bakteriler doğal yollarla antibiyotik üretirken, bdelloid rotiferlerin de ödünç aldıkları genlerle benzer bir süreç yürüttüklerini düşünüyorlar.

Oxford Üniversitesi’nden başyazar Chris Wilson, bu araştırmanın önemine değinerek, “Bu tuhaf küçük hayvanlar, mikroplara nasıl antibiyotik yapacaklarını söyleyen DNA’yı kopyalamış” diyor. Ayrıca, bir mantar hastalığına karşı kullanmak üzere bu genlerden birini izlediklerini ve enfeksiyondan kurtulan rotiferlerin, ölenlere göre 10 kat daha fazla kimyasal ürettiğini ifade ediyor. Bu durum, söz konusu genlerin hastalığı bastırma yeteneğine işaret ediyor.

Antibiyotik Krizine Çözüm Umudu

Modern tıbbın temel taşlarından biri olan antibiyotikler, mikropların evrimleşerek direnç kazanmasıyla etkisini yitirmeye başlıyor. Dünya Sağlık Örgütü, bu mikropların neden olduğu hastalıklarla başa çıkmak için acil olarak yeni yöntemler geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Yeni araştırmayı yürüten ekip ise bdelloid rotiferlerin bu ihtiyacı karşılayabilecek potansiyele sahip olduğunu savunuyor.

Rotiferlerin, hayvan olmayan canlılardan edindikleri genler, organizmaya girdikten sonra evrimleşme yeteneğine sahip. Bilim insanları, bu genlerin rotiferlerde başarılı bir şekilde yaşayabildiği için insanlar ve diğer hayvanlar üzerinde de zararsız olabileceğini düşünüyorlar. Araştırmanın ortak yazarlarından David Mark Welch, “Bu karmaşık genlerin bazıları başka hiçbir hayvanda mevcut değil; bunlar bakterilerden alınmış ama rotiferlerde evrim geçirmiş” diyor. Bu durum, bakteri ve mantarlardan geliştirilen ilaçlara göre daha az zehirli olabilecek yeni antimikrobiyallerin üretilme potansiyelini artırıyor.

Ancak, kesin bir sonuç elde etmek için hâlâ erken. Fareler, insanlarla rotiferlerden daha yakın akraba olmalarına rağmen, bu kemirgenlerde etkili olan tedavilerin insanlar üzerinde aynı sonucu vermediği sıkça gözlemleniyor. Yine de, araştırmacılar bu bulguların antibiyotik çalışmalarına önemli katkılar sağlamasını bekliyor. Wilson, “Rotiferlerin hastalıkla savaşmak için ürettiği bileşiklerin gerçekten çok zehirli olamayacağını, yoksa kendi hücrelerinde üretemeyeceklerini” belirtiyor. Ayrıca, insanlarla uyumlu antimikrobiyal kimyasallar bulma arayışında faydalı ipuçları ve kestirme yollar sunabileceğini ifade ediyor.

Exit mobile version